TARİHİN ADALET TERAZİSİ BİRGÜN HEPİMİZİ TARTACAK!

#274 Ekleme Tarihi 16/10/2015 04:55:23

TARİHİN ADALET TERAZİSİ BİRGÜN HEPİMİZİ TARTACAK!

“…KAFFED Yönetim Kurulu, Çerkes Hakları İnisiyatifinin miting çağrılarını şekil ve zamanlama itibariyle uygun bulmamış ve katılmama kararı almıştır.”

Şaşırmadık!

Çünkü Kaf Fed yöneticileri veya bileşenleri, her ne kadar her bildirilerinde demokrasiden, demokratik hak ve özgürlüklerden veya demokratik mücadeleden söz ediyorlarsa da şimdiye kadar taleplerimizi kamuoyunda “görünür” kılacak bir etkinlik örgütlememiş, örgütlenenlere de katılmamışlardır.

Yaptıklarını da kendi bildirilerinde zaten şöyle anlatıyorlar:

“Çerkeslerin dil konusundaki taleplerini ilk kongresinde gündeme taşıyan KAFFED olmuştur… Dilimizin korunması ve kullanılması için proje yapan, Kafkasya’dan öğretmenler getirerek, dil öğretmenleri yetiştiren ve derneklerimizde anadil kursları açan yine KAFFED’dir. Şu anda mevcut mevzuat yanlışları ile mücadele eden, üniversitelerde Çerkes dilleri için bölümler açılmasını bitme aşamasına getiren, dillerimizin üniversitelerde seçmeli ders olarak öğretilmesi için görüşmeler sürdüren, Milli Eğitim Bakanlığında Adığece ve Abazaca eğitim müfredatlarını hazırlayıp takip eden yine KAFFED’dir…. KAFFED söz konusu tüm bu konuları Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, YÖK ve TRT’nin dahil olduğu tüm kurumlar nezdinde gündeme getirmiş, takip etmiştir ve etmektedir. Dil konusundaki çalışmalar ve kazanımlar Türkiye’nin demokratikleşme sürecine paralel olarak yürümekte olup KAFFED bu sürece önemli katkılar sağlamaktadır…”

Yani hiçbirşey yapmamış değiller; yapmışlar ve yapmaya da devam ediyorlar: “…gündeme getiriyorlar, görüşüyorlar, takip ediyorlar, katkı sunuyorlar…”. Bu bir yöntem!

Ama Çerkes Hakları İnisiyatifi, hiçbir insanımıza ve kurumumuza hakaret etmeden veya “siz birşey yapmıyorsunuz” demeden hedefini “…Ankara'nın devlet binalarından görülemeyen Çerkes halkını artık ‚görünür kılmak; misyonunu ise ‚demokratik kitlesel eylemler” düzenlemek” olarak formüle etmektedir. Bu da başka bir yöntem!

Bunun ötesinde bir iddiaları yok. Söyledikleri:

“Bugün artık görüyoruz ki boşuna ümitlenmişiz. Bugüne kadar hiçbir devlet temsilcisi sorunlarımızı dinlemek için kapımızı çalmadı. Mekanlarımıza misafir olarak gelen siyasiler yaldızlı laflar ettikten sonra ortalıktan kayboldu. Kimliğimizi koruyup geliştirecek hiçbir somut adıma şahit olmadık. Ve işte sabrımızın bittiği noktaya geldik… ..

Bu oyalama ve görmezden gelme politikalarını reddetmek için, toplumsal haklarımızı elde etmek için, Çerkes kalma kararlılığımızı güçlü bir iradeyle ilan etmek için artık meydanlara iniyoruz!”

Yani yöntemler farklı veya “İnisiyatif”, Kaf Fed’in yaptıklarını yeterli bulmuyor. Ama Kaf Fed bunu böyle dile getirmeye, DİÇEG gibi açıkça “biz meydanlara çıkmayız” demeye cesaret edemiyor, bunun yerine tek tek isimler üzerinde polemik yapıp “bölüyorlar” korkusu yayıyor.

Çünkü sorunu açık açık ortaya koyup insanları tercih yapmakta serbest bırakırsa, o zaman “politik çizgisi”nin tartışılacağını ve “tek temsilcimiz” olduğunu iddaa edemeyeceğini biliyor. Bunu bildiği için açık olamıyor, bahaneler uyduruyor. Ki gerektiğinde herşeyi yapabilecek bir kurum, bir “umut” olarak konumunu ve statüsünü koruyabilsin.

Sonra, bir yandan  “Bu çerçevede toplumsal hareketler ile işbirliğini ve dayanışmayı önemsemektedir ve buna açıktır…”diyor, ama hemen ardından “…kurulduğu günden beri KAFFED’i hedef almış kurumlar…” diyerek kendi kendisiyle çelişiyor ve şartlarını koyuyor: “Öncelikle KAFFED’in yer alacağı projeler, baştan birlikte kararlaştırılmış, kendi çalışma programına uygun projeler olmak durumundadır…” Yani birlikte kararlaştırmamışlarsa katılmazlarmış! Birlikte kararlaştırmaktan anladıkları ise “kendi çalışma programlarına uygun olması”. Bu, “bizim istediğimiz olmalı”, hatta bizim çatımız altında toplanılmalı demekten başka bir anlama gelir mi? Böyle işbirliği veya dayanışma olur mu?

Ki bildirilerinin sonlarında dile getirdikleri “Ancak, üzülerek ifade etmeliyiz ki mevcut kurumsal yapılar içinde yer almak, onlara güç vermek yerine, bağımsız yapılanmalar, platformlar oluşturmak kolaycılığına gidilmektedir.” cümlesi ile asıl sorunun “mevcut kurumsal yapılar içinde yer almak”( diğerleri başından beri Kaf Fed’e karşı oldukları için burada kastedilen sadece Kaf Fed’tir ) yerine “bağımsız yapılanmalar, platformlar oluşturmak” olduğunu itiraf etmekteler. 

Bu nedenledir ki Kaf fed şimdiye kadar kimseyle birlikte bir etkinlik örgütlememiş, kendilerinin dışında örgütlenen hiçbir etkinliğe katılmamış, hepsine bir kulp takmış; kimilerine “serseriler”, kimileri için de “bir daha derneklerimizden içeri adımlarını atamazlar” demiş; hatta o anlata anlata bitiremedikleri “Abhazya ile dayanışma mitingini de ancak Ankara Derneği’nin bastırması ile” desteklemeye karar vermiştir.

En vahimi ama, “sarı öküz”ün elden kaçtığı veya “KAFFED tabanı”nın üç-beş “hiçbir işe yaramayan adam”ın peşinden sürüklenmek istendiğinin düşünülmesidir. Tunus, Mısır, Yemen, Libya… halklarını 40 yıldır baskı ve terör ile yöneten bir avuç diktatörün lügatından alınmıştır bu sözler. Onlar da halklarını “mülkleri” veya “tebaa”ları olarak görüyor, bugün hak ve özgürlükleri için ayağa kalkanları serseriler, lümpenler, kandırılmışlar, dış ülkelerin kuklaları ve hatta “hapçılar” diye niteliyorlar.

Şunu herkes aklının bir köşesine yazmalıdır:

Çerkes halkı kimsenin tapulu malı değildir. Kurumlarımızda çalışsınlar veya çalışmasınlar, doğruyu-eğriyi ayırdedebilecek akılları ve iradeleri var. Nasıl ki doğru yaptığınız her işte yanınızda oluyorlarsa, yanlış yaptığınızda itiraz edecek; yapmadıklarınızı kendi gücü ve iradesiyle yapmaya çalışacaktır. Buna, gerekirse yani örgütlenmeler yaratmak da dahil!

Eğer kurum olarak varsanız ve hala bu kurumu yönetiyorsanız, bunu halkımız istediği için ve istediği sürecedir. Temsil yeteneğini yitirdiğinizde o makamlarda bir dakika dahi oturamayacağınızdan kuşkunuz olmasın.

Son olarak, Kaf fed’in herşeyin altında bir bit yeniği arama, farklı düşünen herkesi karalama ve düşmanlaştırma, kulislerde hakaret yağdırma konularında uzmanlaşmış “akıl hocaları” Çerkes Hakları İnisiyatifi’nde biraraya gelmiş insanlarımıza ve düzenlemek istedikleri etkinliğe de bir kulp takmakta gecikmediler. Ama ne kadar gerekçe uydurmaya çalışırlarsa çalışsınlar güneş balçıkla sıvanmaz:

13 Mart’ta Çerkesler Ankara’da düzenlenecek bir miting ve yürüyüş ile “Anadilde Eğitim ve Yayın Hakkı” taleplerini dile getirecekler. Ve bu, Kaf Fed’in çalışma anlayışınıza uymuyor. Uysaydı 40 yıldır kurumlarımızı yönetenler olarak böyle etkinlikler örgütlerlerdi. Ama bunu açık açık dile getirmek yerine, sağında solunda ve örgütleyenlerde eksik veya yanlış birşeyler aramaya çalışmaları, en azından dürüst değil.

İstenirse her insanda veya faaliyette bir eksik, yanlış veya hata bulmak mümkündür. Ve elbette düzenlenmek istenen bu etkinlikte de başından itibaren yapılmış ve hala yapılmakta olan hatalar var. Ama bunların hiçbiri yapılan işin öz itibariyle doğru ve halkımızın çıkarına olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Bizler, 13 Mart 2011’de milli kıyafetlerimizle, dolilerimizle ve mızıkalarımızla, bayrak ve pankartlarımızla Ankara’da, miting alanında olacak; hak ve özgürlüklerimizi haykıracağız. Hiçbir kurum, buna Kaf Fed de dahil, iradelerimize vesayet koyamaz.

Ve bütün Çerkesleri, kardeşlerimizi, dostlarımızı bizlerle birlikte alanda olmaya çağırıyoruz. Başarısı da, başarısızlığı da bizimdir. Ama inanın biz orada 100 kişi dahi olsak bu miting Türkiye Diasporası Çerkeslerinin onurlu bir eylemi olarak tarihe geçecektir!

 Çerkesya Yurtseverleri, 25. 02. 2011

Bakış Açımız
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks