'ÇERKESYA'NIN YENİDEN İNŞASI' NE DEMEKTİR?

#1661 Ekleme Tarihi 11/12/2017 12:48:23

Hatko Schamis / Çerkesya Hareketi Eş Başkanı

Çerkesya Hareketi, Çerkesya Yurtseverleri olarak siyaset sahnesine çıktığı ilk günden beri "Çerkes kimliği"ni ve "vatanı Çerkesya"yı; "Çerkes Ulusal Siyaseti"nin bu iki kavram üzerinde şekillenmesi ve bir "uluslaşma" "vizyonumuz"un olması gerektiğini anlatıyor.

Çünkü, bugün dünyada var olan etnik topluluklar eğer ulusal topluluklara dönüşmezlerse, "ulus" olamazlarsa başka ulusların içinde eriyip yok olacaklar.

Peki nedir ulus olmak? Veya nasıl ulus olabiliriz?

Siyaset bilimi bir etnik topluluğun ancak,

1- Ortak bir dili varsa, 2- Ortak bir geçmişe ve kültüre sahipse, 3- Bir vatanı varsa, 4- İktisadi birliğini sağlamışsa, 5- Ve birlikte yaşama ülküsü varsa,

ulus olarak tanımlanabileceğini söylüyor. Doğru da!

Bu nedenle biz ilk günden beri ulusal kimliğimizi güçlendirecek, uluslaşmamızın siyasi-kültürel ve psikolojik altyapısını hazırlayacak değerleri güçlendirmeye yoğunlaştık. Bunların başında da "kimlik" ve "vatan" tanımı geliyor.

Çünkü bir etnik topluluk eğer kimliğinin bilincine sahipse ve vatanını sahiplenir, kimliğini vatanı ile buluşturursa önünde sonunda ayakları vatan toprağına basar, vatanında ekonomik birliğini kurar, dilini koruyacak ve geliştirecek kurumları örgütler. Ama eğer kimlik ve vatan bilinci yoksa, kendisini, ister "alt" ister "üst" nasıl formüle ederse etsin, başka bir kimliğe ve coğrafyaya ait hissediyorsa, bunların hiçbirini gerçekleştiremez.

Çünkü kimliğin, dilin, kültürün, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi ve ortak bir gelecek ülküsünün olması için, her şeyden önce ortak bir yaşam alanının olması gerekir. Bu ortak yaşam alanı, vatandır.

Bunun tersi de doğrudur.

Yani eğer bir etnik kimliği yok etmek istiyorsanız, öncelikle bu etnik topluluğun kimlik ve vatan bilincini çarpıtmanız gerekir.

Çerkeslere de bu yapılmıştır.

Yüzyıllardır sahip olduğu Çerkes kimliği deforme edilmiş, bulanıklaştırılmış, siyasi değil, kültürel bir kimlik, hatta bir "kültür havzası" olarak tanımlanmış; yerine dil-vatan-ülkü birliğini kapsamayan, bu nedenle uluslaşmaya hizmet etmeyen bir "kafkasyalılık" ikame edilmiştir.

"Kafkasyalılık" farklı amaçlara hizmet eden bir projedir. Çerkes kimliğini ve vatanı Çerkesya'yı unutturmaya ve Çerkes halkını asimile etmeye de hizmet eder; Çerkesleri birilerinin elinde oyuncak etmeye, dikkatini, enerjisini ve gücünü kendi etnik-ulusal sorunlarından başka meselelere harcamaya da.

Ki şimdiye kadar böyle olmuştur.

Bu makus talihimizi değiştirmemizin yolu, ulusal bir kimlik-dil-vatan tanımı yapmaktan ve dünyada, üzerinde hak iddia edebileceğimiz tek coğrafya-yaşam alanı olan Çerkesya'da birleşmekten geçiyor.

Çerkes halkı ancak böyle bir ulusal bilince sahip olursa vatana dönecek ve/veya vatana dönüşün önündeki engellerle mücadele edebilecektir.

Çerkes kimliği ve vatanı Çerkesya bilincinin açığa çıkarıldığında büyük bir maddi-manevi güç olacağından ve asimilasyona karşı direnen damarlarımıza taze kan pompalayacağından emindik. Çünkü atalarımız bu kimlik altında vatanımız Çerkesya için yüzlerce yıl savaşmış, binlerce şehit vermiş ve bu onurlu direniş, bu tarih Çerkes halkının bilincine ve bilinç altına kodlanmıştı.

Bu öngörümüzde de yanılmadık.

Biz Çerkes'i ve Çerkesya'yı anlattıkça Çerkes halkı da üzerindeki ölü toprağını atmaya başladı. Daha görünür olduk. Çerkes halkı ve Çerkesya ile ilgili kaynak fışkırdı tarihin tozlu raflarından. Bir bir tercüme edilmeye başlandı. Ve gördük ki, Çerkes kimliği ve Çerkesya bir "Atlantis" değil, bize bilmem ne zamandan beri "Kafkas" denmiyor. Tam tersine yüzlerce yıldır Çerkesiz ve vatanımız Çerkesya!

Ama muarızlarımız da boş durmadılar. Daha düne kadar "Kafkasya için ölürüm", "Kafkas olalım, Nart olalım, zart olalım, bir şey olalım ama Çerkes olmayalım" diyenler, biz Çerkes'i ve Çerkesya'yı anlatmaya başladığımızda bize her gün hakaret edenler... birden "Çerkes" olduklarını ve Çerkesya'yı keşfettiler.

Zaten hep böyle olur:

Egemenler, bir düşünceyle baş edemeyeceklerini anladıklarında kılık değiştirir, yenemedikleri düşünceyi sahiplenir; ama içini boşaltmaya çalışırlar.

Aynen böyle yaptılar. Bizden daha çok Çerkes ve Çerkesya'cı oldular. Ama bu kavramlara bizim anlattıklarımızdan daha farklı misyonlar yüklediler.

Bir yandan Çerkes'i bir üst kimlik olarak kullandılar ve Çerkesya'yı kurtarılacak kafkasya'nın bir parçası olarak tanımladılar ( buna Birleşik Kafkasya Düşüncesinin mutasyona uğraması da diyebiliriz ); diğer yandan Çerkes halkının birliğini bozacak yeni söylemler geliştirdiler.

Mesela Çerkes halkının asli unsurlarından Wubıhları bir "halk" yaptılar, Çerkesleri de Adıge! Daha dün ortak bir dilleri, dinleri, vatanları olmayan bütün Kuzey Kafkasya halklarına "Çerkes" diyorlardı, ama Çerkesçe konuşan, Çerkes kültürünü yaşatan ve Çerkesya için son güne kadar savaşmış Wubıhların Çerkes ( Adıge ) olmadığını iddia etmeye başladılar.

Çerkes halkının bütün tarihsel-hukuki mirasının taşıyıcısı "Çerkes kimliği, Çerkes halkı, Çerkes dili yoktur" dediler. Bunları kongrelerde dile getirdiler.

"Biz Adığeyiz, siz Adığe'siniz" dediler. Sanki yeni bir şey keşfetmiş gibi...

Elbette biz Adığeyiz. Kendimizi anadilimizde Adığe olarak tanımlarız. Ama bütün dünya bize "Çerkes" der. Ve biz hem Çerkesiz, hem Adıgeyiz. Vatanımız da Çerkesya veya Adığe Xeku'dur.

"Adığelik", özellikle Çerkes kimliği üzerine yapılan manipülasyonlardan bıkanlar ve karmaşadan kurtulmak isteyenler tarafından, iyi niyetle, hemen sahiplenildi. Bunlar, daha düne kadar "Çerkes diye bir halk yoktur", "Çerkesçe yoktur" diyenlerin şimdi neden birden bire "Adığeci" olduklarını, Adığe masaları kurduklarını anlamadılar.

Halbuki bunun altında da Çerkes halkını bölme, parçalama niyeti yatıyordu.

Vatanımızda Çerkesler 6 siyasi birime ve üç Cumhuriyete dağıtılmış, hepsi Çerkes'i ( Adığe'yi ) tanımlayan Çerkes, Adığe, Kabardey kimlikleri siyasallaştırılmıştı.

Eğer bir ortak gelecek ülküsü-tanımı yapılmazsa ve yeterince bir zaman geçtikten sonra bu kimlikler ayrı etnik toplulukları tanımlamak için hafızalarda yer edecek ve Çerkes halkı bir daha asla birleşemeyecek şekilde bölünecekti.

Artı, bu Cumhuriyetlerin sınırlarına dahil olmayan tarihi Çerkesya topraklarını ilelebet kaybedecek; Adıgelerin Adıgey Cumhuriyeti, Çerkeslerin Karaçay Çerkes'i, Kabardeylerin de Kabardey Balkarya'sı olacak, ama Tuapse'nin, Soçi'nin, Bjeduğkale'nin... üzerine bir bardak soğuk su içecektik.

İşte böylesine uğursuz bir planın parçasıydı "Adıgecilik"!

Ama "dört yanımız puşt zulası" hatta "içimiz dışımız puşt zulası"... Ve sırtını Çerkes halkını asimile etmeye çalışan güçlere dayamış, kurumlarımıza, medyaya... sızmış, hatta kök salmış ( iyi niyetli olanları, kandırılanları tenzih ederim ) olanlar bu uğursuz propagandayı yapmaya devam ediyorlar.

Bir yandan da bizim tezlerimizi kirletmek istiyorlar.

Biz Çerkesya Hareketi olarak Çerkes Ulusal Sorunu'nun Çerkes halkının uluslaşmasından, vatanda: tarihi yaşam alanında birlik olmasından, yani Çerkesya'nın yeniden inşa edilmesinden geçtiğine inanıyoruz.

Ama Çerkesya'nın Yeniden İnşa edilmesi, sınırların değişmesi değil; Çerkes halkının tarihi vatanı üzerinde yerli halk olarak hak ve özgürlüklerinin tanınması, bu topraklar üzerinde birlik olmasının ve geleceğini örgütlemesinin önündeki bütün engellerin kaldırılması ve hukuki düzenlemelerin yapılması demektir.

Özetle:

* "Çerkesya'nın Yeniden İnşası" öncelikle Çerkes halkında bir kimlik ve vatan bilinci oluşturmaktır.

* Çerkes ( Adığe ) halkının birliği demektir.

* Feodal-ulus öncesi kimliklerin ve anlayışların tasfiye edilmesi demektir.

* Çerkes halkının geleceğinin, varlığını garanti etmesinin yolunun ulus olmaktan geçtiğine inanmaktır.

* Ulus olmak, vatan sahibi olmak demektir.

* Bu nedenle "Çerkesya'nın Yeniden İnşa Edilmesi" demek, Çerkes halkının vatanı Çerkesya'da, tek bir siyasi birimde yaşaması gerektiğini anlatmak ve istemek demektir.

* "Çerkesya'nın Yeniden İnşası" demek, Çerkesya'nın ( bugün Çerkesya üzerinde varolan siyasi birimlerin ) ekonomik, politik, sosyal ve kültürel olarak desteklenmesi , demografyasının lehimize güçlendirilmesi demektir.

* Bu nedenle, Çerkes ulusal sorununun çözümünün ve Çerkes halkının varlığını garanti altına almasının yolunun, "Çerkesya'nın Yeniden İnşa Edilmesi"nden geçtiğine inanan her Çerkes ( Adığe ) vatanından feyz alır.

Vatanın ihtiyaçlarını önceler.

Kendisini vatanındaki tanımlara ve ihtiyaçlara göre yeniden yaratır, örgütler.

* "Çerkesya'nın Yeniden İnşa Edilmesi" için çalışan her Çerkes ( Adığe ) vatanın diasporadaki doğal temsilcisi ve koruyucusudur. Bu bilince sahiptir.

* Ulus olmak, vatan sahibi olmak, uzaktan, mektupla olmaz. "Çerkesya'nın İnşa Edilmesi" gerektiğine inanan bir Çerkes ayaklarının vatan topraklarına basması gerektiğini bilir. Bu nedenle "vatana dönüş" önceliğidir.

* Ama vatana dönüş, kolay değildir. "Çerkesya'nın Yeniden İnşa Edilmesi" gerektiğine inanan bir Çerkes ( Adığe ) vatana dönüşün önündeki siyasi-ekonomik-hukuki engellerin kaldırılması için mücadele eder.

* Bugün diasporada yaşayan Çerkeslerin tamamının vatana dönmeyeceğinin, dönemeyeceğinin bilincindedir. Bu nedenle vatana dönüşü, "dönersen yurtseversin, dönmezsen hain" kısır döngüsüne sokmaz.

Diasporada yaşayan, yaşamaya devam edecek Çerkeslerin de yaşadıkları yerlerden vatanın ekonomik-siyasi-kültürel ve demografik olarak gelişip güçlenmesine katkı sunmalarının önünü açar.

* Diasporada Çerkes kalmanın mümkün olmadığını bilir. Bu nedenle asimilasyonu geciktirecek bütün faaliyetlerin içinde olur. Örgütler. Demokratik hak ve özgürlük mücadelesi verir.

Ama bu kazanımları "artık burası vatanımız", "Çerkesler burada Çerkes olarak kalabilir" diyerek formüle etmez. Diasporadaki bütün kazanımları vatanın hizmetine sunar. Çerkesya'nın yeniden inşasının kazanımlarına dönüştürür.

* "Çerkesya'nın Yeniden İnşası" sınırların yeniden çizilmesi, bağımsızlık veya devletleşme mücadelesi değildir. Çerkes halkının tarihi toprakları üzerinde yerli halk olarak hak ve özgürlüklerinin tanınması kavgasıdır.

Çerkesya bugün Rusya Federasyonu'nun içindedir. Ama gerek Rusya Federasyonu anayasası ve gerekse uluslar arası yasalar, belgeler... her halkın tek bir siyasi birimde yaşama hakkını tanımakta, garanti etmektedir.

* "Çerkesya'nın Yeniden İnşa Edilmesi" gerektiğine inanan bir Çerkes ( Adığe ) bu hakkını talep eder. Bu talebi ve mücadeleyi demokratik yollardan örgütler. Barışçıdır. Demokrattır. Savaşmadığının, demokratik hak ve özgürlük mücadelesi verdiğinin bilincindedir.

* "Çerkesya'nın Yeniden İnşası" mücadelesi veren bir Çerkes bunun bir ırkçılık, başka etnik-dini kimlikleri Çerkesya'dan temizlemek veya ötelemek olmadığını bilir.

Çerkesya'da ve Çerkesya'nın içinde olduğu siyasi birimlerde-coğrafyalarda yaşayan bütün diğer etnik ve dini kimliklere saygı duyar. Onları kardeşi-komşusu olarak görür. Onlarla barış içinde ve kardeşçe birlikte yaşama iradesi vardır.

* "Çerkesya'nın Yeniden İnşa Edilmesi" gerektiğine inanan bir Çerkes ( Adığe ) Çerkesya coğrafyasında yaşanacak çatışmaların ve/veya savaşların Çerkes halkına zarar vereceğini bilir. Böyle planları ve niyetleri olanlarla arasına duvar örer.

* Bir gün yeniden inşa edilecek Çerkesya'nın demokratik, insan hak ve özgürlüklerine, doğaya, kadın haklarına saygılı, adil, barış ve huzur içinde kardeşçe birlikte yaşayan halkların, etnik ve dini toplulukların coğrafyası olmasını ister.

Bunun kadrolarının saksıda yetişmeyeceğini bilir.

Bu nedenle "Çerkesya'nın Yeniden İnşa Edilmesi" için mücadele eden Çerkesler ( Adığeler ) yaşadıkları her yerde insan hak ve özgürlüklerine saygılı olur, geleceğin Çerkesya'sını yönetecek, geleceğin Çerkesya'sında yaşayacak insanları politik-kültürel-psikolojik ve ruhsal olarak yetiştirmeye çalışır...

* "Çerkesya'nın Yeniden İnşası" bir vatan ve kimlik geliştirme projesidir. Çerkes Halkının vatanda ve diasporada birliği demektir.

Ama aynı zamanda bugün Kuzey Kafkasya coğrafyasında yaşayan bütün halklarla eşit, kardeşliğe, yardımlaşmaya ve dayanışmaya dayalı ilişkiler kurmak, bu halkların kimliklerine ve gelecek vizyonlarına saygı demektir.

Abhaz Abhazlığı ve Abhazya'sı ile, Çeçen Çeçenya'sı, Oset Osetyası... ile gurur duymalı, bu ulusal kimliklerini ve vatanlarını örgütlemeye çalışmalıdır.

Ama nasıl ki biz başka halkların kimlikleri ve vatanları ile ilgili şaibeler yaymıyor, onların gelecek vizyonlarını örgütlemelerine destek oluyorsak, onlar da Çerkes ( Adığe ) halkının kimliğine, vatanımızda birlik olma ve "Çerkesya'yı Yeniden İnşa Etme" özlemimize ve irademize saygı duymalı; spekülasyon, şaibe üretme veya manipülasyon yapmamalılar.

Biz nasıl ki "Abhaz mı, Abaza mı, Apsuva mı, Aşuva mı... Di;r mu, İron mu... Waynah mı, Nohçi mi, İnguş mu... gibi tartışmalara girmiyor, her halkın kendisi ile ilgili yaptığı tanıma ve benimsediği kimliğe saygı duyuyor hatta destekliyorsak onlardan da aynı saygıyı ve desteği bekliyoruz.

Dostluk, kardeşlik ve birlik ancak herkesin diğerinin hak ve özgürlüklerine, gelecek vizyonlarına saygı göstermesi ve destek vermesi ile mümkündür.

Biz Çerkesya Hareketi olarak bu vizyonumuzu anlatmaya, Çerkes halkının geleceğini garanti altına almasının biricik yolu olan uluslaşmasına zarar verecek olanlarla, kurumlarımızın içinde ve dışında mücadele etmeye devam edeceğiz.

Bakış Açımız
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks