BAŞKALDIRI VEYA MÜCADELE

#1268 Ekleme Tarihi 12/02/2017 08:29:57
Yakın doğu, Türkiye ve Rusya Federasyonu'nda baş döndürücü hızla gelişen olayların düşündürdüklerinden yola çıkarak, halkımız adına çıkarımlar yapmaya çalışanların çok az olduğunun farkındayım. Diasporada asimilasyon politikalarının başarıyla artık son aşamasına gelindiğini görmek için alim olmaya gerek yok. Çerkes/Adığe halkının öncelikleri arasında ulusal sorunlarımızın olmadığı belli. Küçük bir azınlık hariç geriye kalan bütün güruhu iki ana gruba ayırabiliriz. Yaşadıkları ülkenin kalitesiz ve adi siyasi oyunlarına dahil olup ‘Temel Reisin’ peşinden gidenler ve ne olursa olsun sebebini bile açıklamaktan aciz buna karşı olanlar. Dikkat çeken noktalardan biri; çoğu zaman aynı şablonun uygulandığı ‘gelişmekte olan ülke’ halkları benzeri gelişmeleri daha kısa zaman önce başka komşu ülkelerde yaşandığını televizyondan izledikleri halde, başlarına geleceklerin farkında olmayışları. Hangi ülkede yaşıyorsanız yaşıyor olun, yaşınız kaç olursa olsun, etnik olarak kim olursanız olun, dini inancınız ne olursa olsun ülke yönetimlerini ellerine geçiren bir grup insanın biz vatandaşlara bakış açısı neredeyse aynı. Günümüzde devlet yönetimi anlayışıyla şirket yönetimi anlayışı arasında temelde bir fark olmadığını herkesin anlamaması için ‘devleti’ yüceleştiren hikayelere inanıp inanmamakta serbestsiniz. Kendilerini olabildiğince korumak ve sistemin devamlılığını sağlamak için ise makamları yüceleştirerek köle ruhlu insanlar topluluğu oluşturmak amacıyla eğitim sitemini kendilerine uygun hale getirmekte çekinmediklerini hep birlikte görüyoruz. Üreten insanların emekleri üzerine kurulan koskoca bir sabun köpüğü balonu. Ve insanlar bu sabun köpüğü balonundan çıkamıyacaklarına inandırılmışlar. Her canlının doğuştan hakkı olan tüm yeryüzü kaynaklarının dünya nüfusunun %5’inin elinde olması çoğunluğu rahatsız etmiyor. Bize ‘verilen’ ‘özgürlüklere’ sevinip oturuyoruz. Öyle ya bu kadarı da verilmeyebilirdi... Hiç kimse özgürlüğün doğal bir hak olduğunu hatırlamak bile istemiyor çünkü her türlü özgürlük sorumluluk gerektiriyor. Özgürlüğün tanımı ve sınırları ‘Devlet’ denen mekanizmanın başına güya seçimle gelen kişilerden ve sermaye gruplarının anlayışına bağlı olarak sürekli değişiyor. İnsanların, önyargılardan uzak, meşhur kelime oyununda olduğu gibi dinine, milletine, teninin rengine bakmaksızın özgürlüklerin sınırını çizemiyeceğini düşünenlerdenmisiniz? Hak ve özgürlükler- insan için olsun, hayvan için olsun yani tüm canlı varlıklar için bulundukları kıtalara, ülkelere, şehirlere, milliyetlerine, dinlerine veya dinsizliklerine bağlı olmaksınız herkes için aynı olmamalı mı? İster Türkiye'de olun ister Ürdün'de, ister Rusya'da olun ister Suriye'de- her yerde bir Tayyip, her yerde bir Vladimir, her yerde bir Kılıçdaroğlu veya her yerde bir Jirinovski var. Güçlü ,’karizmatik’ ve ayarında kabadayı bir iktidar ‘lideri’, karşısında çoğu zaman soytarı kılıklı ne dediği belli olmayan ve yerinden gayet memnun olan muhalefet ‘liderleri’. Kimse neden bir devlet başkanı veya milletvekilinin bir doktordan, öğretmenden veya mühendisten daha fazla maaş alması gerektiğini sorgulamaz. Çünkü onun sorumluluğu daha büyüktür. Yaptığı iş diğerlerininkinden daha önemlidir diye açıklamaya çalışırız. Oysa tarihte yaptığı hatalardan dolayı hesap veren bir devlet başkanı gösteremeyiz. (istisnalar kaideyi bozmaz) Korkularımıza ve tüketici hırslarımıza yenik düşerek her şeye göz yuman bizleriz. Bizleri etnik olarak, solcu-sağcı, inanan-inanmayan diye çeşitli cephelere bölerek ‘yönetmeleri’ bir sihirbazın ilüzyonundan farklı değil. Fakat bu sihire inanmamız için milyarlar harcandığını ve bu işte bir terslik olduğunun farkına varmak istemiyoruz. Kimin ne olduğu veya ne olmak istediğinin pekte bir önemi yok. Onlar için önemli olan onların koyduğu kurallara göre yaşamamız. Asimilasyonda bu zorbalığın ve gittikçe yaygınlaşan dikta rejimlerin sadece bir parçası. Çünkü onların tek tip, fazlaca düşünmeyen ve kısır döngü içerisinde genelde 10-15 yıllık periyodlar halinde refah-sıkıntı süreçlerinin farkına varmayan topluluklara ihtiyacı olduğu için sizin ne istediğinizin bir önemi yok. Vatandaşların bir çok sorununa rahatlıkla çözüm olabilecek paralarla yaralar derinleştirilerek sürekli kanaması sağlandığına şahit olunması bile halkın uyanması için yeterli değil. Örnek olması açısından: TC’nin sadece Kürt halkıyla olan savaşa harcadığı para ve zamanla, emperyalist ABD’ye inat ve rağmen, Türkiye'de yaşayan tüm etnik toplulukların taleplerini yerine getirerek halkların kardeşce bir arada yaşadığı cennet gibi bir ülke yaratabilecekken, tersini tercih etmesi bunun kanıtlarından sadece biri. Aynı şekilde RF’nin yeryüzü kaynaklarının hatırı sayılır büyük bir bölümünün sahibi olmasına rağmen Kuzey Kafkasya halkları ve Rus olmayan halklara uyguladığı baskı ve asimilasyon politikaları ve ekonomik olarak gelişmelerini temelde engelleme çalışmaları aynı anlayış ve bakışaçısnın bir ürünü. Bütün ülkelerdeki kanunlar iktidarlar ve yandaşlarına ayrıcalık tanıyan sistemi korumak içindir. Sistemin kurulmuş bir saat gibi işlemesine zarar verebilecek potansiyele sahip kurum ve kuruluşlar ayıklanır ve çalışmaları ya engellenir veya dayanılamıyacak kadar zorlaştırılır. Bu yazdıklarımın yeni veya okuyanların bilmedikleri şeyler olmadığını biliyorum. Fakat insan içinde bulunduğu toplumsal psikolojiyle ve sosyal bir varlık olduğu için çevresinden farklı düşünüp davranması oldukca zor. Hayatınızın her anında sizi çevreleyen insanlar topluluğundan ve olan bitenlerden kısa bir süreliğine kopararak sırtınızı koltuğunuza yaslayın ve düşünmeye çalışın. Kısa bir süreliğine hırslarınızdan, isteklerinizden, umutlarınızdan beklentilerinizden uzaklaşmaya çalışın. Size medya aracılığıyla aktarılan bilgilerin doğruluğundan şüphe duymaya çalışın. Hatta kısa bir süreliğine bildiklerinizin tamamen yalan ve yanlış olduğunu kabullenin. İç sesinizi dinleyin. Küreselci, emperyalist, kapitalist ve adı her ne olursa olsun: Bir grup insanın çıkarları uğruna binlerce insanın canına kıyan, hırslarına yenik düşerek en yakın insanına gösterdiği sevgi ve adaleti herkese aynı şekilde gösteremeyen, kendisi gibi düşünmeyenlere cezalandırma yolunu seçenlere karşı mücedeleyi başlatacak olan sonuç itibariyle bir kişi olacak. Ve o sensin !
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks