Türkiye Cumhuriyeti, Yeni Osmanlıcılık ve Çerkesler

#1072 Ekleme Tarihi 29/08/2016 12:28:16

Yıl 1915. Dünya tarihinin en büyük savaşlarından biri yaşanıyor. 1. Dünya Savaşı olarak tarihte yerini alıyor. Çanakkale savaşıyla da doruk noktasına ulaşıyor.

Çanakkale Savaşı, Türk tarihçilerin muhafazakar yazarlarına göre ümmet birliğinin ve İslam’ın zaferi.

Ulusalcı sol yazarlarına göre ise emperyalizme karşı Türk halkının zaferi.

Ümmetçiler, aksakallı gökten inen dedelerin düşmanları nasıl bozguna uğrattığını anlatırlarda, nedense bu aksakallı dedelerin Trablusgarb’ta Yemen’de ya da Sarıkamış’ta nerede olduklarını söyleyemezler.

Ulusalcılar, emperyalizme karşı zaferlerini anlatırlarda, o sırada kendilerinin Dünyanın üç kıtasına yayılmış  Osmanlı imparatorluğu olduğunu ve bu savaşta Alman İmparatorluğu ile müttefik olduklarını söylemezler.

Hamasetin dışında, 1. Dünya Savaşı ve Çanakkale Zaferi dünyadaki imparatorlukların sonunu getirmiştir. Osmanlı İmparatorluğundan başlayın Alman, Avusturya-Macaristan, Rus Çarlığına kadar tüm imparatorluklar bu savaşla birlikte tarih sahnesinden er geç silinmiştir.

Ne ümmetçilerin Çanakkale Zaferi Müslüman ülkeleri bir arada tutabilmiştir. Ne de ulusalcılar emperyalizmin sonunu getirebilmişlerdir. Olan, yeni dünyanın ulus devletler temelinde tekrar şekillenmesidir. Görece daha demokratik, laik, milli devletlerin kurulmasıdır. Görece daha demokratik diyorum çünkü 30 yıl geçmeden 2. Dünya Savaşı bu nedenle patlak vermiştir.

1915 den sonra oluşan ulus devletlerde milliyetçilik sekter tarafını güçlendirmiş, Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franco gibi faşist liderleri iktidara taşımış ve tüm Dünyayı savaş alanına çevirmiştir.

Avrupa Devletleri bu iki savaştan da büyük dersler almışlardır. Demokratik, İnsan Haklarına, İnançlara, Kimliklere saygılı birlikte yaşama iradesini koruyan yasalar çıkarmış, tüm bunları her vatandaşının içselleştirmesini sağlamıştır. 1. Ve 2. Dünya Savaşlarında yaşanan yıkımlar, ölümler, çekilen acılar bunun böyle olması gerektiğini zorla öğretmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri 2. Dünya Savaşına girmedikleri için haklı olarak övünürler. Ama bu dersleri de kaçırmış oldular maalesef.

1930’lar da kalan ulusalcılık, tek tipçilik, üniter merkeziyetçilikle insanlarını nasıl ezdiğini, farklı inanç ve kimliklerden gelenlerin nasıl örselendiğini görmediler görmekte istemediler. Bu, laiklik ekseni üzerinden Müslümanlarla çatışmasına, Türklük ekseni üzerinden Kürtlerle çatışmasına neden oldu. Son dönemde Ak Parti hükümetleri ile başlayan demokratikleşme süreçleri de hüsrana uğradı. Bu durum, ne tüm inanç gurupları açısından laikliğin yerli yerine oturtulamamasına neden oldu, ne de Kürt kimliği ve diğer kimliklerin ülkenin vatandaşları olarak bir birlik sağlayacak zemine oturtabildiler.

Şimdilerde ise iktidar sahipleri, tüm bu sorunlardan geçmişe öykünerek çözüm bulma arayışı ile Yeni Osmanlıcılık kavramını oluşturmaya başladılar.    

Dünya gider Mersine, Biz gideriz Tersine

Dünya, 1. Savaşıyla imparatorluklardan, krallardan, dinsel gurupların yönetime ve halka baskısından kurtulmuşken, Dünya, 2. Savaşıyla, faşizmden sıyrılmış daha demokratik ve insan hakları, inançları, kimliklerine saygılı yönetimler oluşturmaya çalışırken biz nereye gitmeye çalışıyoruz.

Osmanlı İmparatorluğu demokratik mi idi? Laik, inançlara saygılı mı idi? Savaşlara karşı, Barışçıl mı idi?

Mesela Yavuz Sultan Selim Mısırdaki Çerkes Memlük Devletini işgal etmedi mi? 60.000 Çerkesi kılıçtan geçirmedi mi?

Zaman geçmişe doğru gitmiyor, geleceğe doğru hızla ilerliyor.

Ne “Şanlı Osmanlının” Mısır seferine katılabilirsiniz, ne de Rus Çarlığının 1864 Çerkes Sürgünü’nü tersine çevirebilirsiniz.

2864’de Çerkes kalmak istiyor musunuz?

Nasıl bir ülkede nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsunuz?

Bu sorulara kafa yormak ve cevaplar bulmak önceliğimiz olmalı sanırım.  

Ferhatko Mamış Dzepş

Ferhatko Mamış Dzepş
1974 Eskişehir Oklubalı (Hakurınehable) köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini köyünde bitirdi. Lise öğrenimini Eskişehir'de tamamladıktan sonra Akdeniz Üniversitesi MYO Harita Kadastro Bölümü'nü Antalya'da bitirdi. Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun oldu. Eskişehir'de bulunduğu yıllarda Eskişehir KKK Derneği'nin gençlik kollarında ve daha sonra geldiği Antalya'da Antalya Kafkas Derneği'nin Gençlik kollarında faaliyet gösterdi. İlk kez 1994 yılında Antalya Kafkas Derneği Yönetim Kurulu'na girdi. Bu arada Eskişehir KKK Derneği bülteninde yazıları yayınlandı. Kayseri ve Sakarya gibi Çerkeslerin de yoğun olduğu şehirlerde bulundu. 2010 yılından itibaren Antalya'da ikamet etmekte ve 7 yıldır Antalya Çerkes Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdürmektedir. Aynı zamanda 10 yıldır Çerkesya Hareketi Yürütme Kurulu Üyesidir. Eskişehir Rahmiye köyünden Abaze İrem Şora ile evli olup Jane adında 14 yaşında bir kız çocuğu vardır.
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks