21 MAYISTA ÇERKESYA’DAYDIK - SEVİNÇ, HÜZÜN, UMUT

#117 Ekleme Tarihi 04/10/2015 11:11:50
04 Haziran 2015 "Сыдри хэтри къытехъуахьэрэ мы чIы хъураем зепэсыгъэм екIолIэжьы!" "Her şey ait olduğu yerde hayat bulur!" Çerkesya Yurtseverleri olarak bu sene 21 Mayıs’ta Çerkesya’da olacağımızı ve bu etkinliğin çok farklı duyguları bir arada barındıracağını dile getirmiştik. 18 Mayıs günü İstanbul’dan harekete geçen grup içersinde vatana doğru yolculuğum başlamıştı. Grup içerisinde “Annem babam gitmese de ben Çerkesya’ya” gideceğim diyen 8 yaşındaki küçük Guneps kardeşimizden 80 yaşındaki değerli büyüklerimize kadar her yaştan insan vardı. Otobüs içersinde kimisi bir birini daha önceden tanırken bir kısmı ilk defa o anda tanışmış olmasına rağmen hemen bir bütün olmuştuk çünkü hepimiz aynı amaç uğruna bir aradaydık – vatanımızdan koparıldığımız gün olan 21 Mayıs tekrar vatanımızda olacaktık- . Yola çıktığımız ilk andan itibaren içimde çok büyük bir sevinç vardı çünkü bu vesileyle ilk defa vatanımı görecektim. Yola çıktığımızda herkes şunu çok iyi biliyordu bu çok uzun ve yorucu bir yolculuk olacaktı hatta 25-30 saat sonrası Rusya Federasyonu (RF) sınırına kadar gidilip vatana alınmama olasılığı dahi vardı. Gencinden yaşlısına herkes her şeye göze almıştı vatanına alınmasa bile İbrahim peygambere su taşıyan karınca misali safını belli edecekti. Yolculuğa başladıktan yaklaşık 30 saat sonra sorunsuz olarak RF sınırına ulaşmıştık. Sınıra ulaşmamız üzerinden saatler geçmesine rağmen hiç bir işlem yapılmıyor öylece otobüsün içerisinde tutuluyorduk ve otobüsten inmemize dahi izin verilmiyordu. Bir polis geliyor diğer polis gidiyordu. Birbirimize belli etmesek de bir kısmımızın aklına acaba döndürüleceğiz mi sorusu gelmişti… Uzun bekleyiş sonrası pasaport kontrolleri başlamıştı. Bu sırada sivil giyimli Rus polisler sırada bekleyen özellikle de gençleri başka bir odaya götürüp sorgulama yapıyordu. Birini sorgulayıp geri getiriyorlar, sıradaki diğer bir kişiyi götürüyorlardı. O sırada Türkiye’ye döndüğümde anlatacak bir kahramanlık hikayem olsun diye Rus polislerin dikkatini üzerime çekmeye çalıştım. Ve istediğim olmuştu. Beni anlamayan bir Azeri tercüman ve iki Rus polisle bir odada benim kahramanlık hikayem başlamıştı. Kahramanlık hikayesi diyorum çünkü sizlerde çok iyi biliyorsunuz ki Türkiye’de yaşayan bir Çerkes’e bir Rus “adın ne?” diye sorsa o kişi Türkiye’de kahraman ilan ediliyor… Her neyse iki polis “neden geldin?” “neden Nalchik, Cherkessk ve Maykop?” “Sen Çerkes misin?” “Sizi Türkiye mi finansa etti” gibi sorular sordular. Aslın da onlar da neden 21 Mayıs’ta vatanda olmak istediğimizi biliyorlardı. Biraz Rusça bildiğim için kendi aralarında Rusça konuşurken 21 Mayıs’ta Nalchik’te yapılacak etkinlik hakkında konuştuklarını anlıyordum… Öyle yâda böyle bir kişi hariç iki otobüsteki gelen tüm grubun pasaport kontrol işlemleri tamamlanmıştı o bir kişi de bizimle beraber gelen gazeteci arkadaşımızdı. O da 6 saat yakın bir süre gözaltında tutulduktan sonra isim karışıklığı olmuş diyerek, özür dilenerek serbest bırakılmıştı. 30 saat uzun yolculuk sonrası birde 8 saat yakın bir zaman daha sınırda bekletilmesine rağmen bu yolculuğa çıkanların tek söylediği şey “vazgeçmeyeceğiz ve 21 Mayıs’ta vatan topraklarında olacağız” dı. Gazetecimizde serbest bırakılınca tekrar harekete geçmiştik. Hareketimiz üzerinden 30 dakika ya geçti ya geçmedi tekrar bir polis arabası bizi durdurmuştu. Yine aynı şekilde aralarında benim de bulunduğu 5-6 genci otobüsten indirip isimlerimizi ve pasaport numaralarımızı tekrar yazdılar. Kendilerince bize gözdağı vermek istiyorlardı. Sıkıntı bitmemişti bu sefer de Güney Osetya postuna gelmiştik. Bizden sonra gelen Ermeni plakalı otobüsün işlemi 10 dakika içinde hal olmuşken bizden tekrar tüm pasaportları istemişlerdi. Pasaportları toplamıştım ve otobüs şoförleriyle birlikte ben de gitmiştim. Oset polis yaklaşık 110 kişinin pasaporttaki isimlerini ve pasaport numaralarını tek tek bir kağıda yazmaya başladı. Neden “elle yazıyorsunuz?” dediğimde cevap şuydu “makine bozuk”. Şoför okuyor polis yazıyordu. Türkçe isimler Oset polisin kulağına garip geldiği için şoför bir isimi 2-3 kez okuyordu. Yaklaşık 2 saat geçmiş henüz 50 kişiyi ancak yazmıştı ki o sırada polise bir telefon geldi ve geri kalan isimleri yazmadan “işleminiz tamam gidebilirsiniz” dedi. Buraya kadarki her türlü yıldırma politikasına rağmen herkesin dilinde yine “vazgeçmeyeceğiz ve 21 Mayıs’ta vatan topraklarında olacağız” söylemi vardı. Yola çıktığımız ilk andan itibaren yaklaşık 40 saat geçmişti ama biz her şeye rağmen İstanbul’da yola çıktığımız andaki sevincimiz ikiye katlanmıştı çünkü 20 Mayıs günü Çerkesya’nın bir parçası olan Kabardey-Balkar Cumhuriyeti(KBC) sınırlarına gelmiştik ve burada vatanda yaşan soydaşlarımız tarafından güzel bir törenle karşılanmıştık. Müthiş bir duyguydu 151 yıl sonra bir ilk gerçekleşiyordu - diasporadan toplu halde yüz küsür kişilik bir grup 21 Mayıs için vatana topraklarına geliyordu. Burada şunu belirtmek gerekir ki KBC sınırlarına ilk girdiğimiz andan itibaren tekrar 23 Mayıs akşamı vatan topraklarından çıkana kadar polis araçları bize eskortluk etti. Sınırdan üniversiteye doğru hareket etmiştik ve orada yine harika bir görüntü vardı. Otobüsler üniversite bahçesine girer girmez alkış sesleri gelmeye başladı üniversite bahçesinde kalabalık bir grup ellerindeki hediyeleriyle bizi bekliyordu. Otobüste indikten sonra “Adıge wey wey” çığlımıza bizi bekleyen gruptan gelen “wey” çığlığı vatan ve diasporanın ayrılmaz bir bütün olduğunun çığlığıydı aslında. Genç kardeşlerimiz bize hazırladıkları hediyeleri uzatırken bizde elimizdeki bayrakları onlara uzatıyor kucaklaşıp 151 yılın hasretini gideriyorduk. Daha sonra 21 Mayıs temalı gösteriyi izlemek içi üniversite konferans salonuna geçtik. Gösterinin hemen ilk anlarında perdeye yansıyan ilk Çerkesçe “Адыгэ лъэпкъгъэкIод” (Çerkes soykırımı) kelimesi “vatanda soykırım söylemi dile getirilmiyor” diyenlere bir cevaptı aslında. Gösteri sonuna ise hepimizin gözünde yaş vardı. Akşam olduğunda ise 101 yıl süren Rus-Çerkes savaşı anısına 101 ışık etkinliği için псэ жыг(hayat ağacı) anıtına gitmiştik ve gün bitiminde kalacağımız senatoryumlara gelmiştik ve birilerine göre turistlik bir gezi olan bu eylemimizde 60 saate yakın bir süre sonra bir yatakta uyuyabilmiştik. Ama yinede kimsede bir şikayet yoktu çünkü buraya gelen yaşlısından gencine herkes niçin bu kadar sıkıntıyı çektiğinin bilincindeydi. Sabah gözümüzü açtığımızda artık gün 21 Mayıs’tı Çerkes Soykırımı ve Sürgününün 151. yıl dönümüydü. O gün daha öncede çok kez dile getirdiğimiz gibi 21 Mayıs ruhuna büründük ve Nalchik’te yapılan etkinliklere tabi olduk ve vatanda yaşayan soydaşlarımız ne dediyse onu dedik onlar ne yaptıysa aynısı yaptık. Çerkesya özleminin vatanda yaşayan kardeşlerimizde de var olduğu tekrar gözlerimizle görmüş olduk. Etkinlik sonrası bize kalan boş vaktimiz de vatanda yaşayan arkadaşlarım Karden Lina ve Kalmık Anzor ile Nalchik’i gezme imkanımız oldu. Dört bir yanı yeşil olan Nalchik’in sokaklarında gezerken daha önce vatana giden kişiler tarafından sırf vatanda yaşayan insanları karalamak için bize anlatıldıklarının aksine gençlerin birbiriyle Rusça değil Çerkesçe konuştuğuna şahit olduk. Tabi 1-2 istisna hariç! 21 Mayıs akşamı ise KBC Psınabo köyünde misafir edildik. 22 Mayıs sabahı diasporada yaşayan Çerkesler tarafından en çok unutulan ve göz ardı edilen ama en çok sıkıntıların yaşandığı vatanın güzel toprağı Çerkessk’e doğru hareket ettik. Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti(KÇC) sınırlarına geldiğimizde yine soydaşlarımız tarafından küçük bir karşılama töreni yapıldı. Buradan önce KÇC başkenti Çerkessk’e geçtik ve Rus-Çerkes savaşı anısına yapılacak olan anıtı yerini ziyaret ettik şuan anıt yapılana kadar oraya geçici olarak küçük bir dikili taş konulmuştu. Daha sonra Habez Rayonuna ve oradan da Şuanki ismiyle Ali Berdıkue(Али Бердыкъуэ) eski ismiyle Hağundıkuey(Хьэгъундыкъуей) köyüne gittik ve vatan topraklarında dikilen ilk sürgün anıtını ziyaret ettik ve burada yeniden vatanda BİR olmak için dualarımızı ettik. Daha sonra ise Adıyuh Palace geçtik ve bu güzel ortamda yemek yedik. Ama ilginçtir burada yediğimiz yemek için etkinliği karalamak isteyenler “yiyip içip geziyorlar” dediler. Galiba bunu söyleyenler bizim bir hafta boyunca bir şey yiyip içmeyeceğimizi düşünüyorlardı?? Buradan Adıge Cumhuriyetine doğru gitmek için soydaşlarımızla vedalaşırken soydaşlarımızın “Siz gelene kadar gün saydık, bir daha ki gelişinize kadar yine gün sayacağız” sözleri bu 21 Mayıs’ta ne kadar doğru bir adım attığımızı tekrar göstermiş oldu. Çünkü vatanda yaşayanlar diasporada yaşayanları artık vatanında görmek istiyordu… 22 Mayıs akşamı Batı Çerkesya’ya yani Adıge Cumhuriyetine doğru harekete geçtik diğer iki cumhuriyetteki gibi sınırda Kültür bakanı Kule Muhammed ve Milli İşler, Yurttaşlarla İlişkiler Komitesi Başkanı Şhalaho Asker ve soydaşlarımız tarafından karşılandık. Buradan Mıyekuape(Maykop) devam ettik ve Mıyekuape girişinde bizi bekleyen çoğunluğu dönüşçülere ait araçlarla şehir stadyumuna kadar konvoy halinde gittik ve sonra da kalacağımız otellere yerleştirildik. 23 Mayıs sabah Mıyekuape Milli müzesini, Birlik ve Hatıra anıtını ziyaret ettik. Buradan Tıjj İlkay Haç’eşiinşaatını görmeye gittik. 2013 yılının 7. ayında temeli atılan haç’eş evet hala inşaatı. Haç’eş in maddi sıkıntılar dolayısıyla hala bitirilememesi 4-5 milyonluk Türkiye diasporasının bir ayıbıydı ve bu ayıbımızla da bir kez daha yüzleşmiştik. Haç’eş’ten sonra Suriye’den vatana gelip yerleşen soydaşlarımızı ziyaret etmek için Mıyekuape’ye yaklaşık 2 saat uzaklıkta ki Penehes köyüne gitmek için tekrar yola koyulduk. Yolun uzun olması geri dönüldüğünde Mıyekuape’yi tam olarak görmek için vakit kalmayacağından otobüsün beklide yarsından ilk defa bir isyan sesi yükselmişti. Ama Penehese girip bizi karşılayan gencinden yaşlısına Suriye’den dönmüş soydaşlarımızı görüp tekrar Mıyekuape’ye hareket ettiğimizde isyan edenlerin tek söylediği şey şuydu “Mıyekuape’yi tam olarak göremeyeceksek de iyi ki gelmişiz sonuçta bu birturistlik gezi değil onlara da moral oldu” idi. Mıyakuape’ye tekrar döndüğümüzde saat 6 gibiydi. Dönüşçüler tarafından işletilen kafelerde biraz vakit geçirdikten sonra artık Türkiye dönüşün vakti gelmişti dönüşçüler tarafından uğurlanarak Türkiye yolunu tutmuştuk… Vatan topraklarımızda geçirdiğimiz her saniye bir başka güzeldi ve rüya gibiydi. Yola çıktığımızda ilk andan itibaren birçoğumuz vatanı ilk defa görmenin sevincini, 21 Mayıs’ta yas günümüzün hüznünü yaşadık. Çerkesya ile diaspora arasındaki bağların koparılamayacağını bizim bir olduğumuzu, o toprakların hala bizim toprakları olduğunu gösterdik ve artık gelecek nesil için büyük umutların küçük ışığını yakmıştık...Bu sene 100 kişiydik gelecek senelere binler olacaktık! Hakhu Nart Hakan
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks