Dünya Çerkes Birliği Başkanı Sokhrokov Hauti ile Güncel Sorunlar Üzerine… Djançate Aykut

#12231 Ekleme Tarihi 09/11/2025 01:34:28

Sık sık vatana gider gelirim. Son gidişimde, ortamın da uygun olması nedeniyle, camiamızın en çok tartışılan ve eleştirilen ismi, Dünya Çerkes Birliği ( DÇB ) Başkanı S. Hauti ile sohbet ettim ve kendisine bir kaç soru sordum. Cevaplarını kayda aldım... 

Elbette katıldığım ve katılmadığım-eleştirdiğim düşünceleri var. O da benim her düşünceme katılmadı, katılmıyor. Ama bunları bir de onun ağzından dinlemek iyi olur sanırım. 

İzniyle bunları, biraz da özetleyerek-düzenleyerek yayınlıyorum. Sorularıma verdiği samimi cevaplar için kendisine teşekkür ederim.    

İlk sorum, "Biliyorsunuz, diasporada sizi çok eleştiriyorlar; peki siz diasporayı ve kurumlarımızı hangi konularda eleştiriyorsunuz? Diaspora Çerkeslerinden ve kurumlarından beklentileriniz neler?" idi. Hauti bu soruma şöyle bir cevap verdi: 

SOKHROKOV HAUTİ: Öncelikle bu soruyu yönelttiğiniz ve cevap vermeme imkânı tanıdığınız için teşekkür ederim. Çerkes halkına, erkek ve kız kardeşlerimize, büyüklerimize savaşların yaşandığı bu zor dönemde ben de iki cümleyle hitap etmek isterim.

DÇB, Kalmık Yura önderliğinde ve diğer değerli büyüklerimizle birlikte hayata 1991 yılı geçirildi. O zamanlar ellerinden geleni her şeyi yaptılar. Bakış açıları ve imkânları dâhilinde Çerkes sorunuyla ilgili bir tüzük hazırladılar. Hedeflerine, umutlarına uygun, Çerkeslerin yaşadıkları ülkelerde de çalışabilecekleri birbirimize daha bağlı birbirimize daha yakın olmayı sağlamak için, dilimizi, adetlerimizi yaşatmak ve zaman uygun yaşamak için imkânları dâhilinde DÇB’ye şekil verdiler. 

O zamanlar çok karışık dönemlerdi. Rusya’da büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemdi. Halkları, "istediğiniz gibi yaşayın. İster çıkın ister kalın" diyerek özgür bıraktılar. Fakat bir zaman sonra, Birliğin parçalandığını gördüler. Birçok halk ayrılarak ,özellikle de büyük cumhuriyetler, bağımsız oldular. Beyaz Rusya, Ukrayna, Özbekistan, Tacikistan gibi cumhuriyetler ayrıldı. Toplamda 15 büyük cumhuriyet ayrılmış oldu. Gürcistan da öyle mesela. 

Rusya herkesin ayrıldığını görünce kalanları da kaybetmemek için sıkmaya başladı tekrar. 

Bizle beraber; yani Kaberdey, Adığe ve Karaçay-Çerkes ile diğer küçük halkların, cumhuriyetlerin büyükleri durdular ve düşündüler: Rusya’dan ayrılırsak nereye gideriz ne yaparız, kime katılırız, kiminle oluruz diye düşündüler. Ve sonra dediler ki: Hayır! 

Tarihe bakarak Korkunç İvan zamanında da imkânsızlar içerisinde, bir taraftan Osmanlı İmparatorluğu, diğer taraftan bu topraklara Anglo-Saksonların ve Fransızların ağızları sulanarak bizi etkileri altına almak istediklerini gördüler, Rusya’dan daha çok fayda göreceğimiz, daha iyisini bulamayız dediler ve 1557 yılında Rusya’ya katıldılar. 

O yıllar beraberinde çok şey getirdi. Çok faydalı oldu. Birçok soydaşımız Rusya’nın kuruluşunda emek verdi. Korkunç Ivan’a eşi olan bizim küçük kızımız Goşeney, Pşıların Pşısı Temruko Yeldar’ın kızını, adını ve dinini değiştirerek Maria yaptılar ve sonra Rusya’nın Çariçesi oldu. Bu çok anlamlıydı, ama sadece 8 yıl yaşadı ve ne yazık ki vefat etti. 

Onunla birlikte giden 300 atlı arasından Rusya’da kahraman olan çok genç çıktı. Bunlar, General, Bilim adamı, Diplomat ve çok ünlü oldular. Örneğin Mihail Aliyukoviç Çerkaskiy Rusya’nın Mareşali oldu. Çar I. Petro çok önem verirdi ona, kendisi ülke dışına çıktığı zaman onu vekil tayin ederdi. Moskova’da kararları o verirdi. 

Yine Aleksandr Bekoviç Çerkaskiy, I.Petronun çok yakın arkadaşıydı. Sonra Şeremetov, Timençik, Uşakov veya Galitsin gibileri aslen ve kök olarak Çerkestir. 

Koko Yura yöneticiyken Kremline gittik, Kremlinin içinde Manastır vardır, Novospaskiy Manastırı, oradadır birçoğunun mezarı var. Öyle herkesin girebildiği bir yer değildir orası, başlarında Başpapaz Kiril diye biri var, onun da izniyle ve devletten de izin alarak gittik on kadar kişi. Orada yatan soydaşlarımızın yanına gittik. 50 kadar soydaşımızın mezarı orada. Çerkes olup Rusya’nın kuruluşunda ve korumasında görev almış, hizmet etmiş önemli kişiler bunlar. 

Biz 53 saydık. Bunlar dışında, Çar ailesinden olmayan kimse yatmaz orada. Çar ailesi ve Çerkesler. Bunun anlamını bir düşünün. Rusya’nın o zamanlarını bir düşünün. Bu bizim Rusya’yla ne kadar derin ilişkilere girdiğimizi gösterir. 

Ama ne yazık ki zaman değişti ve 1761’de bizim Mezdeğu tarafında sınırlarını güçlendirmek için bir kale inşa ettiler. O kale inşa edilince bizim Pşılar bunu kabul etmeyerek kaleyi yıkmak istediler, bundan dolayı savaş başladı. Ne yazık ki bu savaş çok büyüdü. 

1763'de başladı ve 1864’de kadar, yani 101 yıl sürdü savaş. 

O zaman çok şey yitirdik (çok şey eksildi bizden). Keşke o zamanlar birleşerek, "biz bu Rusya’yla ortak bir dil bulmalıyız yoksa halkımız yok olacak bu büyük ülkeyle savaşırsak" diyebilseydik; ama tarihe/geçmişe dönüş olmuyor. 

Savaşta ölenlerin dışında vatanı terk etmek zorunda kalanlar oldu. Osmanlı’da o zamanlar istiyordu bizden faydalanmayı, onun için Rus imparatoruyla anlaştılar ve çok insan gitti Türkiye’ye ve başka ülkelere. Çok insan öldü oralarda. 

Bu savaşta 10 kişiden 9’unu kaybettik. Bu çok üzücü. 

Halkımız yiğit ve cesur bir halk olduğu için gittikleri yerlerde de sürekli savaştılar. Atatürk’le birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına Çerkeslerin çok büyük katkısı oldu. Gittikleri ülkelerin hepsinde önemli roller oynadılar. Mesela Ürdün’ün kurulmasında halkımızın çok emekleri vardır. Bugün bile hala Kralın korumalılığını yapıyorlar. Bu halkımızın ne kadar değerli olduğunu gösterir.  

Türkiye’de birçok hükümet geldi Çerkeslerin anadillerini bile konuşmalarını yasaklayan. "Çerkesim" deme özgürlüğüne bile sahip değillerdi. Sonradan 2000’li yıllarda mümkün oldu bu. 

Bu halkımızın büyük sıkıntılar yaşadığını gösteriyor. 

Bunları unutmuyoruz. 

Birçok kişi biz tarihi bilmiyoruz sanıyor, kavgacı davranmadığımızdan dolayı. Hayır, tarihi biz herkesten daha iyi biliyoruz. Biz arşivlerde olanları da biliyoruz. Istanbul'un Konstantinopol olduğu zamandan kalanı da, Osmanlı zamanından kalanı da, Mısır'da, Tiflis’te, Rusya’da, Sankt Peterburg’da, Londra’da ve başka yerlerde olan arşivleri de biliyoruz. 

Halkımızın başına gelenleri biliyoruz ve anlıyoruz. Ama biz nerede halkımıza bir fayda var hayatta kalabilmesi için diye bakıyoruz. 

Biz büyüklerimizle çok düşündük bu konu üzerinde. Tekrar Rusya’yla savaşıp tekrar sürülelim mi, yoksa yarabbi başka bir yolu var mı acaba diye düşündük.  

Dünyadaki Çerkesler 1991’den başlayarak, birleşip bir araya gelerek, birbirimizi destekleyerek tekrar bir devlet olmak için, topraklarımızı geri alarak, hatta genişleterek tekrar devlet olalım istediler. Ama yavaş yavaş anladılar bunun bizi yok edecek bir yol olduğunu. 

Neden dersen, bizi destekleyecek kimse olmazdı. 

Devletler destekliyormuş gibi görünüyorlar, ama sadece kendi çıkarları doğrultusunda. Yoksa hiçbir faydaları yok bize. 

Türkiye olsun, Anglo-Saxonlar olsun, Fransa, Almanya veya Amerika... bize destek vereceklermiş gibi görünürlar. Hadi savaşın Rusya’yla, alın topraklarınızı ve ülkenizi diyorlar; ama asıl olarak kendi savaşlarına alet etmek istiyorlar. 

Onu yenemeyeceğimizi yok olacağımızı bildiğimiz için öyle bir karar aldık. Büyüklerimiz bunu bir çıkış yolu olarak gördüler ve bugün nerede yaşıyor olursa olsun Çerkesleri yavaş yavaş geri getirip ilişkilerimizi sıkılaştırıyoruz. 

Adığe, Kaberdey-Balkar, Karaçay-Çerkes Cumhuriyetlerimiz var. Bu Cumhuriyetlerimiz güçlendirmemiz gerektiğini kesinlikle anladık. Diğer ülkelerde de bunu anlayan akıllı, mantıklı düşünen insanlar var. Ama ne yazık ki bizimle bu düşünceleri paylaşmayanlar da var. 

Onların düşüncelerine göre bulundukları ülkelerin de yardımıyla Rusya’yı yok edip, dize getirip bizim de bağımsız bir devlet kurabileceğimizi düşünüyorlar, yani böyle düşünen gençler var. 

Ama bakıyoruz dünyada olup bitene, bunlar doğru düşünmüyorlar. Bunun bizi bir şekilde kullandırıp elimizdeki Cumhuriyetlerin de yok olmasından başka hiçbir faydasının olmayacağını anladık biz. 

Ukrayna gibi büyük bir ülkenin bugünkü durumu bizim haklı olduğumuzu gösterdi. Rusya’ya çatanın başına neler geldiğini gördük. Ukrayna ile kıyasladığımızda bizim ne kadar küçük olduğumuz da açık.  

Ukrayna’yı Rusya’yla savaştırmayı becerdiler, ama bu Rusya’yla savaşarak bir şey elde edilemeyeceğini de açıkça gösterdi. 

Onun için bize hata yaptırmak isteyenlere sormak istiyorum: Ukrayna ne gibi fayda gördü bu savaştan?  

Aralarını kızıştırarak, kardeşleri birbirileriyle savaştırarak kardeş katili yaptılar. Bu Anglo-Saxonların adetidir. Bize de son Çerkese kadar savaşın diyerek silah verdiler, para veridiler ve Pşı’larımızı Rusya'yla savaştırdılar... "Hele bir durun biz Rusya’nın kuruluşunda yer almadık mı, niye şimdi ona karşı savaşalım" demedik. 

İmparatorluk zamanında Rusya’nın istediği neydi: topraklarını korumak için aldığı yerlere asker yerleştirip böylece kendini korumak. O zamanlar birlik olup anlaşma yoluna gidilseydi ve ortak bir dil bulunsaydı ne kimse sürülürdü ne de bu kadar insan kaybederdik. Şimdi çok büyük nüfusu olan bir ülke olurduk. 

Şu anda burada var olan Rus nüfusundan fazla olurdu nüfusumuz Türkiye’ye gidenler olmasaydı. 

Ruslardan sonra en büyük nüfusa sahip Tartarlar diyorlar ve aşağı yukarı 6 milyonlar. Bizim nüfusumuz dünyada şu an 7 milyona varıyor diyoruz. İşte bu nüfus burada olsaydı biz büyük olurduk. 

Ortak bir dil bulmak yani diplomasi önemli: Bir Çerkes atasözü der ki "seni götüren suyla birlikte yüzmelisin"; yani zaman uymak gerekiyor. Bu senin korkak olduğun anlamına gelmez, asıl kendini öldürtmek anlamsızdır...

Tarihte bizim başımıza geleni bugün değiştiremeyiz. Bu güzel memleketimizi Kaberdey-Balkar’ımızı, Adığeyimizi, Karaçay-Çerkesya’mızı korumamız gerekiyor. Dilimiz resmi devlet dili ve anayasa koruması altında. Adetlerimiz anayasa koruması altında, çocuklarımızı okullarımızda okutuyoruz. Cumhuriyet yöneticileri dışarıdan dönen Çerkeslere önem veriyorlar. Suriye’de savaş çıktığında ricada bulduk ve benim başında olduğum DÇB’nin çalışmalarıyla 5000 kişi getirdik. Çoğuna ev aldık ve yerleştirdik. Herkes elinden geldiğince yardım ediyor. İşte dönenlere sorun. 

Ama yurtdışındaki bazıları gerçekleri söylemiyorlar. Burada da var öyle ateşli gençler. Rusya’ya karşı zafer kazanacaklarını düşünenler. Bu politikaya sığmaz, bunu anlamamız gerek. Eğer kendimizi öldürteceksek bu, çok cesaret veya akıl gerektirmiyor. 

Bizim bir büyüğümüz vardı Utıj Boris, Cumhurbaşkanı vekiliydi, çok zeki ve çok düşünen biriydi, şöyle yazmıştı: Ey Çerkes, cesur olalım, ama cesaretten önce akıllı olalım. Zekayla, akılla, bilimle onları yenerek, çoğalarak, Çerkes nüfusunu büyüterek, topraklarımızı geri alarak, soydaşlarımızın dönmesiyle olur… 

DÇB’de Türkiye’den, Ürdün’den bizimle çalışanlara sorun. Kaffed şu anda bizimle çalışıyor ve bundan memnunluk duyuyoruz, bizimle çalışmayan Çer-Fed ve başka bir kaç dernek. Onlara da Allah sağlık versin. Biz soydaşlarımızın hepsini seviyor ve saygı duyuyoruz. 

Onların bugün için farklı bakış açıları olduğu için onların da tekrar bir düşünmelerini istiyoruz. Biz kimsenin kalbini kırmak istemiyoruz. Biz kimseyi düşman olarak görmüyoruz. Hepsi bizim kardeşimiz. İyisi de farklı düşünenler de bizim. 

Biz istiyoruz ki bir araya gelelim ve fikir alışverişinde bulunalım. Davet ediyoruz hepsini, buyursunlar Kaberdey’e veya isterlerse biz gidelim Türkiye’ye. Veya olmadı başka bir ülkede mesela Ürdün’de bir araya gelelim. Tüm Dünya Çerkesleri bir araya gelelim ve fikir alışverişinde bulunalım, çıkarlarımızı konuşalım, geleceğimizi ve hangi çıkış yolunun daha iyi olduğunu konuşalım.  

Meşbaşe İshak, 95 yaşında,  27 kitap yazdı, 6’sı Kafkasya savaşıyla ilgili. Biz de 21 Mayıslarda saklanmıyoruz, dik durup başımıza bunlar geldi, böyle böyle oldu diyoruz. Yaşananlar yüreğimizde/kalbimizde bizim de. Ama yalnız bununla yaşanmaz. 

Biz bugünü de değerli sayıyoruz. Başımız dik, gençlerimize umut vererek, güzel giysilerimizi giyerek..., misafir davet ederek, dünyada var olduğumuza sevinerek. 

Ben istiyorum ki bütün dünya Çerkesleri bizi duysun: Buyurun Çerkes kardeşlerimiz, kızkardeşlerimiz, birbirimizle konuşalım, daha iyisini seçelim. Farklı düşünenlerin, farklı bakış açılarının var olduğunu biliyoruz. Tüm farklılıklarımızla bir araya gelerek anlaşmak istiyoruz en doğru yolu seçmek için. Bizi yok edecek değil; bir çatı altında yaşatacak yolu seçelim. Halkımız için en iyi kararı verelim. 

Ben inanıyorum ki, şu anda yaşadığımız zaman dilimi de bize gösterdi birçok ülkenin birbirilerini nasıl sattıklarını, birçok ülkenin nasıl yalan söylediğini ve nasıl haram yediğini. Birilerinin eliyle nasıl kendi yaşamlarını iyileştirdiklerini, başkalarının sırtından nasıl zenginleştiklerini.  

Bizim Çerkes meselesi gibi… İsrail ile Arap ülkeleri arasında yaşananlar gösteriyor bir yabancı ülke bir başka ülkeye göz koyduğunda ne olup bittiğini. Yugoslavya gibi veya Irak gibi veya Libya gibi ülkeleri yağmalayıp başında duranları suçsuz oldukları halde nasıl asıp öldürdüklerini. Libya ne güzel yaşıyordu hatırlayın. Devleti yöneten vardı, kanun vardı, ar vardı, namus vardı, Müslüman yaşam biçimi vardı. Veya Irak’a ne yaptılar? Saddam Hüseyin’e ne yaptılar? Evet hataları vardı ama ülkeye girip her tarafı harap ederek her şeyi ellerine geçirdiler. Afganistan’ı ele geçirdiler mahvettiler. 

Bizi de ele geçirerek mahvetmek istiyorlar. Onları dinlememeliyiz. 

İnternet var. Tarihi biliyoruz, günümüzde olup bitenleri görüyoruz. Günümüz olayları gösteriyor kimin halklı olduğunu (doğru söylediğini). 

Düşünün bir kardeşlerim: ‘Batı’nın Ukrayna’ya yaptıklarına bir bakın. Bir bakın kendi ülkelerindeki yaşam tarzlarına, yaşam biçimlerine...

O yaşam biçimi müslümanlığa da, bizim Xabzemize de uymaz. Bir Xabze olmalı. Aile olmalı. Evinde evlatları, Xabzesi olan, büyüklerin sözünün dinlendiği, Çerkes Xabzesini sayan ve yaşatan, Müslüman Xabzesinin olduğu bir ev olmalı. 

Biz Müslüman’ız, o radikaller gibi değil tabi. Dine uygun davranan, dinini yaşatan, büyüklerini sayan bir aile bizim istediğimiz. 

Vatana dönecek olanları davet ediyoruz.  Daha iyi bir yaşam için yapılması gerekenleri düşünelim. Kaberdey-Balkar üniversitesinde, yönetim kurulu toplantımızdan sonra Rusya ile Türkiye ilişkileri adı altında bilimsel bir konferans düzenledik. Biz bunu Rusya’nın desteğiyle düzenledik. Dünyanın her yerinden gelen Çerkesler vardı. Orada kararlar alındı kendimizi nasıl koruyacağımız konusunda. 

Rusya şu anda kendini müdafaa ediyor. Özel askeri harekat adı altında kendi soydaşlarını, kardeşlerini korumak ve savunmak için Ukrayna’yla Donetsk, Lugansk gibi yerlerde savaşıyor. Ukrayna’yı bu hale getiren ülkeler bizi de kandırmak isteyenler. Görmelerini istiyorum Rusya’nın bizi nasıl desteklediğini ve yanımızda olduğunu. O yönden kendisine güveniyoruz. 

Tarihte ne olmuş olursa olsun onu bir kenara bırakıp bugün kol kola vererek kendimizi korumamız gerek. Bugün bir araya geldiğimizde aldığımız kararlardan biri, Allah uygulamamıza yardımcı olsun: Halkımız, zaman uygun, tarihini bilen, geleceğini düşünen, akıllıca geleceğimizi inşa eden, bir araya gelip karar alabilen ve kararları uygulayabilen, her nerede olursa olsun Çerkesler olarak yaşasın. Dünya var oldukça Çerkesler var olsun ve çoğalsın. Kökleri derin olsun. Bir araya gelerek cumhuriyetlerimizi yaşatalım. 

Sağlıcakla kalın sevgili soydaşlarım.

Devam edecek... 

9 Kasım 2025

Kurumlarımızdan
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks