
«Kutsal Görev: Çerkeslerde (Adığelerde) İnanılmaz Misafirperverlik Kodu
Tarih boyunca birçok halk misafirperverlikleriyle ün kazanmıştır, ancak Çerkeslerde (Adığelerde) bu, en yüksek toplumsal yasa, kesin ve kutsal bir kural olarak kabul edilmiştir.
Seyyahlar ve araştırmacılar tarafından ayrıntılı şekilde tanımlanan bu benzersiz sosyal kurum, sadece iyi bir gelenek değil, insanın onurunu, haysiyetini ve yaşamını belirleyen karmaşık bir kural sistemiydi.
Misafir — Tanrı'nın Elçisi
Çerkes misafirperverliğinin temel ilkesi, misafirin mutlak dokunulmazlığıydı. Bu kural, milliyeti, dini inancı veya sosyal statüsüne bakılmaksızın herkes için geçerliydi.
Çerkeslerde "misafir, ev sahibinin kalesindedir" diye bir deyim vardı. Şaşırtıcıdır ki, kanlı düşman bile misafir olarak evin eşiğini geçtiğinde koruma ve barınak bulurdu.
Ev sahibinin hayatını riske atarak, görevi gereği misafiri takipçilerinden kurtardığı, hatta bu misafir kendi oğlunun katili olsa bile, anlatılan efsaneler mevcuttur.
Misafirperverlik onuru, dağların en önemli yasalarından biri olan kan intikamı görevinden bile daha üstte tutulurdu. Misafiri ihbar etmek veya ona zarar vermek, tüm ailenin üzerine büyük bir utanç olarak düşerdi.
Kabul Kültürü: Misafirhanelerden Sofralara
Misafirperverlik titizlikle organize edilirdi. Varlıklı aileler, yolculara her zaman açık olan ayrı misafir evleri inşa ederlerdi. Yanlarında ahır da olur, ahırdaki at, ev sahibine evde bir misafir olduğunu bildirirdi.
Kabul töreni derin bir sembolizmle doluydu:
1. Silahın teslimi. Misafir, silahını ev sahibine teslim ederek ona tam bir güven gösterirdi. Bu aynı zamanda ev sahibinin güvenlik jestiydi.
2. Nezaket. Ev sahibi, misafirin ziyaret amacını sorgulama veya misafirin anlamadığı bir dilde konuşma hakkına sahip değildi. Misafir istediği kadar kimliğini gizli tutabilirdi.
3. Sofra ritüeli. Yemek özel bir görgü kurallarıyla yapılırdı. Misafire en iyi yemekler sunulur, yaşça büyük olanlara en saygın parçalar verilirdi. Yemek veya içecek sadece sağ elle verilmeliydi. Sofraya, ev sahibinin çoğu zaman bizzat icra ettiği müzik ve şarkılarla eşlik edilirdi.
Ev Sahibi ve Misafir: Karşılıklı Yükümlülükler
Ev sahibinin görevleri katı ve kapsamlıydı:
* Güvenlik, barınak ve yiyecek sağlamak.
* Misafiri, kendi hayatını riske atarak korumak.
* Misafirin malına verilen her türlü zararı tazmin etmek.
* Misafire yolculuk için erzak ve hediyeler vermek. Hediye, silahtan ata kadar her şey olabilir.
Misafirin davranışları da düzenlenmişti. Yasaklananlar:
* Evde amaçsız dolaşmak veya ev halkıyla özel sohbetler yapmak.
* Aile işlerine karışmak.
* Görgü kurallarını ihlal etmek, örneğin aşırı yemek yemek veya bir şeyi aşırı övmek (bu hediye beklentisi olarak algılanırdı).
Uğurlama Sanatı
Misafirin uğurlanması da tam bir ritüeldi. Ev sahibi, misafiri kalmaya ikna etmeye çalışır, misafirperverliğini gösterirdi. Misafir ayrılırken giydirilir, atına bindirilirdi. Binicinin atını eve yüzüne dönük olarak eyerlemesi minnettarlık ve saygı ifadesiydi. Ata sırtı dönük binmek ise ciddi bir hoşnutsuzluk işaretiydi. Ev sahibi, misafiri köyün sonuna kadar, bazen daha da öteye kadar güvenle uğurlamak zorundaydı.
Günümüzde Misafirperverlik
Modern dünyada birçok katı kural eski gücünü yitirmiş olsa da, Çerkes misafirperverliği ruhu hâlâ yaşıyor. Adığe evinde misafir bugün de doyurulur, şefkatle kuşatılır ve özenle ağırlanır.
Gelenek yeni bir biçimde canlanıyor: Kafkasya'nın Karadeniz kıyısında etnografik merkezler ve kompleksler kuruluyor; isteyen herkes efsanevi Kafkas sofrası atmosferine dalabilir, Adığe mutfağı, müziği ve danslarıyla tanışabilir.
Adığelerde misafirperverlik kurumu sadece görgü kuralları dizisi değildi. Bu, diplomasi, sosyal kontrol, gençlik için yaşam okulu ve kültürler arası köprü işlevi gören güçlü bir sosyal mekanizmadır...
Адыги. RU



