'Çerkesya'nın Bağımsızlık Bildirgesi'nden Bir Bölüm...

#8430 Ekleme Tarihi 11/06/2022 10:18:29

"... Ruslar küçük botlarıyla bize gelerek Azov Denizinde balık tutmak için bizden izin isterlerken, İngiltere ve Fransa’nın dünyadaki en büyük ve en güçlü ülkeler olduğunu biliyoruz. 

İngiltere ve Fransa’nın bizim gibi basit ve yoksul halklara bir ilgisi olmayacağını düşündük. Aynı zamanda böyle deneyimli milletlerin bizim Rus olmadığımızı bildikleri konusunda da şüphemiz yoktur. 

Kötü bir eğitime sahipken, genel bir yapımız, generallerimiz, gemilerimiz veya zenginliğimiz yokken silahsız bırakıldığımızda bile dürüst ve barışsever bir halkımız var. Biz Ruslardan nefret ediyoruz ciddi bir amaç için onlarla daimi olarak savaşmaktayız.

Sonrasında, muazzam bir şekilde aşağılanmış olarak hissettiğimiz bir konuyu, ülkemizin Avrupa haritalarında Rusya’nın bir parçası olarak işaretlendiğini ve Rusya ile Türkiye arasında imzalanan ve hakkında hiç bir bilgimizin olmadığı anlaşmalar olduğunu öğrendik. 

Rusya’yı yıkacak olan bu savaşçılar ve Türklerin hiç ayak basmadığı dağlar şunu iletmek istiyorlar: 

Rusya Batı’ya Çerkeslerin kendi kölesi olduğunu ve en ufak bir yumuşaklık göstermeyen, hiçbir kanunun kendilerini durduramayacağı vahşi barbar haydutlar olarak anlatıyor.

Böylesi hile ve aldatmalara karşı ciddi itirazımızı Allah’ın önünde dile getiriyoruz. Söze sözle cevap veriyoruz, yalan söze karşılık doğru sözle.

Sahip oldukları silahlara rağmen 40 yıldır onların saldırılarına karşı kahramanca direndik. Bu mürekkep ve döktüğümüz kanlarla birlikte, ülkelerinin kararından daha değerli veya önemli başka hiç bir şeyi tanımayan ve hilekâr iddiaları anlamayan fakat Ruslar geldiğinde ve silahlarını kendilerine karşı doğrulttukları zaman, sahip oldukları silahları bilen ve kullanacak olan insanların imzalarıyla birlikte “Bağımsızlığımızı” ilan ediyoruz...

Sayımız 4.000.000 ( Dört Milyon ), ancak ne yazık ki çok sayıda kabileye, dile ve inanca bölündük, farklı geleneklerimiz, çıkarlarımız, ittifaklarımız ve bölümlerimiz var. 

Ayrıca asla aynı amacı paylaşmadık, fakat benzer bir yönetime ve müşterek ikincil kurallara sahibiz. 

Savaş sırasında her bir kabile tarafından seçilen liderler bütün güçlere sahiptir ve bizim kıdemli prenslerimizle birlikte komşu hiç bir ülkede bile göremeyeceğiniz büyük bir otoriteyle her bir alanı kendi geleneklerimize göre yönetir...

Rusya topraklarımızın bir kısmını  ele geçirdikten ve sonra her yerde hâkimiyet sağladıktan sonra, bizim statümüzü köle haline çevirmeye çalıştı, bizi ordusuna alarak kendi zenginliğini arttırmamız için terimizi ve kanımızı döker hale getirdi. Kendi vatandaşlarımız Rusya namına savaşmaya zorlandı ve hemcins dindaşlarımızı bile daha çok insanı Rusya’nın köleleri haline getirmeye zorladı...

Hayati yaşam kanallarımızı keserek, ticaretimizi engelleyerek evimizden kalan son şeyleri terk ettirerek ve kiraladıkları suikastçılarla öncümüz olan liderlerimize suikastlar düzenleyerek bizi lidersiz bırakarak Rusya’nın ülkemizi nasıl dört bir taraftan sardığını, içinde vahşet ve tecavüz yeminlerinin ve vaatlerinin bulunduğu uzun ve acıklı bir hikâye anlatabilirdim. 

Kabilelerin ve köylerin tamamını nasıl yok ettiklerini, hain Türk ajanlarına rüşvet vererek bizi nasıl bir yoksulluğa mahkûm ettiklerini, salık verdikleri korku yüzünden bütün dünyadan nasıl bir nefret ve öfke duymamıza neden olduğunu ki bu durum Avrupa’nın Hıristiyan ulusları gözü önünde yalanlarıyla bize utanç veriyor.

Rusların bayrakları altında kullanmak üzere topladıkları yüz binlerce askeri sağlayan bütün kabileleri yitirdik. Sonunda Rusya’dan nefret eden bir vücut olarak bir araya geldik. 

Halkımızdan 200 000 kadarı sadece bu uzun savaşı sürdürmek için tabi oldu ve kalanların hiç biri Rusya’ya gönüllü olarak hizmet etmedi. 

Çok sayıda çocuk kaçırıldı ve soyluların çok sayıda çocuğu kaçırıldı fakat buldukları ilk fırsatta kaçırılan çocuklar halklarına geri döndü. Aramızda imparatorun nezaket ve saygısının zevkini tatmış olanlarda var, onlar buna karşılık tehlike içindeki ana vatanlarının çıkarlarını seçtiler.

Aramızda onların ülkelerinin “medeniyeti”ne karşılık bizim “barbarlığımızı” tercih eden binlerce Rus kökenli var. Rusya topraklarımıza kaleler inşa etti, fakat ateşli silahlarının menzili ötesine ulaşacak yerlerde güvenliği sağlayamadı; yakınlarda 50.000 Rus bizi işgal etti ve onlar bizim tarafımızdan yenilgiye uğratıldı.

Bu ülke sözlerle değil sadece silahla ele geçirilebilir. Eğer Rusya bizim ülkemizi ele geçirirse, bu silahla olmayabilir, bizim iletişimimize baskı kurarak ve Türkiye ve Persia’yı kullanarak, bizim topraklarımız zaten onlara ait olduklarını öne sürerek, Ruslar bizim ülkemizi ele geçirebilir. 

Kıyılarımızı kuşatarak sadece gemilerimizi yok ederek değil, ayrıca kıyılarımıza demirleyen dost gemilerden tuz, barut ve gerekli olan diğer hayati ürünleri almamızı engelleyerek olabilir ki umutlarımızı kırmalarından bahsetmiyorum bile.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen bizler bağımsız bir milletiz, savaşıyoruz ve kazanacağız. 

Avrupa’ya bizi kendisinin kölesi gibi gösteren ve haritalarda ülkemizi kendi topraklarıymış gibi gösteren İmparatorun temsilcisinin, yakınlarda Çerkeslerle görüşmelere başlaması direnişimizi durduramadı, esir aldığımız 20000 kişiyi bir tutsak değişiminin ayarlanması karşısında mübadele ettik...”

(Resim Temsilidir)

Çerkesya Hareketi Haber Merkezi

Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks