Çerkes Aktivistler Litvanya Parlamentosuna Çerkes Soykırımını Tanıma Başvurusu Yaptılar

#12454 Ekleme Tarihi 17/12/2025 10:31:22

Bugün, yaklaşık bir milyon Çerkes Rusya Federasyonu sınırları içinde yaşarken, milyonlarca Çerkes, 161 yıl önce meydana gelen trajedilerin kalıcı bir mirası olarak dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda. 

Rusya'da ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar, Çerkeslerin ulusal kaygılarını açıkça tartışmalarını veya ele almalarını engellemekte; toplum liderlerinin veya sivil toplum kuruluşlarının bu konularla yapıcı bir şekilde ilgilenme çabaları devlet makamları tarafından sıklıkla reddedici veya engelleyici tepkilerle karşılaşmaktadır. 

Sonuç olarak, Çerkes kimliğinin temel bileşenleri olan dil, kültür ve tarihsel bellek sürekli ve ciddi risklerle karşı karşıyadır. 

Buna rağmen, Rusya İmparatorluğu, Sovyetler Birliği veya Rusya Federasyonu tarafından adaletin tesisi, tanıma veya iade (tazminat) yönünde hiçbir adım atılmadı; aksine, Çerkes gençlerinin hukuka aykırı şekilde gözaltına alınmaları, kötü muamele görmeleri ve kaybedilmelerini de içeren siyasi motivasyonlu baskılar sürmektedir.

AGİT (OSCE), 2023 Vancouver Deklarasyonu'nda (Rusya Federasyonu'nun Ukrayna'ya Karşı Saldırganlığının AGİT İlkelerine Bağlılık Açısından Sonuçlarının Netleştirilmesine İlişkin Karar, Madde 14), Rus egemenliği altında tutulan Çerkesler de dahil olmak üzere yerli uluslara yönelik devam eden baskıyı açıkça tanımıştır. 

Bu sürekli zorlama ve yıldırma politikası, Rusya'nın emperyal yöntemlerinin farklı siyasi biçimlerindeki bariz sürekliliğini kanıtlamaktadır.

Rusya Federasyonu'nda sistematik bir Ruslaştırma politikası devam etmektedir. 2023 yılında Rusya Federasyonu, Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme'den çekilmiştir. 

Çerkes dilinin öğrenilmesi ve aktarılması, Moskova'da alınan kararlarla giderek daha fazla kısıtlanmıştır. Yirmi yıl önce okullarda haftada sekiz saat Çerkesçe eğitimi verilirken, bu süre kademeli olarak sadece bir saate düşürülmüştür. 

Anavatanlarına dönmek için oturma izni arayan Çerkesler büyük engellerle karşılaşmakta, yıllar süren başvuru süreçleri Rus yetkililer tarafından rutin ve keyfi bir şekilde sonlandırılmaktadır. 

Çerkes gençleri ya Ukrayna'ya karşı savaşta cepheye gönderilmekte ya da uydurma suçlamalarla hapse atılmaktadır; çok sayıda genç Çerkes şu anda gözaltında ve bazılarının işkenceyle öldürüldüğüne dair raporlar bulunmakta. 

Putin döneminde birçok Çerkes aktivist evlerinden kaçırılmış ve öldürülmüştür. 

Dahası, Çerkesya'nın zengin doğal kaynaklarına rağmen, Çerkeslerin ortalama geliri Rusya Federasyonu'ndaki en düşük gelirler arasındadır; bu durum sistematik ayrımcılık, siyasi marjinalleşme ve ekonomik yoksunluğun daha geniş bir modelini yansıtmaktadır.

13 Eylül 2007'de kabul edilen Birleşmiş Milletler Yerli Halkların Hakları Deklarasyonu'nun, 3. Madde'si yerli halkların kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olduğunu teyit eder. Bu hak uyarınca, siyasi statülerini özgürce tayin eder ve ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimlerini özgürce sürdürürler. 

Ancak mevcut koşullar, Çerkeslerin —Batı Kafkasya'nın yerli halkı olarak— Rus egemenliği altında güvenli ve müreffeh bir gelecek kuramayacaklarını, ne kendi kaderlerini tayin edebileceklerini ne de anavatanlarında bir halk olarak gelişimlerini gerçekleştirebileceklerini açıkça göstermektedir.

Modern dönemin en kapsamlı ve en iyi belgelenmiş soykırımlarından biri olan Çerkes Soykırımı'nın dersleri uluslararası toplum tarafından dikkate alınmış olsaydı, belki de insanlık Holokost, Holodomor ve Srebrenitsa gibi daha sonraki soykırımları önlemek için daha donanımlı olabilirdi. 

Çerkeslerin başına gelenleri doğru bir şekilde tanımlamak ve kabul etmek, sadece tarihsel adalet için değil, aynı zamanda gelecekteki soykırımları önlemeye yönelik küresel çabalar için de elzemdir. 

19. yüzyıl devlet arşivlerindeki kapsamlı belgelerin varlığı tek başına yeterli değildir; yalnızca resmi tanıma, gerçeğin korunmasını ve gelecek nesillerin bundan ders çıkarmasını sağlayabilir. 

Çerkes soykırımını tanımak sadece geçmişin doğru öğrenilmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda güvenli bir geleceğin inşasına da katkıda bulunacaktır.

Bu nedenlerle; tarihsel gerçeklik, adalet ve insan onuru adına, Litvanya Cumhuriyeti Seimas'ından (Parlamentosu) saygıyla aşağıdaki eylemleri değerlendirmesini talep ediyoruz:

Rus İmparatorluğu tarafından 18. ve 19. yüzyıllarda Batı Kafkasya'yı işgal etmek ve Çerkes ulusunu yok etmek amacıyla yürütülen sistematik kampanyayı resmen bir soykırım eylemi olarak tanımak ve Çerkes Soykırımı'nı açıkça kınamak.

Çerkes ulusunun tarihi anavatanı Çerkesya'ya dönüş hakkını ve uluslararası hukuka uygun olarak kendi kadim topraklarında kendi kaderini tayin etme hakkını teyit etmek.

1763 ve 1864 yılları arasında birbirini izleyen Rus rejimleri tarafından gerçekleştirilen Çerkes Soykırımı'nın araştırılmasını ve Uluslararası Adalet Divanı da dahil olmak üzere ilgili uluslararası mekanizmalar ve kurumlar aracılığıyla uluslararası alanda tanınmasını desteklemek.

Çerkes halkının varlığını, dilini, kültürünü ve kimliğini koruma mücadelesinde onlarla etkili ve uzun vadeli bir dayanışma içinde olmak ve onlarla siyasi, hukuki, akademik, kültürel, diplomatik ve ilgili tüm alanlarda iş birliği yapmak.

Adalete, tarihsel sorumluluğa ve ezilen halkların haklarına olan ilkeli bağlılığınız için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu konudaki liderliğiniz, tarihsel gerçeğin yeniden tesisi ve insan onurunun korunması yolunda derin bir adım teşkil edecektir.

Saygılarımızla.

Attachment

Attachment
Attachment

Attachment

Attachment
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi

Diaspora
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks