Çerim Nehuş: 'Seçtiğim yolda durmadan ilerlemeye devam ediyorum.'

Mükemmel bir vokal yeteneğine sahip babasından ve geleneksel akordeonun virtüözü olan annesinden, geleceğin sanatçısı müziğe ve yaratıcı kendini ifade etmeye olan sevgiyi miras aldı. Çerim, ailesinin ortamı sayesinde sanat alanındaki ilk adımlarını, Adıge Çerkes halk çalgılarının sesleri eşliğinde halk şarkıları seslendirerek attı.

Yaratıcı yolculuğu başlangıçta otantik etnik ezgiler ve halk şarkıları seslendirmeye dayanıyordu. Zamanla repertuarı önemli ölçüde genişleyerek, ulusal müzik geleneklerini modern enstrümanlarla sentezleyen çağdaş pop müzik ve popüler şarkıların unsurlarını da bünyesine kattı. Çerim, Adıge (Çerkes) dilinin Batı ve Doğu lehçelerinde, Rusça ve Osetçe dillerinde şarkılar seslendiriyor ve sadece anavatanında değil, sınırlarının çok ötesinde de başarılı performanslar sergiliyor; konserleri Kuzey Kafkasya'nın tüm cumhuriyetlerinde, Moskova'da, Abhazya'da ve Çerkes diasporasının yaşadığı yabancı ülkelerde biletleri tükeniyor.

Çerim'in yeteneği, doğduğu Zayukovo'da çocukken keşfedildi. Üçüncü sınıftayken, ilk kez cumhuriyet televizyonunda, köyünden onuncu sınıf öğrencilerinden oluşan bir koro eşliğinde, Ali hakkında bilinen eski bir ağıtı («Али и гъыбзэ») seslendirdi. Birkaç yıl sonra, lise son sınıf öğrencisiyken, genç adam aynı stüdyoya geri döndü. Zayukovo'lu bir grup çocuk, genç konuklarla tanışmak için dışarı çıkan bir televizyon çalışanı tarafından karşılandı. Nereli olduklarını öğrendikten sonra, eski Adıge Voredıjlerini seslendiren çocuğu tanıyıp tanımadıklarını sordu ve stüdyoda Zayukovo'lu genç bir şarkıcının kaydının yapıldığı bir olayı hatırlattı; bu şarkıcının yeteneği stüdyodaki herkesi o kadar etkilemişti ki, kaydı tekrar tekrar dinlemişler, birçoğu gözyaşlarına boğulmuştu. Çocuklardan biri, kadının hikayesini duyunca Çerim'i işaret etti: "İşte o!" Kadın gencin yüzüne dikkatlice baktı ve şüpheyle, "Hayır, hayır, o çocuk çok daha küçüktü..." dedi.

1990 yılında Çerim bir kez daha stüdyoya döndü; genç müzisyen, arkadaşı Timur Losan ile birlikte birkaç pop şarkısı kaydetmeye çalıştı. Ancak ilk deneme zorlu bir sınav oldu: Genç sanatçılar o kadar eleştireldi ki, ilk girişimlerini yeterince başarılı bulmadılar. Sadece iki şarkı kaydettikten sonra, henüz buna hazır olmadıklarına inanarak çalışmayı bıraktılar – belki de Çerkes karakterinin tevazusu yüzünden? Daha sonra, Kabardeyli yazar, oyun yazarı, şair ve folklorist Zaramuk Kardanguş, Çerim'in yeteneği hakkında şunları söyleyecekti: "Çerim gibi biri yüz yılda bir doğar. Adı, dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, her Adıge tarafından bilinir. Albümleri ve şarkıları farklı ülkelerdeki farklı kuşaklardan insanlar tarafından bilinir; Adıge şarkı kültürünün yüzü olarak anılır ve çeşitli mekanlarda coşkulu alkışlarla karşılanır. Adıge halk müziğini modern pop kültürüyle birleştiren ilk sanatçı oldu. Eski halk şarkıları derin anlamlarla doludur. Kökenleri yüzyıllar öncesine dayanır ve bazen duygusal yoğunluklarını ve çok sesli nüanslarını aktarmak çok zordur. Bence bunu bugün sadece Çerim Nehuş yapabilir." O zamanlar, 1990'da, stüdyo yönetimi mütevazı müzisyenlerle aynı fikirde değildi ve birkaç ay içinde kayıtları binlerce kopya sattı. Bir gecede, ikili Kuzey Kafkasya'nın en popüler sanatçıları oldu. Üç yıl sonra, Çerim ve Timur, Adıge halk enstrümantal müziğini koro şarkıcılığıyla birleştirerek eşsiz eski halk şarkılarını seslendirdikleri ilk solo konserlerini verdiler. 

1996 yılında, Moskova'nın en iyi stüdyolarından birinde kaydedilen ilk müzik albümünün tanıtımı yapıldı. Tanıtımda, Kabardey Balkar'ın ilk cumhurbaşkanı Valery Koko, "Çerim Nehuş halkımız için bir olgudur" dedi. Birkaç yıl sonra, ona Kabardey Balkar Cumhuriyeti Onursal Sanatçısı unvanını veren bir kararname imzaladı. O zamandan beri, Çerim Nehuş'un adı çağdaş ulusal sanatımızda neredeyse herkes tarafından bilinen bir isim haline geldi. Başarısının benzersizliği, otuz yıldır süren sarsılmaz hayran sevgisinde yatmaktadır. Sanatı, canlılığı, derinliği ve ifade özgünlüğüyle öne çıkar ve bu da ona nesiller boyu hayranlarının kalbini kazandırmıştır. Bugün, geleneğe sadık kalarak yeni projeler üzerinde çalışmaya devam ediyor.

"Annem eskiden 'Eğer çok şey başardığını düşünüyorsan, bu bir yerde takılıp kaldığın anlamına gelir' derdi," diye açıklıyor doğum günü çocuğu. "Bugüne kadar seçtiğim yolda durmadan ilerlemeye devam ediyorum ve zorlukların beni durdurabileceğini düşünmeme izin vermiyorum. Kendimi mutlu bir insan olarak görüyorum. İnsanlar şarkılarımı ne kadar sevdiklerini, onları dinleyerek büyüdüklerini söylediklerinde, bu benim için paha biçilmez. İnsanlar çalışmalarımla bağlantı kuruyorsa, onlara ilham veriyorsa, daha ne isteyebilirim ki?"