Prf Dr JOHN COLARUSSO İLE SÖYLEŞİNİN GENİŞ BİR ÖZETİ - 2 -

#5951 Ekleme Tarihi 12/09/2020 02:35:44

( Tamamını Kafkas Dernekleri Federasyonu Youtube kanalında sesli ve görüntülü olarak izleyebilirsiniz. )

Ayla Bozkurt Applebaum: Bunun Hattilerle bir bağlantısı var mı?

John Colarusso: Evet Hattiler… Chirikba’nın çalışmaları burada önemli. Tezinin bir eki var. Bence bazı açılardan bakıldığında, o bölüm de tezin kendisi olabilirdi. 

Hatti dilini, Abazaca ile karşılaştırıyor. Chirikba, Abazacanın Bzıp diyalektini biliyor. İnandırıcı bir çalışma olduğunu düşünmüştüm. Ayrıca Polonyalı bir akademisyen vardı. Maykop’taki bir konferansa katılırken bir daçada aynı odayı paylaşmıştık. Bana bir dizi başka form göstermiş, görüş almıştı. Ona “Kuzeybatı Kafkasya dilleri gibi, en çok Abazacaya benziyor” demiştim.

Hitit sözcüğündeki “Hiti”, “Hatti” den gelir. Aslında onlar kendilerine Hitit demezlerdi. Kendilerine “Netsili” derlerdi. Biraz Nestle çikolatasına benziyor. Onları Kutsal Kitap’tan tanıyoruz. Orada “Hititler” denir. Bu isim oradan kalmıştır. Burası biraz karmaşık. 

Hititçe, Hint-Avrupa dilidir. Oldukça arkaiktir. Hint-Avrupa dillerini çalışanlar için zor bir dildir. Hititçe bazı dini metinlerde kullanılan Hatticeden ayrı bir dildir. Ancak, Hattice elimizde bulunan az sayıda materyal, Kuzeybatı Kafkas dil ailesinin Anadolu’ya Türkiye’nin Doğusu ve Kuzeydoğusuna kadar inmiş olduğunu gösteriyor. 

Ayla Bozkurt Applebaum: İlginç değil mi? Ancak, Hattice materyal bulmak oldukça zor. Belki birkaç yüz tane… Hititlerin dini törenlerinden kalmış bazı sözlerde var belki… Aralarında güçlü bir bağ kurmak bu nedenle zor görünüyor. Ama söylediğimiz gibi, mümkün. 

John Colarusso: Mümkün. Bazen bir dilin kökenlerini belirlemek için tek bir sözcük yeterlidir. Roma İmparatorluğunun yükselişinden önce Kuzeybatı İtalya’da Ligurian diye bir dil vardı. Hızla yok oldu. Ancak bu dilden birkaç sözcük biliyoruz. Bunlardan biri dağ anlamına gelen “berigiama”.  

“Berg-“ , “dağ” demek. İngilizcedeki “barrow”. “-iama” ise “Himalaya’daki “hima” ile aynı sözcük. Yani “karlı-dağ” demek. Buradan hemen şunu söyleyebiliyoruz; Ligurian, Hint-Avrupa dillerinin bir dalıydı, öne çıkamadı ve çok eskilerde yok oldu. İşte bazen, bu kadarı yeterli oluyor. Şanslıysanız, doğru bir sözcük bulabiliyorsunuz. 

Ayla Bozkurt Applebaum: Günümüzde diller çok büyük bir hızla değişiyor. Bizim dillerimizde de böyle. Alfabe değişiyor, toplumsal etkileşimde bulunduğumuz komşularımız değişiyor. Dillerin üzerinde her şeyin büyük etkisi var. Bu açılardan Çerkesceyi siz nasıl görüyorsunuz?

John Colarusso: Diasporadaki Çerkeslerin gerçek bir asimilasyon ve bu süreçte dillerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını düşünüyorum. Dil bir topluluğu bir arada tutan tutkal gibidir. Ancak bu, diğer toplulukları dışlayacak şekilde var olmasını şart koşmaz. 

Başka topluluklarla bir arada olabilir, modern toplumlar bu şekilde katmanlıdır. Bunu Galce ve Kernevekçe gibi bazı Batı Kelt dillerinde gördük. Kernevekçe kaybolmuş bir dildir. Bir ölçüde hayata döndürdüler, ancak dillerini kaybetme ya da dillerinin aşırı derecede basitleştirilmesi tehlikesiyle karşı karşıyalar. 

Örneğin, Kabardeyceyi ele alalım. Bu isimlendirme Kabarların kurduğu Hazar İmparatorluğu’ndan geliyor gibi görünse de Bjeduğ şivesinde “Kabarta” ve Kabardeyce de “Kabarda” …

Bu dil Çerkesce olup, başka bir toplum içinde var olduğu dönemlerden sadeleşerek gelmiş gibi görünmektedir. Aslında tanıdığım bazı insanlardan biliyorum ki Kabardeyler Mısır Memlukları ya da Çerkes Memlukları ile akraba olduklarını iddia etmektedirler. Eğer bu doğruysa, dildeki basitleşmeyi açıklar. 

Benim üç çocuğum var. Kızım şimdi büyüdü. Küçükken onu bahçeye çıkarırdım. Bahçede ona Bjeduğ şivesiyle “Ağaca bak!” dediğimde, o da bana Kabardey şivesiyle “Ağaca bak!” diye karşılık verirdi. Bu çok hoş bir şeydi.

Bir dili korumak zor iş çünkü insanların hayatını sürdürmesi gerekiyor. Çünkü insanlar bir kariyer sahibi olmak istiyor. Hangi toplumda yaşıyorlarsa o toplumda başarılı olmak istiyorlar. 

Bence işin püf noktası dillerin sanatsal bakımdan öneminin, güzelliğinin; mesela o dilde şarkılar söyleyebileceğinizin ya da öyküler anlatabileceğinizin farkında olmak, yani bir dil bizatihi kültürün önemli bir bileşenidir ve korunması gerekir. 

Ben antropoloji bölümünde hocayım. Zaman zaman yerli halklarla kültürel çalışmalar yapıyorum. Örneğin Maritimes bölgesindeki gruplardan biri olan Mikmaklar, dillerini korumak için her kuşaktan bir genci görevlendiriyorlar, bu genç dillerini öğreniyor dildeki bütün mitleri ve ilahileri ezberliyor, bunları bir sonraki kuşaktan bir başka gence aktarması da bekleniyor. Biraz daha güneydeki İroquis ve Mohawk topluluklarında da benzer uygulamalar var. Her ne kadar topluluk bir bütün olarak o dili kullanamayacak ya da kendilerini o dille tanımlayamayacak olsa bile bu dili korumanın bir yolu. 

Kendi hayatımdan örnek vereyim; bana Colarusso, kızıl Nikola, kızıl Nick, Nicola, Nicolao … derlerdi. Çocukken konuştuğum İtalyancayı unutmuştum. Üniversite okumak için Harvard'a gittiğimde Boston şehir turuna çıkmıştım. İtalyan mahallesinden geçerken iki adamın birbirlerine İtalyanca küfür ettiğini duydum, o anda evet ya demiştim kendi kendime ben İtalyanca biliyordum. İlginç bir şey. 

Benim kuşağım, kuzenlerim hep İtalyan toplumunun dışından evlendiler ve onlardan sonraki kuşak hiç İtalyanca konuşmuyor artık tümüyle yok oldu. Bu konu alfabe konusuna bağlanabilir. Sanırım bu nokta da o konuyu da biraz konuşabiliriz. Aynı konferansa katılmıştık. 2013 ya da 2014 Nisandı. 

Alfabe konusuna gelince bu çok zor değil, Bjeduğ diyalektiğinde mesela; çok karmaşık fiiller var ve bir fiil için sıralı olarak 4 simge kullanmanız gerekiyor. Çerkesce için Latin Harfler temelli bir alfabeyi sadece yarım saat içerisinde oluşturabilmiştim ancak her ne kadar bu insanların dili öğrenmesini kolaylaştırıyor gibi görünse de standardizasyon önemli bir problem olarak ortaya çıkıyor. 

Ayrıca bu alfabeyi kullanmaya başladığınızda Kiril harfler temelli alfabelerin kullanıldığı anavatanınızla yazınsal bağlantınızı koparmış oluyorsunuz. Sözlükler, hikaye antolojileri gibi kaynaklar anlaşılmaz oluyor. 

Dolayısıyla latin harfler temelli bir yazı dili oluşturmanın ciddi kültürel bedeli var. Tekrar söyleyeyim alfabe oluşturmak zor bir iş değil, isterseniz ben bir tane hazırlayabilirim. 

Fakat bu sosyal ve tarihi anlamda anavatanla bağların koparılıp atılması anlamına geliyor. Ruslar açıkçası sizden korkuyorlar. Putin'in okullarda yaptıklarını biliyoruz ama nihayetinde kendi kurulu basım-yayın sektörü var. 

Örneğin; Hadağatle’nin 7 koca ciltlik Nartlar’ını yeniden bastılar. Dolayısıyla simgesel görünse bile anavatanda kültürü ve dili koruma yönünde bir çaba var.

Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks