Türkiye'deki Çerkes Evlerinin (Adıge Vune) Sosyal Hayata Etkileri -2- Nurgün Koç

#7871 Ekleme Tarihi 19/01/2022 03:52:32

Çerkes Evleri ve Sosyal Yaşama Etkileri

Kuzey Kafkasya’da Yerleşim ve Ev Şekilleri

Göç ve istila yolu üzerindeki Kafkas halkları her şeyden önce savunma ihtiyacı hissetmişler köy ve kasabalarını buna göre kurmuşlardır. Özellikle Dağıstan köylerinin çoğu 500 evden az değildi. Kasabalar ve ‘avul’ denilen köyler dik bir yamaca, sarp bir kayanın yanına ya da üzerine yapılır, yolu ancak bir iki kişinin geçebileceği genişlikte olurdu. 

Köylerin yanları ve arkaları sarp bir uçurum olduğundan baskına uğrama tehlikesi bulunmazdı. Köyün içinde kısa aralıklarla yükselen taş kuleler aracılığıyla gözetleme yapmak mümkün olurdu. Bazı yerlerde her evin böyle bir kulesi bulunur, tehlike zamanında ev halkı burada toplanırdı. Yer seçimindeki diğer etken güneşten mümkün olduğunca fazla yararlanabilmekti. Köy ve kasabalar güneye bakan yamaçlara yapılır ve arkalarında yükselen tepeler kuzey rüzgârlarını keser. Bu uğurda toprağın verimli olup olmaması, su olanakları bile ikinci plana atılırdı. (40)

Evler yamaçta kocaman ve irili ufaklı merdiven basamakları halinde yükselir, aşağıdaki evler düşman eline geçtiğinde yukarıdakiler savunmaya devam ederlerdi. 

Sokaklar dar ve dolambaçlı, ancak karşılaşan iki atlının geçebileceği kadar genişlikte idi. Bazı sokak dönemeçlerinde ateşe tutmak için mazgallı evler ve şarampoller bulunurdu. (41)

Evler taştan ve iki katlıdır. Pencereler küçük ve çoğu zaman güney yönündedir. Evlerin önünde kalın ağaçtan direkler üzerine oturtulmuş bir sayvan bulunur. Fazla sarp yerlerde bu sayvanlar yalçın kayalıklara kurulmuş olan muhteşem kartal yuvalarına benzerler. Odaların kapıları her zaman sayvana ya da evin ortasında bulunan mini avluya açılır. (42)

Evlerin dışına önem verilmezken içerisi sık sık beyaz badana ile boyanır. Evin odalarından biri diğerlerinden çok daha büyüktür. Bu odada bulunan büyük ocakta, zincir kulp ile sarkıtılmış tencerede yemekler pişirilir. Ocağın üstündeki dar raf üzerine lamba, saat, tuz kutusu gibi malzemeler konur. 

Duvara asılan silah “evin en mühim süsünü teşkil eder.” Yerde hasır ya da kadınlar tarafından dokunmuş kilimler ve halılar serilidir. Rafta tabaklar, sahanlar yerde bir kenarda bakır leğen ve ibrik bulunur. 

Oturmak için minderlerin yanında sandalye de vardır. Kuştüyü yatak, yorgan ve yastık çok kullanılır. Bunların dışında bir insanın istirahati ve zorunlu ihtiyaçları için gereken hiçbir şey eksik değildir. (43)

Kaflı’nın yukarıda anlattığı iki katlı evlerin yanında tek katlı evler de yaygındır. Peter Simon Pallas’ın 1793-94’te Çerkes evlerinin inşaatı hakkında verdiği bilgilere göre Çerkes evleri; dikdörtgen biçiminde yaklaşık olarak 4-5 kulaç uzunluğunda ve 9 ayak genişliğinde inşa edilmişlerdir. Duvarlar, ince ahşap malzemenin kil ile doldurulması ve sıvanması ile (hımış) (44) oluşturulmuş, kirişlere ek olarak kalın kamışlarla güçlendirilmiştir. (45)

Yukarıda gösterilen resimler, Çerkes evleri hakkında yapılmış bir yayından (A. Miller, Çerkes İnşaatı Rus Etnografyası Üzerine Materyaller, C:II, Rus Etnografya Müzesi, St. Petersburg 1914) alınmıştır. Bir etnograf ve arkeolog olan Alexander Miller’a göre Çerkesler’in ikamet ettikleri yer sürekli değil geçiciydi. 

Savaşların ve çatışmaların eksik olmadığı Kafkasya’da, yaptıkları evin malzemelerini kolaylıkla yeni oturacakları yere yanlarında götürebilmek amacıyla yapılmıştı. Böylece bu evlerin duvar örgülerinin köşeleri birleştirilmeyerek dış ve iç cephesi kil ile sıvanıyordu. Bunun gibi taşınmalar (göçler) tüm köy halkı tarafından toplu olarak yapılıyordu. 

Pallas’a göre genel olarak Çerkesler ve özellikle Kabardin Balkarlar köylerde belli bir süre için kalıyorlardı. Tehlike, felaket veya başkaca zor durumlarda bu toprakları bırakıp yanlarına sadece evlerinin ahşap iskeletini ve ev malzemelerini alıyorlardı. Kalanlarını ise yakıyorlardı.

Vune zehet; bu ev şekli genel olarak ev sahibinin maddi durumuna, hayvan sayısına göre inşa edilirdi. Buna rağmen bu ev şemasının ortak özellikleri, kültürel ve geleneksel izler taşımaktadır. 

Bu özellikler daha çok Kuban Çerkesleri’nin evlerinde belirgin bir şekilde görülür. Kuban Çerkesleri’nin evleri düz zeminlerde inşa edilir. Buna karşılık Karadeniz Çerkesleri’nin evleri ise dağlık alanlarda inşa edilir. Böylece Karadeniz Çerkesleri’nin evleri  daha zor durumlara ve şartlara uygun olarak yapılır. 

Bu günlerde bile tipik fakir Kuban Çerkesleri’nin evlerine rastlanılabilir. Bu evlerde Rus evlerindeki gibi bahçe kapısı, çadır ambarı ve bunun gibi ek bölümler yapılamıyordu. Birçok Çerkes evinin incelenmesi sonucu Kuban Şapsığlar’ı ve Bjeduğları’nın ev alanı şeması elde edilmiştir (Resim 2). 

Buna göre; bütün çiftlik (köy) evlerinin sokağa bakan bahçe kapısıyla çevrilmiş üç alanı bulunur. Bizim çizimimizde misafir girişi için yapılan bahçe kapısı gösterilmiştir. Ana alanda merkezinde her zaman “Vune – ev” bulunur. Bu ev, giriş kapısına yan olarak yapılır. Bu alanda da evin tüm ek bölümleri bulunur: sol tarafta fırın onun yanında tavuk kümesi ve tahıl ambarı ve alanın köşesinde tarım malzemelerini bulunduran bölüm yer alır. (46)

1990’lı yılların başında Adıge Özerk Bölgesini ziyaret eden Osman Çelik’in köyler hakkındaki izlenimleri yerleşim düzeninin devam ettirildiğini düşündürmektedir: 

“Şu anda, Adıge Köyleri herkesin dikkatini çekecek şekilde düzenliydi. Her ailenin, bahçe içinde tek katlı bir evi var. Takriben 1,5- 2 dönüm kadar olan özel arazilerinde, sebze ve meyve yetiştiriyorlar. İlk bakışta düzenli bir hayat sürdürdüklerini görmek mümkün.” (47)

4.2. Türkiye’deki Çerkes Evleri

Türkiye’deki Çerkes köylerinin de benzer yapıyı koruduklarını söylemek mümkündür. Örneğin Düzce ilinin batısındaki merkeze uzaklığı 15 km. olan Şavşav Hable (Yayakbaşı- Yeniköy)’de evlerin önlerinde geniş ve yeşil alanlar bulunmaktadır. (48) 

Türkiye’de kurulan binlerce Çerkes köyünden birine yolu düşen Halide Edip, köyü usta kalemiyle şöyle betimlemiştir:

"İkizce’ye giden ormanlık, çalılık sırtı gece geçtik. Hava bulutlanmış, ayın ışığı kısılmıştı. Bize her biri bir bacak, bir kol gibi gelen sık dikenli çalıların arasından hayvanlarımız zorla geçiyor, yüzümüz ve ellerimiz tırmık ve bere içinde kalıyordu. Biz ilerledikçe ayın ışığı kısılmakta devam ediyor, nihayet tepeye geldiğimiz zaman sönmek üzere bulunuyordu…. 

"İçimizde garip bir ezâ ve şüphe ile sırtın sağında beyaz minaresinin ucu ile gölgelerini gösteren köye doğru ihtiyatla ilerledik. Yanından sessizce gelip geçecektik. Fakat yaklaşırken ayın üstünden geçen bulutlardan biri inceldi. Esmer bir bulut perdesi altından ay ışığını kandil ziyası gibi köyün üstüne serpti. Ne cazip ve hülyalı bir köydü. 

"Evleri biri birinden uzak, beyaz, hepsi teraslı ve dört köşeli yuvalardı. Solda kırmızı topraklı geniş bir yolda Çerkes kostümüyle ince belli, geniş omuzlu, bülent bir mahlûk etrafı kollayarak yavaş yavaş ilerliyordu. Ve yolun ağzında dört köşesi de balkonlu bir evden, bu esmer kısık ışıklar arasından bir efsane gibi görünen beyazlı bir kız balkonun yeşil parmaklıklarına dayanmış sükût içinde uzaklara bakıyordu…" (49)

İdriskoru (Tofkoy) ve Kahvetepe (Hakuçkoy) Köyleri’nden Seçilmiş Örnekler Türkiye’deki pekçok Çerkes köyünden biri olan Çanakkale Biga’ya bağlı İdriskoru (Tofkoy) köyünde ilk yerleşimden kalan evler bulunmaktadır. 

İdriskoru, 140 yıl kadar önce 1877-78 tarihlerinde Kafkasya’dan sürgün edilen Çerkesler tarafından kurulmuştur. Daha sonraları Bulgaristan’dan göç eden Türkler de buraya yerleşmişlerdir. 

Bulgaristan göçmenlerine yer bulunamayınca, göçmenliğin zorluklarını bilen buradaki Çerkesler onları köylerine kabul etmişlerdir. Günümüzde köyde yaklaşık olarak 320 hanede 650 kişi yaşamaktadır. Fakat 140 yıl önce yapılan Çerkes evlerinden en fazla 8- 10 tanesi ayakta kalabilmiştir. Bunların da önemli bir kısmı harabe görüntüsündedir. (50)

Bu evlerden biri (Fotograf 1) Hacesuq adlı yalnız yaşayan bir erkeğe aitti. Daha sonra Hatıkoy’lar yerleştiler. Evin ön cephesi güneye bakmaktadır. Ev, büyük bir bahçenin ortasına konumlandırılmıştır. Evin önü tamamen açık, dışarıyla bağlantının kolay kurulabilmesine uygun vaziyettedir. Şu an terkedilmiş olmasına rağmen daha önceleri de aynı şekilde yüksek duvarlarla örülü olmadığı bilinmekteydi.

Bu evin bitişiğinde bulunan ve Türkler’e (Potur’lar) ait olan başka bir ev ise (Fotoğraf 2) tamamen farklı bir konumlanmaya sahiptir. Bahçenin (avlunun) önüne, giriş kısmına hayvanlar için ahır (dam) yapılmıştır. Büyük bir bahçe kapısı (cümle kapısı- porto) ve damın yüksek duvarlarından içeriyi görmek mümkün değildir. Buradan avluya (hayat) ve onun sonundaki eve girilir. 

Çerkesler ve Türkler’in birarada yaşadığı İdriskoru’daki bu yanyana iki ev, iki kültür arasındaki farkı açıkça gözler önüne sermektedir. 

Çerkes evi, olabildiğince açık ve gizliliğe meydan vermeyen, diğeri de kapalı bir yaşam tarzının yansıması gibidir.

İdriskoru’da bulunan ve günümüzde dış cephesine müdahalelerde bulunulmuş fakat içerisi mümkün olduğunca korunmakta olan bir diğer Çerkes evi de 140 yıl önce Kafkasya’dan göç eden Tahir, Ahmet ve Kadir adlı kardeşlerin (Töş’ler) yaptıkları evdir. 

Bu evden hareketle Mimar Yücel Şentürk tarafından çizilen plan (Plan 1) aşağıda gösterilmiştir.

Kerpiçten yapılmış olan ev, “kıble evi” şeklinde güneye bakar. Bahçe kapısından girildiğinde 10- 15 adım sonra evin giriş kapısına varılır. Evin giriş kapısının yüksekliği neredeyse oda kapılarınınki kadardır ve kapılar normalden biraz daha alçak olduğundan genellikle uzun boylu olan Çerkesler kapılardan geçerken hafifçe eğilmekdurumundadırlar. 

Giriş kısmı “pçe’upe” olarak adlandırılan kısım, bahçeden tahta bölmelerle ayrılmış, üstü çatı ile kapalı, önü yarı açık halde (sayvan) bulunur. Sol tarafı, çok sonraları eve su bağlanmasıyla birlikte mutfak işleviyle ayrılmıştır. Eve ait iki odadan sağdaki (vuneşko büyük oda), yatak odası niteliğinde ve daha çok misafirler için ayrılmış olan odadır. Bu odanın ahşap tavanının süslemelerine diğer odadakinden daha fazla önem verilmiştir. 

Evdeki silah (tüfek), odanın duvarında asılı bulunurdu. Ocağın bulunduğu soldaki oda (pıtı) ise daha çok gündelik yaşamın geçtiği; yemek yapılan ve yenen, oturulan yer niteliğindedir. 

Aşağıda gösterilen ocak evin ikinci nesil sahipleri tarafından (Mahmut Nedim Uysal ve eşi Şerife Uysal) yenilenmiştir. İlk halinin daha büyük, sade ve işlevsel olduğu anlaşılmaktadır. Ocakta yemekler yapılır, etler kurutulurdu. 

Bu odadan banyoya geçiş yapılmıştır. Küçük bir kapısı olan banyo geçişinin üstü duvar halısı ile (hasır örgü vb.) kapatılırdı. Odalarda birisi bahçeye diğeri de “pçe’upe”ya bakan ikişer pencere mevcuttur. Pencereler orta büyüklükte olup bahçeye bakan pencereler ahşap kepenklidir. Evin giriş kapısının dışında, her odanın “pçe’upe”ya açılan ayrı kapısı mevcuttur ve iç taraftan odadan odaya geçmek mümkün değildir.

Evin arka kısmı ise ön tarafla hiçbir bağlantının olmadığı ve kapısının da arkada bulunduğu dam (ahır) olarak kullanılmıştır. Aile tarafından hayvan bakımına son verildiği dönemden itibaren bu tarafta ekmek fırınının mevcut olduğu bilinir. 

Önceleri evin dört tarafının da peç’upe çesen ile (saçak direkleri) çevrili olduğu, buralara ihtiyaç halinde at, inek gibi hayvanların bağlandığı söylenmiştir. Tuvalet arka bahçede ve eve mümkün olduğunca uzak bir noktada idi. Eve ait iç mekân görüntüleri, ocak ve ahşap tavan (51) aşağıda gösterilmiştir.

Çerkes adetlerinden biri olan, evdeki evlilik çağına gelmiş erkek çocuğun evlendiğinde oturması için ikinci bir ev de aynı bahçede yapılmıştır. Bu ev de hemen hemen aynı özelliklere sahiptir. Burası daha çok haçeş (misafirhane) olarak kullanılmaktaydı. Daha öncesinde asıl eve bitişik bir “haçeş”in olduğu fakat küçük geldiği için yıkıldığı söylenmiştir. 

Misafirlerine büyük değer veren Çerkesler’de ailenin maddi gücüne göre ya evin bir odası misafirler için “haçeş” olarak ayrılır ya da aynı bahçede misafirler için ikinci ev yapılırdı.

Örnekte çizimi görülen (Plan 2) Çerkes evi örneği, yine bir Çerkesköyü olan Çanakale Biga Kahvetepe (Hakuçkoy) Köyü’nde Şentürk ailesine (Berzec) ait bir evdir. (52)

1940’lı yılların başında yapılan evin inşası henüz temel aşamasındayken yakından geçen bir yolcunun “Burada devlet binası mı yapılıyor” şeklinde yapanlara latife ettiği ve büyüklüğünden dolayı çatısının zor kapatılacağını söylediği; yolculuğundan dönüşte evin bittiğini ve çatısının kapatıldığını gördüğünde ise sahiplerini tebrik ettiği söylenmektedir.

Yöredeki diğer örneklere göre büyük ölçekli kabul edilebilir. Genelde iki odalı teşkil edilen bölgedeki diğer evlerden ayrı olarak üç odası, iki banyosu ve bir de kileri olması onu farklı kılmaktadır. 

Daha geç bir dönemde, muhtemelen ikinci nesil tarafından yapıldığından klasik özelliklere sadık kalınarak ortaya çıkan ihtiyaçlar ve geniş aile yapısına cevap verecek biçimde inşa edildiği anlaşılmaktadır. 

Burada da “pçe’upe” adı verilen giriş (antre) kısmı bulunmaktadır. “Pçe’upe”nın üstü kapalı, yanları yarı açık (53) biçimde yaklaşık 90 cm yüksekliğinde kapalı korkuluk ile çevrilidir. Erken dönemlerde bu bölüm evin başından sonuna kadar uzanırken son dönemlerde değişen ihtiyaçlara göre “pçe’upe” bölümünün bir ucu mutfak olarak kullanılmak üzere kapalı hale getirilmiştir. 

Oda 1 ve Oda 2 yatak odası olarak kullanılmıştır. Oda 3 yaşam odası olarak düzenlenmiş, erken dönemde mutfak ihtiyacı da bu odada bulunan ocakta giderilmiştir. Yaz aylarında “pçe’upe” bölümünde teşkil edilen oturma birimleri ile bu bölümde de zaman geçirildiği bilinmektedir. 

“Pçe’upe” kısmına ayakkabı ile girilir odalara girilirken ayakkabı çıkarılırdı. Yaz aylarında ise halı, kilim vb. serilmekte ve ayakkabılar “pçe’upe”nın dışarısında çıkarılmaktaydı.

Evin arka bölümü tarım ürünlerinin depolandığı ambar olarak kullanılmıştır. Yatak odalarının köşesinde bulunan ve ambarın içine doğru girinti şeklinde yapılmış olan banyolar bu sayede dış hava şartlarından uzakta olması nedeniyle sıcaklık açısından avantaj sağlamaktadır. Odalardan banyoya geçişteki kapının üstü örme hasır ile kapatılırdı. 

Bu örnekte iki banyo arasındaki kısım odanın içinden yüklük olarak kullanılmıştır. Tuvalet evin dışında, bahçenin eve uzak bir kısmında teşkil edilmiş olup kadınlar ve erkekler için iki ayrı tuvalet bulunmaktaydı.

Ayrıca büyüklere olan saygının eve yansıması bu evin kullanımında da karşımıza çıkmaktadır. Oda 1 evin reisinin (büyükbaba ya da baba) odasıdır. Çocuklar veya onlar büyüyüp evlendiğinde onların çocukları veya eşleri kısacası aile reisinin eşinin dışındaki üyeleri, bu odaya giremezlerdi. Evin reisi yemeğini burada tek başına yer, tarla veya hayvan bakımından gelip istirahate çekildiğinde odanın yakınından bile geçilemezdi.

Değerlendirme

Kuzey Kafkasya’nın otokton halklarından olan Adığeler-Çerkesler, son derece özgün bir kültür birikimine sahiptirler. 

Ruslar’la olan mücadeleleri çeşitli sebeplerle kaybeden Çerkesler, Osmanlı topraklarına sürgün edildiler. Yaşama biçimlerini ve geleneklerini bu yeni coğrafyaya da taşıdılar. 

Geleneklerine (xabze) sıkı sıkıya bağlı kalarak kültürlerini korumaya çalıştılar.

Kurdukları köylerde inşa ettikleri evlerin neredeyse Kuzey Kafkasya’daki evlerle birebir benzer özelliklere sahip olduğu anlaşılmaktadır. 

Kuzey Kafkasya’da bilinen en eski devirlerden itibaren yerleşik yaşam sürdürdükleri bilinen Çerkesler XVI. yüzyıldan itibaren kamıştan, ağaçtan vb. malzemelerle günümüze kadar gelmiş olan klasik “Çerkes evi” denilebilecek ortak özelliklere sahip evler inşa etmişlerdir. Muhtemeldir ki bu ev yapım stili çok daha eskilere uzanmaktadır.

Türkiye’deki Çerkes evleri ile Kafkasya’daki evler arasındaki benzerlik, sürekliliğin göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Türkiye’deki Çerkes evlerinin Kuzey Kafkasya’daki evlerin mimari yapısına sahip olduğu; ancak çevre ve iklim koşullarına göre yapı malzemesinin vb. değiştiği anlaşılmaktadır. 

Örneğin Kayseri Uzunyayla yöresindeki evler, ağır kış koşulları nedeniyle Batı Anadolu’daki Çerkes evlerinden daha sağlam ve korunaklı yapılmıştır. 

Buna rağmen kültürel hassasiyetler titizlikle korunmuş, nispeten sert iklime sahip bölgede ısınmayı kolaylaştıracak olmasına rağmen hayvanların bulunduğu ahır ya da dam ile ev arasında herhangi bir geçiş ve irtibata yer verilmemiştir. 

Anadolu’daki Çerkes köylerinin temel özelliklerinin başında temizliğe önem verilmesi gelir. 

Evler genel olarak büyük bir bahçenin ortasında inşa edilmiştir. Bahçe kapısı mutlaka evin yan duvarına bakar, ön cepheye açılmazdı. Bahçe, çitlerle ya da çalılarla çevrilidir. 

Özel alanın sınırlarını belli ederken dışarıdan yönelen gözün görüş mesafesine karşı açık olup göz temasına dair herhangi bir mahremiyet kaygısının olmadığını gösterir. 

Bu durum Çerkesler’de ev merkezinde dışa açık ve canlı bir sosyal iletişim alanı oluşturulmak istenmesinin işareti gibidir. Çünkü görüş mesafesinin her hangi bir sınırla karşılaşmaması açık iletişim ortamına dair bir beklenti ve tasarımın ürünü bir durumdur.

Evin içinin düzenlenmesinde de Çerkes kültürünün temel özelliklerinin korunmasına özen gösterilmiştir. 

Evin giriş kapısı normalden biraz daha alçak yapılarak, hafifçe eğilip girmeye müsaade eder ki, bu Çerkes kültürünün temelini oluşturan saygının kapıda başladığının işareti gibidir. 

Ayrıca evin içindeki geçişsizlikler, patrierkal aile yapısına, ev içi hiyerarşiye ve bireyselliğin korunmasına uygun biçimdedir. 

Bir taraftan sert kurallarla aristokratik bir yaşama biçimini hissettiren Çerkes kültüründe enteresan biçimde aynı sıcaklık, samimiyet ve neşeli hayat tarzını bulmak mümkündür. Bunun Çerkes evindeki yansıması ocak (ateş) ve çevresinde geçen yaşam alanında görülebilir. 

Ocağın bulunduğu, yemek yapılıp yenilen, uzun kış gecelerinde hoş sohbetlerin yapıldığı bölümün dışındaki diğer oda ya da odalarda ise güç, otorite ve ihtişam bir birini destekleyen detaylardan (kapı, tavan süslemeleri vb.) beslenmektedir. 

Dışarıdan gelene gösterilmek istenen ihtişamın yanında evin içindeki erkin de görselliğini sunmak istediği düşünülebilir ki, bu objelerin başta geleni silahtır. Fakat silahın sadece otorite ve güç göstergesi sayılması eksik kalabilir. 

Kuzey Kafkasya’da sürekli mücadele halinde olan bu toplumun hemen hemen bütün üyeleri birer savaşçı gibiydiler ve silah kullanmak sıradan bir işti. 

Ayrıca, ev sahibinin maddi koşullarına göre evin içindeki bir odanın ya da bahçedeki ayrı bir evin “haçeş” olarak misafire tahsis edilmesi; bir taraftan ev sahibinin sosyal statüsü hakkında fikir verirken diğer taraftan misafirin özel hayatının kesintiye uğramadan devam ettirilmesinin sağlanması çabası, bireye duyulan saygının ifadesidir. 

Aynı durum, ev mahremiyetine dair de benzer algıların olduğunun da göstergesidir. Her iki yönüyle de Çerkes kültüründe özel hayat ve buna dair mahremiyet hislerinin çok güçlü olduğu açıktır.

Ailenin ihtiyaçları doğrultusunda yapılmış olan fırın, kümes, ahır vb. mümkün olduğunca evin arka tarafında bulunur. 

Çerkesler’de estetik kaygıların her zaman ön planda olduğu, örneğin banyo girişinin bile dışarıdan fark edilmesinin istenmediği anlaşılmaktadır.

Kısaca belirtmek gerekirse; güzellikleri ve zarafetleri ile tanınan Çerkes kadınları, kahramanlıkları ile ün salmış olan Çerkes erkekleri, bu onurlu insanlar son derece mütevazı evlerde, Halide Edib’in ifadesiyle masalsı ve hülyalı köylerde yaşamaktaydılar. 

Günümüzde ise, son derece hızlı gelişen sosyal, kültürel ve ekonomik değişimden ve yozlaşmadan Çerkesler de nasiplerini almıştır. 

Çerkes evlerinin, onları inşa eden nesil ile birlikte silinmekte olduğu görülmektedir. Çerkes kültürünün önemli bir parçası olan Çerkes evlerinin bu yok olma sürecinden kurtarılması ve gelecek nesillere bir kültür mirası olarak aktarılması gerekmektedir. 

Bunun için devletin ilgili kurumlarının harekete geçmesinin elzem olduğu düşüncesindeyiz. 

Aynı duyarlılığı Kafkas-Çerkes kültürünü korumak amacıyla oluşturulmuş fakat büyük bir kısmının bu amaçtan uzaklaşmış olduğu açıkça görülen çeşitli adlar altındaki Kafkas derneklerinin göstermesi de şarttır. 

Ayrıca, kaynakların hoyratça kullanıldığı dünyamızda sadeliğiyle ön plana çıkan “Çerkes evleri”nin günümüz koşullarına göre mondernize edilerek, insan doğasına ve psikolojisine uygunluğu kabul görmüş ve devlet politikası olarak da benimsenmiş olan yatay mimarinin bir modeli olarak sunulması önerilmektedir.

Dipnotlar:

(1)  M. De Certeau v.dğr., Gündelik Hayatın Keşfi II, çev.: Çağrı Eroğlu ve Erkan Ataçay, (Ankara: Dost Kitabevi, 2009), s.183-184.

(2) S. Gülçin Bozkurt Azezli, “19. Yüzyılda Osmanlı Konut Mimarisinde İç Mekan Kurgusunun Safranbolu Evleri Örneğinde Değerlendirilmesi” (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Kültür Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009, s.1.

(3) Cumhuriyetin ilanı ile başlayan modernleşme sürecinin mimarlık boyutuyla ele alınmasında geleneksel ile modern olan arasındaki ilişkiye ya da çelişkiye ait oldukça ilgi çekici yaklaşımlar ortaya atılmıştır. Örneğin Ceren Sarıalioğlu Batılılaşma kavramıyla ifade edilen değişim ve dönüşüm taleplerinin mimarlıkta kimlik ikilemine yol açtığını belirtir. “Daha basit bir ifadeyle, Batılılasma/modernlesme hem ulaşılması gereken bir hedeftir; hem de geleneksel yapının tasfiye edilmesini öngördüğünden mücadele edilmesi gereken bir durumdur.”, Bkz., Ceren Sarıalioğlu, “Historiyografik Bir Sorunsal Olarak: ‘Türk Evi’ (1928-1995)” (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008, s.IV.

(4) Tire’deki Türk evlerinin dışında çoğu XX. yüzyılda yapılmış Levanten tipi evlere de rastlandığını belirten Mükerrem Kürüm “karakteristik Türk evi” ile ilgili şu tespitlerde bulunur: “Karekteristik Türk evleri, çoğu avlulu veya bahçeli, avluları yüksek duvarlarla çevrili, alt katları kapalı veya sağır tutulmuş büyük bir kısmı bahçe yönünde sofası (hayat, çardak) mevcut olan evlerdir. Levanten tipi evlerde, eski yaşam geleneğimize özgü, gizlilik, içe dönüklük, kapalı yaşam arzusu terkedilmiş, yapılar cumbalar ve pencerelerle dışa açılmıştır. Bu tür evlerde avlu yerine büyük ve daha gösterişli bahçeler bulunmaktadır.”, Bkz., Mükerrem Kürüm, “Türk Ev Mimarisinde Tire Evleri,” Güncelleme Tarihi 22.12.2016, Erişim 03 Ekim 2016 www.egemimarlik.org/15/16.pdf/.

(5) Azezli, gös.yer. 

(6) Lütfiye Göktaş Kaya, “Geleneksel Kapı Halka ve Tokmakları: Safranbolu”, ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, VI- 12 (2010), s.342. 

(7) Kemal İbrahimzade ve Erkan Atak, “Tokat’da Bir Konut Örneği”, Vakıflar Dergisi, 34 (2015), s.114.

(8) Çiğdem Belgin Dikmen ve Ferruh Toruk, “Geleneksel Göynük Evlerinin Mekânsal Yapısı ve Koruma Önerileri”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, XVII-1 (2015), s.123.

(9) İsmail Berkok, Tarihte Kafkasya, (İstanbul: İstanbul Matbaası, 1958), s.2-12.

(10) Kuzey Kafkas halklarının etnik sınıflandırılmasında kaynaklarda farklılıklara rastlanmaktadır. Kuzey Kafkas halkları hakkında Bkz., Hayri Ersoy, Dili Edebiyatı ve Tarihi ile Çerkesler, (İstanbul: Nart Yayıncılık, 1993), s.37-231.

(11) “Feodal sınıfların varlığı, bunlar arasındaki mücadele, kentlerin ve gerekli yönetim organlarıyla birlikte tek bir devlet yapısının olmaması, Çerkeslerin toplumsal‐politik yapısı ise göçün iç nedenleri olarak açıklanıyor. Çerkes devleti kurma girişimleri başarıya ulaşmadı; toplum ayrı ayrı topluluklar halinde yaşıyordu. Aile ve toplum yaşamında, halkın psikolojisinde var olan çok sayıda ataerkil kalıntı, ayrıca ‘Çerkes kardeşliği’ kavramı, politik koşulların karmaşık durumu tarihi perspektiflerin anlaşılmasına engel oluyordu. Çarlık memurları sömürgeleştirme planlarını gerçekleştirmek için bu öğeleri ustaca kullandılar. Aynı şekilde, Rusya’nın işgaliyle ve görünürdeki yeni düzenlemelere bağlı  olarak ayrıcalıklarını kaybetmekten korkan feodal üst kesimin bir kısmı göç etme düşüncesinin yayılması için uygun zemini hazırladılar.”, Bkz., Tuğan Kumuk, “Çerkeslerin Türkiye’ye Sürgünü”, çev.: Murat Papşu, Güncelleme Tarihi 26 Aralık 2016, Erişim 03 Ekim 2016 http://cerkesarastirmalari.org/tag/tugan-kumuk/.

(12) Ahmet Özkiraz ve Mehmet Çetin, “1864 Çerkes Sürgünü Sonrası Anadolu’da Çerkes İskanı ve Osmanlı Devleti’nin Göçmenlere Karşı Tutumu”, Tesam Akademi Dergisi, II- 2 (2015), s.10-12, 21.

(13) Gökhan Bolat, “Kavram Tartışmaları Etrafında 21 Mayıs 1864 Çerkes Sürgünü”, Yalova Sosyal Bilimler Dergisi, 6 (2013), S.127.

(14) Cahit Aslan, “Bir Soykırımın Adı 1864 Büyük Çerkes Sürgünü”, Güncelleme Tarihi 26 Aralık 2016, Erişim 03 Ekim 2016 https://www.scribd.com/.../Bir-Soykırımın-Adı-1864-Buyuk-Cerkes-SurgunuCahit-A/.

(15) Papers Respecting The Settlement of Cirsassian Emigrants in Turkey, Presented to the House of Commons by Command of Her Majesty, in persuance of their Address dated June 6, 1864, London.

(16) Galip Çağ, “19. Yüzyılda Çerkes ve Nogay Göçmenlerin Anadolu’da İskânı ve Çankırı Örneği”, Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, III- 2 (2013), s.141.

(17) “Kafkasya’da dinin başlıca amacı öbür dünyada saadeti sağlamaktı.”, Bkz., Mary L. Henze, “19. Yüzyıl Seyyahlarına Göre Orta Kafkaslar’da Din,”, çev.: Ahmet E. Uysal, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Asya- Afrika Araştırmaları Grubu, No: 11, (Ankara: ODTÜ, 1984), s.11.

(18) Paul B. Henze, “Kafkaslar’da Ateş ve Kılıç 19. Yüzyılda Kuzey Kafkasya Dağ Köylülerinin Direnişi,” çev.: Akın Kösetorunu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Asya- Afrika Araştırmaları Grubu, No: 18 (Ankara: ODTÜ, 1985), s.29-30.)

(19) Alexandre Benningsen, “Kafkaslar’da Müslüman Gerilla Savaşı (1918-1928),” çev.: Akın Kösetorunu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Asya- Afrika Araştırmaları Grubu, No: 15, (Ankara: ODTÜ, 1984), s.3.

(20) Kumuk, gös. yer. 

(21) Osmanlı Devleti’nin Ürdün’e yerleştirilecek Çerkes muhacirlerin iskân meselesini ele almasının ancak demiryolu hattının Amman’a ulaştırılmasından sonra gerçekleştirilmeye başlandığı, bu tarihe kadar pekçok zorlukla karşı karşıya kalmış Çerkesler’in bir kısmının 1902- 1905 arasında iskân edildikleri anlaşılmaktadır. Ürdün’e en son Çerkes göçü 1948 yılında olmuştur, Bkz., Mohammad Kheir Haghandoqa, The Circassians, (Amman: Rafidi Print, 1985), s.40-48.

(22) Faik Bulut, “Çölün Çerkesleri Ürdün,” Atlas, 101 (2001), s.37-54

(23) Hamit Yüksel, “Uzunyayla Çerkesleri’ne Sosyolojik, Linguistik, Ekonomik Ve Politik Yaklaşım”, Güncelleme Tarihi 15 Aralık 2016, Erişim 3 Ekim 2016 www.academia.edu/.../Uzunyayla_Çerkesleri_ne_Sosyolojik_Linguistik_Ekonomik/.

(24) Şamil Mansur, Çeçenler, (Ankara: Sam Yayınları, 1995), s.127.

(25) Haghandoqa, The Circassians, s.69.

(26) Jabaghi Baj, Çerkesya’da Sosyal Yaşayış ve Adetler, (Ankara: 1921), s.18-19.

(27) Haghandoqa, The Circassians, s.70.

(28) A. Meker, “Kafkas”, Kafkas Dergisi, I- 5 (1953), s.20

(29) Baj, Çerkesya’da Sosyal, s.9-10.

(30) Meker, “Kafkas”, s.19.

(31) Baj, Çerkesya’da Sosyal, s.11-12.

(32) Çerkesler iyi ev sahibi olarak bilinirler ve cömertliklerinde sınır yoktur. Eğer bir konuk evsahibinden herhangi bir şey, örneğin at, silah vb. isterse ev sahibi hiç sorgulamaksızın ve değerini düşünmeksizin konuğa vermek durumundadır, Bkz., Haghandoqa, gös. yer.

(33) Pşimaho Kosok, Kuzey Kafkasya Hürriyet ve İstiklâl Savaşı Tarihinden Yapraklar, (İstanbul: Çeltüt Matbaası, 1960), s.10.

(34) Çerkesler dışa kapalı bir toplum olarak kendi aralarında yaşadıkları problemleri devlet memurlarına ve mahkemelere yansıtmamışlaradır. Uzunyayla köylerinde yaşayan Çerkes kabileleri kendi içindeki asayiş olaylarını “aile vunafesi”, “köy vunafesi” ve “Jile vunafe” adını verdikleri adeta bir mahkemeyi andıran meclis toplantıları ile çözme yoluna giderek dışarıya aksettirmekten kaçınmışlardır, Bkz., Ömer Karakaş, “19. Yüzyılda Anadolu’da Çerkes Göçmenlerinin İskânları Sırasında Karşılaştıkları Sorunlar: Uzunyayla Örneği”, Karadeniz Araştırmaları, 36 (2013), s.116.

(35) Türkiye Çerkesleri’nde Sosyo- Kültürel Değişme, (Ankara: Kaf Der Yayınları, 1996), s.114-121.

(36) Türkiye Çerkesleri’nde, s.123-127.

(37) Türkiye Çerkesleri’nde, s.127-128.

(38) Türkiye Çerkesleri’nde, s.133

(39) Türkiye Çerkesleri’nde, s.138.

(40) Kadircan Kaflı, Şimali Kafkasya, (İstanbul: Vakıt Matbaası, 1942), s.37-38.

(41) Kaflı, Şimali, s.38.

(42) gös. yer.

(43) Kaflı, Şimali, s.38-39

(44) Boşluk kesimleri taş, tuğla ya da kerpiç ile doldurulan ahşap iskelet yapıdır. M.Ö 5000’lerde bile Anadolu’da hımışa benzer bir tekniğin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Hımış, Hitit mimarisinde de sıkça başvurulan bir teknikti. Bu teknik Ortaçağ’da bazı lokal değişiklikler gösterse de ahşabın kullanıldığı her yörede uygulanmıştır, Bkz., Metin Sözen ve Uğur Tanyeli, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1986), s.104.

(45) file:/C:/Users/Çerkes/Evi/Mozdok/Farm/Buildingsvillagers.html Güncelleme Tarihi 23 Aralık 2016 Erişim 1 Ağustos 2016.

(46) postroiki/cherkesskie_postrojki_a.miller.pdf Güncelleme Tarihi 23 Aralık 2016 Erişim 1 Ağustos 2016.

(47) Osman Çelik, Kuzey Kafkasya Gezi Notları, (Ankara: Gelişim Matbaacılık, t.s.), s.52.

(48) Jane Yusuf Jan, “Köylerimiz”, Tızeğus Düzce Kuzey Kafkas Kültür Derneği Bülteni, 7 (2013), s.20

(49) Halide Edib Adıvar, Ateşten Gömlek, (İstanbul: Ahmet Halit Kitabevi, 1943), s.70-71.

(50) Orhan Uysal, Çanakkale Biga 1944

(51) Geleneksel Türk evlerinde de önemli bir yeri olan ahşap tavanların, döşeme ve süsleme elemanı olmasının yanında, bir kültür mirası olduğuna dikkat çekilmektedir. Son örnekleri de hızla yok olan geleneksel Türk evlerinin dolayısıyla da ahşap tavanlarının korunması ve belgelenmesi için gerekli adımlar hızla atılmalıdır. “Tavanlar, odanın ev içerisindeki önemine (başoda, köşk oda), ustanın becerisine, ev sahibinin isteklerine ve ekonomik gücüne göre farklı şekillerde yapılmışlardır. Genellikle baş oda için gösterilen özen ve işçilik doğal olarak küçük odalar için gösterilmemiş ve basit işçiliklerle yapılmışlardır.”, Bkz., Kemal Yıldırım ve Lütfi Hidayetoğlu, “Geleneksel Türk Evi Ahşap Tavan Süsleme Özelliklerinin ve Yapım Tekniklerinin Çeşitliliği Üzerine Bir İnceleme,” Güncelleme Tarihi 15 Aralık 2016, Erişim 4 Ekim 2016 http://w3.gazi.edu.tr/~kemaly/Calismalar/TavanlarDEU.pdf/

(52) Ahmet Şentürk, Çanakkale Biga 1950.

(53) Benzer bir Çerkes evinde büyüyen İbrahim Kılıç (Çanakkale Biga 1955), kış aylarında pçe’upe’ye kar yağdığını hatırladığını, Çerkesler’in doğal yaşamı sevmeleri dolayısıyla kardan korunmaya yönelik önlem almak ihtiyacı hissetmediklerini belirtmiştir.

Nugün Koç: Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü / Doç. Dr. nurgunkoc@karabuk.edu.tr

Kaynak: CIÉPO 22 Uluslararası Osmanlı Öncesi ve Osmanlı Çalışmaları Komitesi II, Academia.edu

Attachment

Attachment

Attachment

Kültür-Edebiyat
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks