SALGINA RAĞMEN İLLE DE SANDIK: RUSYA NEYİ OYLUYOR?

#5870 Ekleme Tarihi 01/07/2020 10:42:30

Oylamanın içeriğinin yanında yönetimi başlı başına sorun. Şöyle halk 200 maddeye “Evet” ya da “Hayır” diyecek. Muhaliflerin de en fazla eleştirdiği konu bu. Bu 200 madde içinde neredeyse herkesin evet diyeceği bir değişiklik var. Ancak madde madde değil, top yekûn bir oylama var. Yani “ben 1’inci maddeyi çok sevdim, elinize sağlık, ama 198’inci madde hiç olmamış”, hayır, diyemiyorsunuz. Ya hep ya hiç.

Yöntem bir yana içerik açısından sorunlu görülen maddelerden biri “Rusya anayasasını, uluslararası örgüt ve kurumların üstündedir ve anayasa mahkemesinin buna göre davranacaktır” içeriğine sahip. Söz konusu bu maddenin hedefinde sır olmayacak şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) var.

Rusya devlet erkanı için LGBTİ+ bireylerin sokakta el ele tutuşması, görgüsüzce zenginliğini gözlere sokan, lüks oteller, konutlar, araçlarda sefa sürenlere göre daha büyük tehdit.

Öyle ya yoksul bir insanın çoğu çalmakla zengin olan oligarkların malına mülküne özenip, “keşke ben de öyle olsam” demesi ya da bir çocuğun “demek ki hırsızlık güzel bir şey ki bu zengin çocukları istediği kadar çikolata yiyor” demesi ihtimal dışı, ancak sokakta el ele tutuşan iki birey kıyametin kapılarını açacak cinsten bir özenme yaratıyor(!)

********

İşaret fişeği Aralık 2019’da çakılan 2020’de hazırlığı yapılan ve Rusya Parlamentosu alt kanadı Duma’dan geçen anayasa değişliği 25 Haziran- 1 Temmuz arasında Rusya halkının onayına sunuluyor. İşin doğrusu parlamentonun kabul ettiği bir değişiklik biraz meşruiyet gayretiyle sandığa taşındı. Yani sonuçlar olumsuz çıksa Kremlin istediğini elde etti.

Küresel salgın, pek çok ülkede seçimleri öteledi. Rusya’nın referandumu için de benzer bir durum yaşandı. Salgın henüz Rusya’yı böylesine sarmamışken planlanan, oylamanın 22 Nisan’da yapılmasıydı. Ancak Rusya’da günlük vaka sayısı 10 bini bulunca oylama ertelendi. Ertelenen Zafer Günü kutlamasının ertesinde başlayan referandum bugün de sürüyor.

Bu hafta iki yazıyla Rusya’nın salgın koşullarına karşı gerçekleştirdiği oylamayı, içeriğini, Rusya iç siyasetine ve küresel siyasete etkisini ele alacağız.

OYLAMANIN İÇERİĞİ SADECE PUTİN’İN SONSUZ İKTİDARINA ODAKLANMIYOR

Küresel ve ulusal medyada halkın önüne gelen anayasa değişikliği konusundan en fazla gündem olan halihazırdaki devlet başkanı Vladimir Putin’in görev süresi. Vladimir Putin 2018’de yüzde 73 oy oranıyla 2024’e kadar başkanlık vizesini aldı. Putin sonrası senaryolar gündeme gelirken, bu anayasa değişikliği “Putin 2024’te gidecek mi bakalım” dedi.

Söz konusu değişikliğin maddelerinden biri Rusya anayasasının 4’üncü bölümünü yeniden düzenliyor.

Anayasanın bu bölümünde başkanın seçilme kriterleri ve seçim şekli açıklıyor. Dördüncü bölümün 81’inci maddesinin 3’üncü Fıkrası şöyle: Rusya Başkanı olacak kişi iki dönemden fazla üst üste (art arda) görev yapamaz. Değişiklikle art arda/üst üste kelimesi kaldırılıyor.

Oylama sonrasında tüm sürelerin sıfırlanacağı belirtiliyor. Yani Putin iki dönem başkan olma hakkı kazanabilecek.

Anayasa’nın 81’inci maddesine ilişkin bir diğer değişiklik başkanın seçilme şartıyla alakalı. Hali hazırdaki anayasaya göre başkanın 35 yaşından büyük ve en az 10 yıldır Rusya’da ikamet etmesi gerekiyor. Bu 10 yıllık şart 25 yıla çıkarılıyor. Yani Rusya’ya geri dönecek bir muhalif ya da herhangi bir isim 10 yıl sonra başkan adayı olmaya kalkarsa “bugün git 15 yıl sonra gel” denecek. Üstelik böyle olunca Putin en azından kendi döneminde olası bir dönüş olursa bu sorunla uğraşmayacak.

OYLAMA AİHM’E ‘SENİ İLGİLENDİRMEZ DİYOR’

Oylamanın içeriğinin yanında yönetimi başlı başına sorun. Şöyle halk 200 maddeye “Evet” ya da “Hayır” diyecek. Muhaliflerin de en fazla eleştirdiği konu bu. Bu 200 madde içinde neredeyse herkesin evet diyeceği bir değişiklik var. Ancak madde madde değil, top yekûn bir oylama var. Yani “ben 1’inci maddeyi çok sevdim, elinize sağlık, ama 198’inci madde hiç olmamış”, hayır, diyemiyorsunuz. Ya hep ya hiç.

Yöntem bir yana içerik açısından sorunlu görülen maddelerden biri “Rusya anayasasını, uluslararası örgüt ve kurumların üstündedir ve anayasa mahkemesinin buna göre davranacaktır” içeriğine sahip. Söz konusu bu maddenin hedefinde sır olmayacak şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) var.

Rusya Federasyonu, 1998’de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) onayladı. Böylece hak ihlallerine dönük şikayetler için AİHM kapısı Rusya halklarına açıldı. Rusya’dan AİHM’e pek çok dava gitti. Bunlardan en akılda kalanı 2004’te meydana gelen Beslan Saldırısı sırasından evlatlarını yitiren ailelerin Strazburg yolunu tutmasıydı. Beslan Saldırısı’nda Devlet bir okulu işgal eden ve rehineleri elinden tutanlara “devlet teröristlerle pazarlık yapmaz” diyerek müdahale etmiş ve rehinelerin de içinde olduğu yüzlerce insan ölmüştü.

Beslan saldırısı bir yana Rusya’nın AİHM’deki dosya sayısı dağ olmuş durumda. Nitekim ihlaller açısından Rusya 2016’ya kadar da liderdi. Liderliği OHAL düzenlemeleriyle ihlaller destanı yazan Türkiye aldı. Ancak Rusya sıkı bir takipçi; ifade özgürlüğü, işkence, haksız tutuklama, gazeteci cinayetleri ve medyaya baskı Rusya’nın başını ağrıtan temel başlıklar.

AİHM’den çıkan kararlar uyarınca devasa tazminatlar ödese de devlet ilerlemeci ve rahatlatıcı bir tutum almıyor. Nitekim “dağ bana yürümüyorsa ben dağa yürürüm” diyen Putin yönetimi böylece AİHM’i ikincil kılacak bir formül buldu. Üstelik bununla da bitmiyor. Her ne kadar madde AİHM’e dönük bir tutum alsa da yüksek mahkeme yargıçlarının olası bir falso verme ihtimali unutulmamış. Bu da şöyle garanti altına alınmış: Rusya Devlet Başkanı gerekli gördüğünde Federal Konsey’e danışarak yüksek mahkeme yargıçlarını görevden olabilecek. Yani olur da kendini “hakim” sana birisi olursa Kremlin “bir dakika artık sen hakim değilsin” diyebilecek. İki madde yan yana geldiğinde Putin 2036’ya kadar kalmasa da Rusya açısından sancılı bir dönemin tohumları ekilmiş olacak.

‘AĞZA ÇALINAN BAL’ DÜZENLEMELERİ

Oylamada ilginç olan bazı düzenlemeler de var. Önce “kim neden hayır desin k”i denebilecek iki maddeye bakalım. SSCB’nin dağılması sonrasında ülkenin varlıklarının bir kısmı iktidarla yakın ve şaibeli bağlar kuranlarca yağmalanırken, toplumun büyük bir kısmı düzenli maaş alma, konusunda büyük sıkıntılar yaşadı. Üstelik alınan maaş da ancak bir haftalık geçimi sağlıyordu. Putin’in birinci ve ikinci döneminde bu sorun çözüldü. Maaşlar yeteri kadar artmasa da düzenli ödendi. Zaten Rusya halkının defalarca Putin’i seçmesinde 1990’lardaki travma ve yağmadan sonra yaşanan bu iyileşme ciddi etkili oldu.

Bu konuda avantajlı olduğunu bilen Kremlin, bununla ilgili iki maddeyi anayasaya değişikliğine dahil etti. İlk madde “Asgari ücret minimum yaşam giderlerinin altında olmaz” diyor. İkincisi, “Emekli maaşları düzenli ödenmelidir”. Bu iki maddeye aklı başında bir insan neden “hayır” desin belli değil. Kim “emekli maaşımı düzensiz alayım mümkünse asgari ücretle de ekmek bile alamayayım” der ki… Hatta “bunun anayasaya konmasına gerek var mı devlet olarak görevin zaten bu değil mi?” diye sormak gerekir … Hukuk mantığıyla da düz mantıkla da izahı zor olan bu iki madde diğer 198’in acılığı karşında ağzına çalınan bir parmak bal.

Değişiklikte dikkat çeken maddelerden biri evliliğin tanımlanması. Anayasada evlilikle ilgili maddenin olması bile başlı başına sorun. Oylamaya sunulan maddeye göre biri “evlilik bir kadın ve erkek arasında yapılır”. Evet, vurgu kadın ve erkekte. Rusya gibi 85 eyaleti, farklı dil ve dinden halkları olan bir devletin işi gücü bırakıp her şey tıkırında gibi evlilik konusunu anayasaya sıkıştırması sebepsiz değil.

Hatırlanacağı gibi Rusya dünyada LGBTİ+ bireylere hayatı zindan eden ülkelerin başında geliyor. Daha önce LGBTİ+ bireylere “kamusal alanda el ele tutuşma, haşa huzurda öpüşme(!) zinhar yasak” denildi. Bu yasanın sebebi çocukların bundan etkilenmesi ihtimali ve bunun propaganda sayılması. Başka bir anlatımla Rusya devlet erkanı için LGBTİ+ bireylerin sokakta el ele tutuşması, görgüsüzce zenginliğini gözlere sokan, lüks oteller, konutlar, araçlarda sefa sürenlere göre daha büyük tehdit. Öyle ya yoksul bir insanın çoğu çalmakla zengin olan oligarkların malına mülküne özenip, “keşke ben de öyle olsam” demesi ya da bir çocuğun “demek ki hırsızlık güzel bir şey ki bu zengin çocukları istediği kadar çikolata yiyor” demesi ihtimal dışı, ancak sokakta el ele tutuşan iki birey kıyametin kapılarını açacak cinsten bir özenme yaratıyor(!)

İçinde ciddi anlamda sorunlu maddeler olan, salgın demeden halkı sandık başına sürükleyen oylama bugünde devam ediyor.


Mühdan Sağlam Kimdir?

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktora yapmaktadır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rusya’da devletin dönüşümü ve enerji politikaları, Avrasya temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir.

Kaynak : Gazete Duvar

Diaspora
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks