Bir 'Şanlı Tarih' Masalı

#6909 Ekleme Tarihi 12/04/2021 04:17:38

BİR “ŞANLI TARİH" MASALI

Tarih şanlı olur mu? Olmaz elbette ama, tarihe ideoloji gözlüğü ile bakarsanız, onu bir nesne yerine koyup, çeşitli sıfatlarla tanımlamaya da başlarsınız.

AKP rejimi ile TR tarihi, politik amaçlar doğrultusunda resmen kullanılmaya da başladı. Önce bir garip “Osmanlıcılık “sözcüğü bulundu. “Sokaktaki adam” ile söyleşiler yapıldı. Şüphesiz buradaki “adam” sözcüğü sorunsalı da ayrı bir konu ama, tartışılan başlığa uyuyor. Çünkü bu “Osmanlı”, güçlü, cesur, ulusunu; illa da dinini yüceltecek yetenekte bir “önder” olmalı! 

İşte bu “sokaktaki insana” uzunca bir süre bu algı dayatıldı. O ağzına dayanan mikrofon ile yüzüne tutulan kamera karşısında, bu ne olduğunu tam olarak bilmediği “Osmanlıyı” övüp benimsedi.

Bu kısa yazıda sözü edilen İslam Tarihi’nin en başarılı dönemine göz atalım istedim. Sözü edilen, merkezi Bağdat olan Abbasi döneminin, beşinci, en ünlü Halifesi Harun Reşid dönemi (786-809)

Bu dönem gerçekten de o güne kadar görülmemiş gelişmelerin yaşandığı, bolluk dönemidir. Biz sadece içine doğru kısaca bakacağız. 

TAMAM, Bağdat’ta ilk Bilim Evi (Beyt el Hikmet) kuruldu. Huneyn İbn İs’hak burayı bir Araştırma merkezi, Merkez Kütüphane, Üniversite olarak kurmuştu. Kız kardeşi ile oğlu, Eflatun, Aristoteles, Galen gibi bir çok filozofu Arapça’ya çevirdiler. İbn İs‘hak asıl adı Johannes olan Suriye‘li bir Hırıstiyan idi.

TAMAM o dönemde matematik ile astronomi de gelişmişti. Dönemin matematik alanıdaki en önemli çevirilerini kendisi de matematikçi olan Sabit ibn Kurra yapmıştı. Sabit ibn Kurra, Harran’daki Sabi inancının baş rahibi idi.

TAMAM, dünya bu günkü bilgisayar tekniğinin temeli olan Sıfır rakamını araplarla tanıdı. Sıfır matematiğe çok daha büyük boyut kazandırdı. Ama Sıfır’ı Arap Müslümanlar değil Hindistan’lılar bulmuştu.

TAMAM, matematikteki Algebra (Cebir) da araplar tarafından tanıtıldı. Ama bulan kişi Horasan‘lı ateşe tapan El Havarizm idi. Yani bir Zerdüşt. Süreç içinde Al Havarism Algorism (Algoritma) oldu. El Havarizm’in dünyanın çevresini ölçmesi ile bu günkü ölçüm arasında yüzde 3,6 fark vardır!

TAMAM, ilk iç hastalıkları uzmanı denebilecek olan da Halife Mansur’un özel doktoru idi. Curciş (Georg) İbn Bahtişu. Adından anlaşılacağı gibi bir Hırıstiyan. Onun oğlu Cibril de (Gabriel) Harun Reşid’in doktoru idi.

TAMAM, devlet çok güçlü idi ama, idare edenler Barmakiler idi. Yahya Barmak, Mehdi’nin baş veziri idi. Oğlu Cafer Barmak, Harun Reşid’in. Dedeleri Halid Barmak, Bağdat’ın kent planını yapmıştı. Zerdüşt inancındaki Farsilerdiler. 

TAMAM, bir ayrıntı daha: Halife Harun Reşid, veziri de olan çocukluk arkadaşı Cafer Barmak’ı çok severdi. İkisi de güzel yapılı idiler. İslam dünyasındaki ilk eşcinsel dedikodu da onlarla ilgilidir. Bir gün Bizans Elçisini karşılarken, Halife terzisine büyükçe bir gömlek ısmarladı. Gömlek iki yakalı idi. Ama sadece iki kolu vardı. Halife ile Cafer giydiler. Elçiyi “bir kişi olarak” karşıladılar! O sırada el ele oldukları söyleniyor.

TAMAM, kısaca, Harun Reşid dönemindeki devlet, bu yönü ile baştan ayağı liberal idi. Asla İslami değildi.

Bugünkü devlet de, girdiği ilişkilerle hiç de öyle “Osmanlının” İslami Devlet görüntüsü vermiyor. İslam bayrağı altında, bırakın Osmanlı’nın, Abbasilerin şaşalı dönemindeki soysuzlukları, devletin içini boşaltıp, bir talan, yağma ile, kültürel soysuzlaşma yaşanmaktadır. Bilgisizlik, basitlik, sıradanlık, devlet aracılığı ile örgütlenmiştir.

TAMAM, bu günkü AKP Hükümeti kendisini, tüm dünyaya bilgisizlik örneği olarak tanıtmıştır. Artık gönül rahatlığı ile gidebilir. Görevini TAMAMLADI.

Sonuç yerine kısa bir hatırlatma ile bir sorunsal: Yukarıda anlatılanlar, sanki tarihi dedikoduymuş gibi görülebilir. Bunun nedeni, onyıllardır „olay gazeteciliği“ denen, toplumsal-kültürel gelişmeleri, sosyal olayları, sanki hepsi tekdüze bir akış içinde oluyormuş gibi sloganlarla açıklayan, resmi yayın organlarıdır. 

Ancak sorun daha büyük. Tarihi tüm yönleri ile değil de sürekli başarı öyküsü gibi anlatmanın getirdiği sosyal-psikolojik yıkım, kuşaklar boyu sürecek etkisi olan bir kültürel aşınmaya (erozyon) neden oluyor. İslam Dini’ni savunma adına yalana dayalı bir „geçmiş“, bir başarılar silsilesi gibi anlatılıyor. „Elhamdülüllah Müslümanız“ sloganı ile bir çok ulusal azınlık da, bu akımca eritilmeye çalışılıyor! Yani Abbasi-Emevi tarihi ortak tarihmiş gibi sunularak, bir toplumsal facia hazırlanıyor.

Demiş olalım.

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks