Demokrasi Tarihinden Bir Örnek - Taner Aday

#7233 Ekleme Tarihi 24/07/2021 08:46:47

Perikles (M.Ö. 490-429), kendisini destekleyen Halk Partisi’nin başında iktidara geldiğinde, ilk işi doğrudan demokrasi uygulaması olmuştu. Asillerden oluşan Atina Meclisinin yetkilerini kısıtladı. Maaşlarını da yarıya indirdi. Böylece, meclis çalışmalarını asiller için çekici olmaktan çıkarmıştı. Aynı şekilde halktan kişilerin de temsil hakkı doğmuştu.

İkinci adımda ise Hakimler-savcılar kurumunun maaşlarını düzenledi. Ardından ordu geldi. Bu uygulamaları Platon (Eflatun): ”Tembel, korkak, cimri; bir de, geveze olmuş olan Atina’lıları politikadan uzaklaştırdı, halktan kişileri politikaya ısındırdı” diye değerlendirdi. Perikles ise: “Gerçek demokrasi, salt devlet kasasının karşılayabileceği, masraf gerektiren bir iştir.” diyordu. Bu söze: “Bütün kötüye kullanma yöntemleri, bir Tiran’ın, bir Diktatör’ün, halkın duygularını kötüye kullanmasından daha kötü değildir.” diye ekleseydi gerçeği daha iyi vurgulamış olacaktı.

O günden bugüne, tüm diktatörler, olan bitenden habersiz coşkulu taraftarlarının da desteği ile devlet kasalarını boşaltmaya devam ediyorlar. Bu soygun hırsları nedeniyle çıkardıkları savaşlarla, gene aynı devlet kasasını, yoksulluk üreten bir “kaynak” haline getiriyorlar.

Hiçbir diktatör Perikles kadar başarılı olmadı, olamaz da! Perikles’in yanında bildiği doğruları hiç kimseden korkmadan söyleyen bir filozof vardı: Anaxagoras (M.Ö. 499-428). O, günün inançlarına bütünüyle ters olan, evrende hiçbir şeyin yok olmadığı, birbirlerini etkileyerek, dönüşerek varlıklarını devam ettirdiklerini iddia eden bir Anaxogoras. İnsanın ellerini kullanmayı bildiği için, düşünen bir hayvan olduğunu söyleyerek tapınak rahiplerini kızdırmıştı. Su taşkınlarının “tanrıların kızmasından” değil, yağmur ile karların erimesi sonucu olduğunu da ilk o söyledi. Ölüm emri verildi ama “şansına” yanında gücünün zirvesinde bir Perikles vardı!

Yani Perikles onu korumakla, demokrasilerde düşünce özgürlüğünün de bir zorunluluk olduğunu, bu “düşünen hayvanların” akıllarını kullanarak birbirlerini etkilemelerinin, demokrasinin en güçlü dayanağı olduğunu da vurgulamış oluyordu.

İki örnek ile son verelim: Bir gün Atinalılardan birisi, Perikles’in sakinliği, ciddiyeti, düşünceye, düşüncelerin savunulmasına verdiği önemin aslında bir gösteriş, bunun da bir şarlatanlıktan ibaret olduğunu, onun adeta bir tiyatro oynadığını söylemesi üzerine, Filozof Zenon’un verdiği yanıt: İnsanlar onun bu yapmacık duygulu hallerini taklit etseler de bir zararı yok. Ama, onun asil düşüncelerine de sahip olabilmek koşulu ile.”

İkincisi: Agora’da önemli, geciktirilemeyecek bir işini görürken, kendisine soru soran birisine geç cevap verdiği için, soruyu soranın küfürlerine hakaretlerine katlanmak zorunda kalır. Adam öyle arsızdır ki Perikles’i evine kadar takip eder. Yolda küfürleri bağırarak tekrarlar. Perikles yol boyunca adamın hakaretlerini dinler. Eve gelince, hizmetkarlarından birine “Eline bir meşale al. Bu adamı evine kadar götür. Karanlıkta başına bir iş gelirse benden bilmesinler” der.

Ben den size söylemesi. Siz siz olun Reiz’e küfür etmeyin, eleştirmeyin. O Demokrasi Dersi’nde Perikles bahsini kaçırdı. Sizi yolcu etmez, en yakın tutuk evine gönderir. Malum, Hocası Erbakan da bu konuya vurgu yapmıştı: “Ezberlediği yerden çıkmazsa sapıtıyor”.

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks