itirafın gerdanında
mahçup bir ses ki taşıdığım
dengesiz bir soluk
haklı çıkmaktan utanır
seğiren bir göz gibi
kafiye diretmemeli artık
dökülmüşken yüzüm
senin de sönmüşken
yüzünün tüm ışıkları
umut kurtarılmalı şimdi uyaktan
söz verip
ölenlerimize gelmeli
konuşma sırası
bir güvercin uçurmalıyız
ki hayretseza bir doğrulukla
yönü aydınlatarak
ve kırarak
tüm putları
kayda geçmeliyiz
tüm sayıklamalarımızı
dipnotlardaki
tüm isyanları ateşlemeli
sızım sızım sızmalı
fırtınada savrulan bir melek
ölümü alkışlanan bir bohem
aşkı çıldırtmalıyız
kimin yüzü kamaşmaz ay doğarken
kim sever artık
evet/hayır oyununu
bir hileyse şimdi
kaldıraçsız taş kaldırmak
ve hüzün
yıkık bir yüzden ibaret değil
çoktandır
körebede düşen ağlamaz
rüzgardan bir şarkı
öyle sessiz
duyulur duyulmaz
kayıp bir yüzün dudağında
hüzünlü bir naz...
Thats Taner