'илъэсыкıэ мафэ къышъуфакıу! Yeni Yılımız Kutlu Olsun! Newroz Piroz Be!

#6826 Ekleme Tarihi 19/03/2021 12:26:58

“Mutluluk ve iyilik getirerek evimize gir,

hastalıklar bize uğramasın

ve sakin gökyüzü üzerimizde parlasın.

Ocağımız yiyecek dolu olsun,

ve gönlümüzün istediği her şey elimizde olsun.

Gelen yılın hepimize hayırlı olması için,

hep birlikte ‘amin’ diyelim…”

Bu “Хъуэхъу“ (huohu) ile girerdi Çerkesler yeni yıla ve gün boyu kutlarlardı… Çerkes Halk Takvimi’ne göre Yeni Yıl, "Гъэрэ щlырэ щызыхэкl", 21 Mart gecesi başlar. Bunun astronomik bir temeli vardır ve ilkbahar ekinoksu ile ilişkilidir.

Gün boyu gecenin süresine eşit olduğunda, gün bu noktadan itibaren o doğanın yeni bir döngüsünün başladığı anlamına gelir. Gün doğumu noktasını izlemek için „Вагъуэбэ щlым къыхэкlащ“ gibi özel megalitik yapılar inşa edilmiştir.

22 Mart, yeni yılın ilk günüdür.

Çerkeslerde ( Adıgelerde ) bugün, "toprağın canlandığı”, “yazın kışı yendiği”, “kışın ve yazın ayrıldığı” inancı vardır.

Yeni Yıl kutlamaları 21 Mart akşamı, bir habercinin, katırın üzerinde köyü dolaşıp, yeni yılın gelişini müjdelemesi ile başlardı. Haberci halkın bayramını kutlayarak, yaşlı genç herkesi ertesi gün güneş doğmadan kutsal ağacın, "çığıvucun" ( dans eden ağaç ) yanında toplanmaya davet ederdi.

Aynı akşam genç erkekler ve kızlar toplanır, içinde yeni yıla övgüler düzülen, iyi ürün umudunun anlatıldığı tören şarkıları söyleyerek ellerinde meşalelerle evden eve dolaşırlardı. Herkes gençleri coşkuyla karşılar, onlara tatlılar sunar ve girilen yeni yıl için iyi dileklerini iletirlerdi. O gece kimse uyumaz, geceyi ayakta geçirirdi.

Ocaklarda ateş yakılır, evlerin küçük pencerelerinden sokağa ışık sızardı. Sabaha karşı halk şarkılar söyleyerek toplu halde “dans eden ağaca” doğru yürümeye başlardı.

Yeni yılın refah geçmesi için bu ilk gün, ( Тхьэлъэlу ), özel bir söyleyiş/marş veya “Хъуэхъу” vardı. Bu “Хъуэхъу” şöyleydi:

ИлъэсыщIэ хъуэхъу:  

Ди Тхьэ, Тхьэшхуэ! 

Ди Тхьэ закъуэ! 

Уафэри щlылъэри зезыгъакlуэ 

Тыгъэшхуэр къызыбгъэдэкl. 

Щымыlэр хэзыгъахъуэу 

Телъыджэр зи lэужь. 

Псори зыщыгугъуу 

Зыми щымыгугъыж, 

Къэхъури зэлъэlуу 

Зыми емылъэlуж

Ди Тхьэ, 

Зы Тхьэ,

Тхьэшхуэ!

Хъуэхъур дибэу, дыбагъуэу, 

Губгъуэу диlэр бэвылъэу, 

Лъэуджыджэ тхэмыту, 

lей тхэтыныр ди жагъуэу, 

Ди жагъуэгъухэр зэгуэпу, 

Ди япэ идгъэщ щымыlэу,

Ди фlыгъуэр здэдгуэшу, 

Гукъеяуэр здэтшэчу. 

Дищl бэвылъэр темыкlыу, 

Ди пщащэхэр щlыкlафlэу, 

Ди щlалэфlхэр лlы хахуэу, 

Ди lуэху дэна ямыщlу, 

«lуэху щlэн» жаlэм къэжану, 

Пэрытыныр и хьэлу, 

Хьэгъуэлlыгъуэр яублэу, 

Бланэм хуэдэу къарууфlэу, 

Мафlэм хуэдэу къэмыскlэу, 

Ди щlэблэр ефlакlуэу, 

Ди нэхъыжьхэр тхуэузыншэу, 

lэнэм щысым тхьэмадэфlу, 

Хасэм хэтым гуащlафlэу. 

Фlыгъуэ дыщымыщlэу,

Щlэм дигъэгуфlэу, 

Хъугъуэфlыгъуэхэр ди бащэу – 

Илъэсыщlэр етхьэкlыну 

Тхьэшхуэу дыкъэзыгъэщlам жиlэ!

Kocaman gövdesini ancak birkaç kişinin el ele tutuşarak sarabildiği kutsal ağaç, "çığıvuc", önceden rengarenk kumaş parçalarıyla, oyuncaklarla ve mutlaka evcil bir hayvanın yüzülerek gerilmiş yaş derisiyle süslenirdi.

Orada toplanan herkes yüzü doğuya, güneşin doğduğu yöne dönük olarak dururdu. Köyün en saygın yaşlılarından biri, bir elinde haluj ( peynirli börek ), diğer elinde „мэхъсымэ“ ( Machsıma: darıdan yapılan sarhoş edici bir içki ) dolu bir boynuz kadeh olduğu halde öne çıkar, iki tarafında da biri kız diğeri erkek iki genç bulunurdu.

Herkes ellerini güneşe doğru uzatır, yaşlı adam ise doğan güneşe bakarak yeni yıl onuruna bir “Хъуэхъу“ ( iyi dilek konuşması ) yapardı:

“Mutluluk ve iyilik getirerek evimize gir, 

hastalıklar bize uğramasın 

ve sakin gökyüzü üzerimizde parlasın, 

ocağımız yiyecek dolu olsun 

ve gönlümüzün istediği her şey elimizde olsun. 

Gelen yılın hepimize hayırlı olması için ‘amin’ diyelim.”

Bu konuşmadan sonra törene katılanlar gruplar halinde dağılarak otururlar, çantalarından yiyecekleri çıkarır, yeni yılı "houhu"larla hayırlayarak yiyecekleri yerler ve „мэхъсымэ“ ( Machsıma ) içerlerdi.

Sonra el ele tutuşarak halka şeklinde, „wuc“ denilen tören oyununu oynar, yeni yıl şarkısı söyler, gençler de atlarla yiğitlik gösterileri yapardı.

Başka bir anlatıma göre, 22 Mart sabahı önce bir nehir veya dere kenarında abdest alınır, sonra, Тхьэлъэlу günü, özel bir söyleyiş/marş, “Хъуэхъу” ile başlardı.

Daha sonra açık alanda bir ateş yakılır, bu açık ateşte kadınlardan biri koyunun kuyruk yağını ateşin içine damlatır, hayvansal yağ için de başka bir parça ısıtırdı. Burada tuhaf bir koku yayılırdı. Bu yapılırken de özel bir söyleyiş/marş “Хъуэхъу“ seslendirilirdi:

“Мы жьэрымэр                                                                                                                                                Адыгэ унагъуэхэм,                                                                                                                                               Адыгэ жилагъуэхэм,                                                                                                                                        Адыгэ Хэкум имыкlыу;                                                                                                                                     Ху жилэрэ мафlэ жылэрэ кlуэдыжыху,                                                                                                 Лъэпкъ узыншэу мы щlыгум дызэхэзекlуэну                                                                                      Тхьэшхуэу дыкъэзыгъэщlам жиlэ!”

Bundan sonra hazırlanan üç ayrı pasta kıdemli kadın tarafından törenle kesilirdi. Bunun için de özel bir söyleyiş/marş, „Хъуэхъу” vardı:

“Мы хьэлджеищыр Дыгъэм и плъыфэщ, Дыгъэм и нэзырэ и бзийрэ псоми къалъысыну Тхьэшхуэу дыкъэзыгъэщIам жиlэ!”

Sonra samandan daire yapılır, bu daire yüksek bir direk üzerine monte edilir ve bu samana hayvansal yağ damlatılarak ateşe verilirdi. Bu tören için de özel bir söyleyiş/marş, „хъуэхъу“ vardı:

“Нобэ гъэрэ щlырэ зыхокl Нобэ Илъэсыщlэ дытохьэ. Дыгъэм и хуабэрэ и нэхурэ Нэхъ щlагъэхуэбжауэ къитыну Тхьэм жиlэ!”

Son aşamada, hep birlikte geleneksel yemekler yenir, bugün için hazırlanan özel tören içeceği “мэхъсымэ” ( Mahcsıma) içilir ve tören, kutsal çember dansı, „wuc”, ile tamamlanırdı. Ama herkes evinde gün doğana kadar devam ederdi yeni yılı kutlamaya.

Not: Araştırmalarından yararlandığımız, değerli araştırmacı Murat Papşu, Çerkeslerde ( Adıgelerde ) Yeni Yıl törenlerinin 22 Mart gecesi başladığını ve 23 Mart günü devam ettiğini söyler. Başka kaynaklar ise, mesela xabze info internet haber sitesi, Yeni Yıl’ın bir gün önce, 21 Mart akşamı başladığını anlatıyorlar. Bunlar farklı tarihsel dönemlere denk düşen anlatımlardan kaynaklanmalı. Yeni Yıl’ın, gece ile gündüzün eşit olduğu, 21 Mart’tan 22 Mart’a geçilen gece, başlayıp 22 Mart’ta törenlerle kutlanması, bizce, daha mantıklı.

21-23 Mart, Yeni Yıl'ın Başka Halklarda Anlamı

Ama “yeni yıl/gün” ve “baharın gelişi” yalnız biz Çerkesler değil; Orta Asya’dan Ortadoğu’ya birçok halk için de bir bayramdı. Halkın bayramı, emeğin bayramı…

Çünkü insanlık her zaman doğa ile ilişkilerine özel anlamlar yüklemiş, bu ilişkiye törensel bir şekilde yaklaşmış, onu kutsamış ve iyiye, güzele, yeniye dair ne varsa onu sevdikleri ile özdeşleştirmiştir.

“Yeni yıl/gün” neredeyse bütün halklar için kış aylarının durağan ve kasvetli havasından kurtulup, toprağı işleyebilecek olmak, hareketsizlikten harekete: üretime geçmek anlamına geliyordu. Dolayısı ile bereketin başlangıcı bir gündü. Bu nedenle törenlerle kutlanmıştır.

“Baharın gelişi”, “YeniYıl/Gün” anlamına gelen bu bayramı kimileri 21 Mart’ta, kimileri 23 Mart’ta, kimileri de 21 ile 23 Mart arası, 3 gün boyunca kutlarlar. Yılbaşı olarak da, gece ile gündüzün eşit olduğu günü, 21 Mart’tan 22 Mart’a geçilen geceyi, “Newroz” olarak kabul ederler.

Ama toplumsal ilişikler, sorunlar ve halkların özlemleri, her şey gibi, “Yeni yıl/gün”’e de yansımış, Yeni Yıl, zamanla ezilen, yoksul, emekçi halklar için karanlıktan kurtuluşun, aydınlık günlerin, yeni bir doğuşun; barış, dostluk, dayanışma, sevgi ve güzelliklerin sembolü olmuştur.

"Newroz" İle İlgili Kısa Bilgi...

“Newroz” veya Nevruz ( Kürtçe: Newroz, Özbekçe: Navruz, Türkmence: Nowruz, Kazakça: Naurız, Kırgızca: Nooruz, Azerice: Novruz, Kırım Tatarcası: Navrez… ), Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar… tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı anlamına gelir.

Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz İran’ında, her ne kadar İslami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır.

Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart’ta kutlarken, diğerleri kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart’ta kutlarlar.

Yeni yıl, Zerdüştlük ve Bahailer için de kutsal bir gün ve tatildir. 

Kürtler, Nevruz bayramının Kürt mitolojisindeki Demirci Kawa efsanesi’ne dayandığına inanırlar.

Anadolu ve Orta Asya Türk halkları ise Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı ve baharın gelişi olarak kutlarlardı bu günü.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2010 yılında, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan bu günü, „Dünya Nevruz Bayramı“ ilan ederken; 28 Eylül – 2 Ekim 2009 arasında Abu Dhabi’da toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu da, Newroz’u, Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi’ne dahil etmiştir.

Newroz, irani dillerde „gün“ anlamına gelen „Ruz“dan gelir. ( Beluçca: Roç, Zazaca: Roc, Soranice: Roz ya da Kurmanci: Roj ).

Bu sözcükler de Proto-İranice „Rauça“dan türemiş olmalılar. Bu da eski Hint-Avrupaca, ışık anlamına gelen „Leuk“ kelime köküne dayanmaktadır. Rusçadaki Luç, Almancadaki Licht, Yunancadaki Leukós, Latincedeki Lux, İngilizcedeki Light ve Ermenice Luy aynı kökten gelmekteler.

„Newroz” terimi tarihte ilk olarak, M.S. 2. yüzyıldaki Pers İmparatorluğu kayıtlarında geçmektedir, ancak bundan çok daha önce, yaklaşık M.Ö. 648 ve 330 yılları arasında Pers İmparatorluğu altında yaşayan halkların Pers Şahına Newroz gününde hediyeler getirdiğine dair bilgiler de mevcuttur.

Doğu Türkistan’dan Balkanlara kadar Türki kavimler ve topluluklar da M.Ö. 8. yüzyıldan beri her yıl 21 Mart’ta kutlarlar Newroz’u.

Türkiye’de ise, özellikle Kürt halkının bu bayramı sahiplenmesi; bu günün, zamanla Kürtler için bir “isyan” ve “Kürt ulusal mücadelesi” anlamına gelmesi nedeniyle uzunca bir süre yasak oldu Newroz.

Ama bu günün ve kutlamaların engelleyemeyeceği görüldüğü için, 1995 yılından itibaren, yavaş yavaş bir bayram olarak kabul edildi ve son yıllarda da resmen kutlanmaya başlandı.

Kürtler, birçok Kürt şair ve yazarın eserlerine göre, 21-22 ve 23 Mart’ta, üç gün boyunca kutlarlardı Nevruz’u. Geleneksel kıyafetlerini giyer ve çoğunlukla şehir dışındaki bölgelerde veya açık alanlarda bir araya gelir; büyük bir ateş yakar ve bu ateşin etrafında dans eder ya da üstünden atlarlardı.

Kürt yazar Musa Anter’e göre Newruz, Kürtlerde ilk başlarda 31 Ağustos’ta kutlanıyordu. Ancak Arap takviminin kabul edilmesiyle bu kutlamalar Mart ayına kaymış.

Bir çok kültürde yeni yıl ve baharın başlangıcı olarak kutlanan Newruz’u, Kürt halkı aynı zamanda, Demirci Kawa’nın Zalim kral Dehhakk’a karşı başlattığı savaşı kazanmasının bayramı olarak da kutlar.

Aleviler ise, Newruz’u yeni yıl ve baharın başlangıcı olarak kutlamakla birlikte, ona dini bir içerik de katar, evrenin ve Adem’in yaratılışının nurunu ( Alevini ) sembolize eden; yaradılışın, sevgi ve mutluluğun alevlendiği bir gün olarak kutlarlar Newruz’u.

Anadolu Alevi-Bektaşileri her Nevruz’da, birbirlerini ziyaret edip barış, dostluk ve sevgiyi, mutluluğu paylaşır, akşam “Nevruz cemi” yaparlar. Bahar çiçekleri ile süslenmiş, mumlarla aydınlatılmış cemevine en temiz ve en güzel elbiselerini giyerek gelirler. Burada günün anlamı, Sultan-ı Newruz ve Hz. Ali hakkında muhabbet eder, deyişler okur, semahlar döner, beraberlerinde getirdikleri lokmaları paylaşır ve şerbetler (dem) içerek Nevruz Cemi yaparlar.

Alevi-Bektaşiler, Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi, 72 millete bir gözle bakar, insana değer verirler. Alevi-Bektaşi Cemlerinde halkların kardeşliğine vurgu yapılır ve toplum, Nevruz’u bayram olarak kabul eden her halkın gerekçelerine saygı ile bakmak gerektiği konusunda aydınlatılır.

Böyle herkes için bir bayram; yeni yılın, bereket ve bolluğun müjdecisi; sevgi, kardeşlik ve barışın sembolü olarak kutlanan Newruz’u, Türkiye’nin, hem de daha düne kadar kutlamadıkları halde, Türklerin Ergenekon’dan çıkış günü, bir “Türk Bayramı” olarak yorumlaması ve bunu diğer halklara kabul ettirmeye çalışması doğru bir yaklaşım değildir.

Bugün insani değerleri, demokrasiyi öne çıkarmak, halkların kardeşliğinin, ulusların-ulusal toplukların kimliklerine ve ulusal değerlerine saygının ve barışın bayrağını yükseltmek, halklar arasında yardımlaşmayı ve dayanışmayı örgütlemek gerekiyor. Çünkü dünya bugün, her zamankinden daha fazla, demokrasiye, özgürlüğe ve hoşgörüye muhtaçtır.

ИлъэсыкIэ хъяр шъутехь, ныбджэгъухэр! 

Yeni Yılımız Kutlu Olsun! 

Newroz Piroz Be!

Çerkesya Hareketi, 19 Mart 2021

Bakış Açımız
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks