Çerkes-İsa İle Çeçen-İsa'nın Hikayesi

#6809 Ekleme Tarihi 17/03/2021 05:19:51

Çerkes-İsa ile Çeçen-İsa'nın hikayesi eskiden halk tarafından bilinir ve dilden dile anlatılırdı. Çerkes İsa, servetiyle ünlüydü; Çeçen-İsa ise, sadece cesaretiyle değil, aynı zamanda ünlü bir dağcının sahip olması gereken bütün nitelikleriyle.

Hikaye bu ya, Çerkes-İsa'nın altmış kısrağı kaybolmuş. Onları her yerde aramış. Bakmadığı hiç bir yol ve geçit kalmamış.

Yine bir gün, başarısızlıkla sonuçlanan arama çalışmasından sonra evine dönerken Çeçen-İsa'nın yaşadığı köyden geçiyormuş.

Çeçen-İsa onu karşılamış ve "misafir hakkı"na saygı gereği, çaldığı altmış kısrağı ona geri vermiş, böylece yeminli dost olmuşlar. Ayrılırken Çeçen-İsa, Çerkes-İsa'dan bir ay sonra kendisine misafir olacağı sözünü almış.

Bir ay sonra, Çerkes-İsa'nın karısı hastalanmış, ölüm döşeğine düşmüş. Çerkes-İsa'dan gitmemesini, yanında kalmasını istemiş. Ama Çerkes-İsa, sözünde durmak için, yola çıkmış.

Yolda karısının öldüğünü ve ona bir oğul bıraktığını öğrenmiş, ancak karısını gömmek için eve dönmemiş, yoluna devam etmiş.

Çeçen-İsa'nın evine ulaştığında;

- Neden belirlenen zamanda gelmediniz? diye sormuş Çeçen-İsa.

- Ben yola çıkmadan önce eşim hastalandı ve yolun yarısında onun öldüğünü öğrendim. Bu yüzden belirlenen zamanda varamadım, diye cevaplamış Cherkes-Isa.

Çeçen-İsa ile birkaç gün birlikte geçirdikten sonra, Çerkes-İsa, evine geri dönmek istemiş, ancak Çeçen-İsa izin vermemiş ve şöyle demiş:

- Eğer sen Çerkes-İsa, arkadaşın Çeçen-İsa'ya dul geldiysen, seni evlendirmeden buradan gönderemem.

Ve uygun bir gelin aramaya çıkmışlar.

Bütün gün at sürmüşler ve geceyi geçirmek için bir mağarada durmuşlar. Çerkes-İsa hemen uykuya dalmış ama Çeçen-İsa uyuyamamış. Dağ ruhlarının birbirlerine adlarıyla seslendikleri konuşmaya şahit olmuş.

- Alla-Bella, anma törenine gidelim, diyormuş Belbas.

- Hayır Belbas, diye yanıtlamış Alla-Bella. Mağaramı terk edemem, misafirlerim var, demiş.

- Misafirlerin kim? diye sorumuş Belbas.

- Konuklarım, bir Çeçen-İsa ile bir Çerkes-İsa. Bu, başka bir şey, Belbas! Sonuçta, ruhlarımız arasında en yüce olan sizsiniz, bu yüzden konuklarımın ne aradıklarını tahmin edin.

- Amaçları dul Çerkes-İsa'ya bir gelin bulmak. Yakında şimdiye kadar kendisini sadece babasına ve annesine gösteren, başka hiç kimsenin göremediği bir kız bulacaklar. Bu kız bütün dünyada tanınıyor, demiş Belbas ve kızın yaşadığı köyü işaret etmiş.

Çeçen-İsa bu konuşmayı duymuş ve ertesi gün arkadaşıyla bu ünlü kızın yaşadığı köye gitmişler. Köyde bir dul varmış, Çeçen-İsa ve Çerkes-İsa onun yanında kalmışlar.

- Neden bu aula geldiniz? diye sormuş dul kadın. Çeçen-İsa:

- Sizin aulda babası ve annesi dışında kimseye kendisini göstermeyen bir kızın yaşadığını duyduk, onunla eşleşmeye geldik, demiş.

- Büyük oynuyorsunuz, demiş dul kadın. Onu ne krallar ve hanlar istedi, ama kız hepsini reddetti. Neyse, deneyin bakalım, sana yaşadığı evi göstereyim, demiş.

Çeçen-İsa, "Senden öğrenmek istediğimiz şey buydu" demiş.

Dul kadın onlara kızın evini göstermiş ve eve nasıl girecekleri konusunda tavsiyelerde bulunmuş.

- Bu kızın bahçesinde gümüşçüler var, siz de silahlarınızı gümüşletmek istiyormuşsunuz gibi onlara gidin," demiş, dul kadın. Eğer kız size görünürse, işiniz iyi gidiyor demektir.

Ertesi sabah Çeçen-İsa ve Çerkes-İsa bu ustaların yanına gitmişler. Esnafların yaşadığı avluya girince Çerkes-İsa sallanmaya başlamış. Bu sırada kız üst kattan bir salkım üzüm atmış, sadece eli görünmüş. Çerkes-İsa bu üzüm salkımını anında yakalamış ve cebine saklamış.

Ustabaşı akşam gelmelerini söylemiş.

Çerkes-İsa, akşam zanaatkarların yaşadığı avluya girince yine sarsılmaya başlamış. Kız ona bu defa bir elma fırlatmış ve beline kadar görünmüş. Çerkes-İsa elmayı havada kapmış ve cebine saklamış.

Ustabaşı sabah gelmelerini söylemiş.

Sabah geldiklerinde, Çerkes-İsa avluya girer girmez yine sallanmaya başlamış. Kız bu defa ona bir ceviz atmış ve neredeyse tam boy görünmüş. Çerkes-İsa cevizi havaya kapıp cebine saklamış.

Dul kadın bunu duyunca, "büyük ihtimal hedefinize ulaşabilirsiniz" demiş. Ama sakın hata yapmayın, tavsiyelerimi dinleyin.

- İlk gidişinizde sana bir salkım üzüm fırlattı, ikincisinde bir elma, üçüncü kez bir ceviz. Bu, şafaktan önceki ilk gece bağa, ikinci gece elma bahçesine, üçüncü gece ceviz bahçesinde yürüyüşe geleceği anlamına gelir. Üst üste bu üç gece boyunca onu izlemelisiniz. Eğer o anda götürecek vaktiniz yoksa, onu bir daha asla göremezsiniz!

Dul kadının dediği gibi, Çerkes-İsa ve Çeçen-İsa ilk gece bağa gitmişler. Çeçen-İsa bağa vardıklarında Çerkes-İsa'ya şunu söylemiş:

- Seçimini yap: Atlarımızı gütmek mi, yoksa kızı beklemek ve her an hazır durmak mı istiyorsun?

Çerkes-İsa bahçede durup kızı beklemek istemiş. Ama uzun süre dayanamamış. Uyku onu alt etmiş. Eyeri başının altına koymuş, üzerini bir pelerinle örtmüş ve uykuya dalmış.

Şafak sökerken kız bağa yürüyüşe gelmiş. Bahçede dolaşırken, yatan bir adamı görünce yanına gitmiş, pelerini kaldırıp yüzüne bakmış ve "Ne kadar yakışıklı bir adam!" demiş ve evine dönmüş. Kimse onu görememiş.

- Erkesi sabah Çeçen-İsa, Çerkes-İsa'ya "Kız gece bağa gelmedi mi?" diye sormuş.

Çerkes-İsa uykuya daldığını ve bu nedenle kızın bahçeye gelip gelmediğini bilmediğini itiraf etmiş.

Ertesi gece, bu defa sadece elma ağaçlarının yetiştiği bahçede kızı beklemeye başlamışlar. Ama Çerkes-İsa yine uykuya dalmış. Kız o gece de bahçeye gelmiş, uyuyan adamı görmüş ve yüzüne bakıp "ne kadar yakışıklı bir genç!" demiş ve şafaktan önce evine gitmiş.

Üçüncü gece Çerkes-İsa bu defa ceviz bahçesinde kızı beklemeyi kabul etmiş, ama yine uykuya dalmış. Kız ceviz bahçesine gelmiş ve ilk iki gecede olduğu gibi, uyuyan genç adama bakmış. Tam evine dönmek üzereyken, Çeçen-İsa gelmiş ve kızı kolundan tutup şöyle demiş:

"Allah izniyle senin arkadaşım Çerkes-İsa'nın eşi olmanı istiyorum". Sonra Çerkes-İsa'yı uyandırmış ve kızı onun atına bindirmiş.

Geceyi yine eski mağarada geçirmek zorunda kalmışlar. Çerkes-İsa ve gelini uykuya dalmış, ancak Çeçen-İsa uyuyamamış ve yine iki yaşlı dağ ruhunun konuşmasına kulak misafiri olmuş.

- Hadi Alla-Bella, demiş Belbas, yedi yıldır beslediğimiz o boğayı yiyelim.

- Hayır, hayır, Belbas, diye cevap vermiş Alla-Bella. Mağaramı terk edemem, misafirim var!

- Misafirlerin kim? diye sormuş Belbas.

- Çeçen-İsa ve nişanlısı bugün geceyi bende geçiriyorlar, demiş Alla-Bella. İlk geceyi bende geçirecekleri tahminin gerçek oldu. Şimdi söyle bana, onlara bundan sonra ne olacak?

- Evet, söyleyeceğim, demiş Belbaş, "ama eğer biri benim tahminimi duyup da bunu bir başkasına aktarırsa, taşa dönüşecek! Misafirlerin güvenli bir şekilde Çeçen-İsa'nın evine ulaşacaklar, ancak ilk gece evlilik yataklarında yatarken büyük bir yılan Çerkes-İsa'ya yaklaşacak ve ikisini de ısıracak!

Çeçen-İsa, Belbas'ın söylediklerini ve onun Çerkes-İsa ile gelini üzerine nasıl bir kehanette bulunduğunu duyunca yoldaşını ve gelinini yaklaşan ölümden nasıl kurtaracağını düşünmeye başlamış.

Onlara kaderlerinin ne olacağını söyleyemezdi, çünkü bunu onlara söylerse taşlaşmaları tehlikesi vardı. Çeçen-İsa, Çerkes-İsa ve eşinin uyuduğu odada bir kılıçla beklemeye karar verdi.

Gece yarısı, Çerkes-İsa ve karısı derin bir uykuya daldığında, Çeçen-İsa'nın yanında kılıçla durduğu kapıdan büyük bir yılan girdi. Çeçen-İsa kılıcıyla yılanın odada görünen kısmını kesmeye başladı, bu çalışma sabaha kadar devam etti.

Çerkes-İsa sabah uyandığında yatağının yanında duran Çeçen-İsa'yı gördü. Ve karısıyla bağlantılı olarak ondan şüphelenmeye başladı. Hatta, kızı ceviz bahçesinde yakalayanın kendisi değil Çeçen-İsa olduğu, bu nedenle kızın onun sadık karısı olması gerektiği için, karısını terk etmek istedi.

Çeçen-İsa, "Benim kötü bir şey yaptığımdan şüphelenmemelisin, bütün gece yatak odanızın kapısında durmamın nedeni, sizi kaçınılmaz ölümden kurtarmak içindi" dedi.

Ve Çerkes-İsa'yı sakinleştirmek için, geceyi orada geçirdiklerinde mağarada uyuyamadığını, iki ruhun: Alla-Bella ile Belbas'ın arasında geçen konuşmayı duyduğunu, Belbas'ın kendisinin ve eşinin ölümü hakkında nasıl bir tahminde bulunduğunu anlatmak zorunda kaldı.

Çeçen-İsa hikayesini bitirir bitirmez hemen taşa döndü.

Çerkes-İsa hatasını anladı, ama artık çok geçti. Taşlaşmış Çeçen-İsa'yı yeniden bir insana dönüştürmek için ne yapması gerektiğini ruhlardan öğrenmek veya duymak için geceyi Çeçen-İsa ile birlikte geçirdikleri mağaraya gitti. Ve gece Belbas'ın Alla-Bella'yı dişlerini bilemek için davet ettiğini duydu.

- Hayır hayır, mağaramı terk edemem, misafirim var, dedi Alla-Bella!

- Konuğun kim? diye sordu Belbas.

- Çerkes-İsa beni ziyarete geldi, diye cevapladı Alla-Bella. Ve söylesene Belbas, Çerkes-İsa'nın mağarama gelişinin amacı nedir?

- Mağaranı ziyarete gelmesinin amacı taşlaşmış arkadaşı Çeçen-İsa'yı yeniden bir insana dönüştürmek için ne yapması gerektiğini bizden duymak. Çerkes-İsa'nın, yaklaşık sekiz yıldır babasını arayan eski karısından bir oğlu var. Şimdi bu arayışa on iki asil genç eşlik ediyor. Çocuğun beyninde bir kırlangıç ​​var, eğer bu kırlangıç onun kafatasından çıkarılır ve taşlaşmış Çeçen-İsa'nın kafatasına dilinin ucuyla değerse, Çeçen İsa yaşayan bir insana dönüşür!

Çerkes-İsa, iki ruh arasındaki bu konuşmayı duyar duymaz, ertesi gün hemen oğlunu aramaya başladı. Sonunda on iki asil gencin eşlik ettiği genç bir adamla karşılaştı. Çerkes-İsa, onun oğlu, çocuk da Çerkes-İsa'nın babası olduğunu anladı.

Oğlunu eski arkadaşı Çeçen-İsa'nın evine davet eden Çerkes-İsa, ona arkadaşının kendisi için ne kadar fedakarlık yaptığını anlattı.

Ona arkadaşının neden taşlaştığını anlatmakla kalmadı, aynı zamanda Çeçen-İsa'yı yeniden yaşayan bir insana dönüştürmek için ne yapması gerektiğini de anlattı. Ve oğluna:

- Arkadaşım için kendini feda edebilir misin? diye sordu.

Oğlunun buna rıza göstermesi üzerine Çerkes-İsa oğlunun başını kesti ve kafatasından bir kırlangıcı çıkarıp taşlaşmış Çeçen-İsa'nın kafatasına dilinin ucuyla dokundu.

Bir anda tekrar yaşayan bir insana dönünce Çeçen-İsa, yatağının altındaki kafatasının kimin olduğunu sordu?

- Bu, babasının arkadaşı uğruna gönüllü olarak ölmeyi kabul eden oğlumun kafatası, diye cevap verdi Çerkes-İsa ve ona her şeyi detaylı olarak anlattı.

Bunun üzerine Çeçen-İsa kendisine bir kırlangıç ​​getirmesini istedi. Ve getirdiği kırlangıcı Çerkes-İsa'nın oğlunun kafatasına koyup Çerkes-İsa'nın oğlunun kafasına iki kere üfledi ve Çerkes-İsa'nın oğlu dirildi.

Çerkes-İsa, eşi ve oğulları evlerine gittiler ve Çeçen-İsa orada kaldı. O günden sonra arkadaşlıkları daha da güçlendi.

Çeçen efsanelerinden Ch. Akhriev ( Kafkas Dağlıları Hakkında Bilgi Koleksiyonu, sayı IV, 1870'de yayınlandı ).

Çerkesya Hareketi Haber Merkezi 

Kültür-Edebiyat
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks