Sönmez Baykan, Anısına saygıyla...

#6138 Ekleme Tarihi 18/08/2020 01:15:09

Hağur Sönmez Baykan, Balıkesir'li Çerkes... 18 Ağustos 1999'da "Faili Meçhul" bir cinayette hayatını kaybetti. Anısına saygıyla...

O dönemin tanıkları hakkında fazla bir şey anlatmıyorlar artık. Anlatan da onun Çerkes kimliğini ve yüreğini siliyor CV'sinden.

Enerjik, fedakar, cesur... biraz deli dolu bir gençti. Hemen hemen her yerdeydi. Elinin değmediği bir iş yoktu.

Daha hızlı yürümek istiyor, yürümeyenlere sitem ediyordu. Şu şiirinde de sanırım o ruh halini kağıda dökmüştü:

"alaca bir gecenin şafağında

uykusuz mahmur gözlerimizle

düşünüyorsak hala ne yapacağımızı

hala soru işaretleri varsa kafamızda

yoksulluktur bizimkisi

düşün yoksulluğudur.

aradan bunca yıl geçmesine rağmen

sayıyorsak hala yerimizde

aşamamışsak dağları

atamamışsak yüreğimizdeki şüpheleri

korkudur bizimkisi

can korkusudur..."

Daha hızlı koşmak gerekir diyordu Sönmez. O koştu...

1991 yılında Dünya Çerkes Birliği'nin Kuruluş Kongresi için Nalçık'a gitmişti. Delegasyonu, tıklım tıklım dolu bir stadyumun karşıladığı anlatılır. Yağmur altında saatlerce delegasyonu bekleyen umutlu, coşkulu binlerce Çerkesin… Sönmez bu sahneyi görünce duygusallaşır ve hüngür hüngür ağlar...

Umut ve sevinç gözyaşlarıdır bunlar!

90'lı yıllarda yayınlanan, ilk profesyonel Çerkesçe-Türkçe dergi "MARJE" onun bitmek tükenmek bilmez enerjisinin, inadının, cesaretinin, heyecanının ve fedakarlığının adıdır.

Hikayesi de bir o kadar güzeldir:

Yazı işleri müdürü av. Mustafa Aziz Özbek başkanlığında bütün hazırlıklar tamamlanır ve dilekçe Ankara'nın en büyük mülki amiri sıfatıyla Ankara Valiliği'ne sunulur. Dilekçe işleme konulup Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne havale edilir.

Ve ilk tepkiler gelmeye başlar:

- Derginin ismi ne, sahibi kim?

- Marje, efendim,.

- Ne biçim isim bu, Kürtçe mi?

- Hayır efendim, Çerkesçe. Dosyayı incelerseniz gerekli tüm bilgiler var.

- Ne demek Çerkesçe, siz de mi bölücülüğe başladınız?

- Bölücülükle alakası yok efendim.

- Ne demek bölücülükle alakası yok, hangi dilde yayınlayacaksınız bu dergiyi?

- Türkçe-Çerkesçe?

- Bölücülükle alakası yoksa niye Çerkesçe yayınlayacaksınız?

- Bölücülükle alakası yok efendim, bu bizim yasal tasarrufumuz, öyle yayınlamak istiyoruz.

- Anlamı ne MARJE'nin?

- Marje efendim, MARJE, haydi anlamına gelir.

- Ben buna bir şey diyemem, yetkililerle görüşün.

- Tabii, yetkililer kimlerse onlarla görüşelim efendim.

Üst düzey bir yetkilinin odası...

- Nedir bu?

- Çerkesçe bir derginin yayını konusunda müracaatta bulunuyor arkadaşlar.

- Yahu siz de mi? Neyinize yetmiyor Türkçe?

- Efendim dergi çıkartmak için biz izin istemiyoruz. Bakınız, basın kanununun 8 ve 9 uncu maddelerine göre mevkute çıkarılması izne bağlı değildir... Ancak mevkutenin çıkarılacağı yerin en büyük mülki amirine gerekli evrak ve bilgi verilir der.. Biz gerekli evrak ile beraber bilgi için müracaatta bulunuyoruz. Siz de bunun karşılığında bize bir alındı belgesi vermekle yükümlüsünüz.

Odadaki diğer bir görevli...

- Çıkartamazsınız efendim, toplatırız. Ver bakalım basacağınız matbaanın ismini.

- Yasaya göre matbaanın ismini verme zorunluluğum yok. Ama buyurun siz toplatın.

Üst düzey yetkili...

- Uzatmayın, buyurun beyefendi, biz yetkili değiliz, sizi müdür beyle görüştürelim.

Odadaki aynı görevli...

- Bak arkadaş dergiyi basamazsın, toplatırız, sizi de tutuklarız.

- Buyurun arkadaş, dergiyi toplatın, bizi de tutuklayın.

- Ne demek o?

- Şu demek... şu anda dergiyi 3.000 adet basacağız, dergiyi toplatın 30.000 adet basalım.

- Bak arkadaş, gel buraya?

kenarda bir yer, bir iki görevli daha...

- Bak kardeşim, bu arkadaş Çerkes. Burada görevli falanca arkadaşın annesi Çerkes, filanca arkadaşın da babaannesi Çerkes.

- Pardon?

Kısa bir bakışma ve sessizlik...

- Sizin buradaki göreviniz ne, öğrenebilir miyim?

- Memurum.

- Yetkili misiniz?

- Hayır.

- Müdür bey mi yetkili?

- Evet?

- O zaman müdür beyle görüşelim.

Müdür beyin odası, diğer üst düzey görevliyle beraber...

- Efendim arkadaşlar, Çerkesce bir dergi konusunda müracaatta bulunuyorlar.

Son derece nazik ama mesafeli bir tavır:

- Buyrun.

- Efendim, biz basın kanununun 8.9. maddesi ile ilgili hükümleri gereğince bir müracaatta bulunuyoruz.

- Dosyanız tamam mı?

- Tamam efendim.

- İyi, bırakın o zaman.

- Efendim, bunun karşılığında bir alındı belgesi istiyoruz.

- İnceleyeceğiz efendim, siz dosyayı bırakın.

- Efendim yasaya göre?...

- Siz dosyayı bırakın beyefendi. Biz size haber vereceğiz.

Bir hafta sonra, müdür beyin odası...

- Efendim bizim bir dosyamız vardı, akıbetini öğrenmek istiyoruz.

- İnceliyoruz efendim.

- Biz dosyamızı geri almak istiyoruz efendim.

- Niye, vaz mı geçtiniz?

- Hayır efendim. Noter aracılığıyla göndermek istiyoruz da. Yasaya göre böyle bir hakkımız var.

- Birkaç gün bekleyiniz beyefendi. Cevap vereceğiz.

- Efendim hazırladığımız ilk tanıtım sayısındaki haber ve röportajlar güncelliğini kaybediyor. Bir de bunun emek ve maliyet açısından diğer bir portresi var. Alındı belgesini almak istiyoruz. Siz de vermekle mükellefsiniz.

- Vermeyeceğiz demiyoruz ki.

- Ama vereceğiz de demiyorsunuz.

- Bizim de sorumlu olduğumuz yerler var değil mi, sormak zorundayız efendim, bir süre daha bekleyiniz.

- Hangi makamlar efendim, onlarla görüşelim.

- Biz size haber veririz.

- Israr etmek durumundayım beyefendi.

- Dosyanız valilikte, bakanlığın görüşü alınacak.

Ertesi gün? Dosya valilikte yok, Emniyet'te de yok. Marje ile ilgili elimizde bir evrak da yok, sinirli bir bekleyiş ve temas trafiği başlıyor. Merkez büro sorumlumuz Özlem Aktaş, Ankara valisi'ne ulaşmak için yoğun bir çaba sarf ediyor. Vali bey yerinde değiller. Vali yardımcısı ile görüşüyor, bu konuya başka bir vali muavininin baktığını söylüyor. Onunla temas kuruyoruz, göreve yeni geldiğini, birkaç gün sonra aramamızı söylüyor. Tekrar gergin bir bekleyiş. Basın toplantısı yapmaya karar veriyoruz, bunu ilgililere de bildiriyoruz. Tekrar bir koşturmaca başlıyor. Dosyamız bulunuyor. İçişleri bakanlığı'nın oluru ile ve Ankara Valiliği'nin onayı ile aşağıdaki belgeyi alıyoruz.

Artık Marje resmi olarak yayın hayatında. Belki de muhaceret tarihimizde önemli bir belge olarak yerini alacak olan aşağıdaki kağıt, Marje'nin doğum belgesi...

T.C.

Ankara Valiliği

Emniyet Müdürlüğü

sayı: b.05.1.egm.4.06.00.12 21 4 92

bs/y: 1794 2683

konu Marje dergisi

Alındı Belgesi

Yayının Adı: Marje Dergisi

Türü: Dergi

Yayın Şekli: Siyasi aylık Türkçe-Çerkesçe

İmtiyaz Sahibi: Sönmez Baykan

Yayın İdare Adresi: Yeşilırmak sokak, 12/48 Maltepe-Ankara

İş bu alındı belgesi adı geçen yayın imtiyaz sahibinin 14/04/1992 tarihli beyannamesine istinaden, 13.11.1983 tarih ve 2950 sayılı tamimle değiştirilmiş 5680 sayılı basın kanununun 9. maddesi gereğince verilmiştir...

Nizamettin Güven

Vali Yardımcısı

Ne yazık ki, Sönmez'in bir suikaste kurban gitmesi sonrası Marje de yayın hayatına son veriyor..." ( Ekşi Sözlük'ten )

Sonra?

Sonra meydan, hayal gücü olmayan, hatta hayal kurmaktan korkan ve Çerkes halkına, özellikle gençlere yasal haklarımızı dahi talep etmememizi, yasaların, hakkın-hukukun değil; statükonun çizdiği sınırlar içinde kalmamızı tavsiye edenlere kaldı.

Ama Sönmez'ler bitmez ve unutulmaz!

Diaspora
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks