BURSA ÇERKES KÜLTÜR DERNEĞİ YURTSEVERLEŞMENİN ÖNCÜSÜ OLMALIDIR!

#255 Ekleme Tarihi 16/10/2015 01:24:50

BURSA ÇERKES KÜLTÜR DERNEĞİ BASKILARA DİRENMELİ, YURTSEVERLEŞMENİN ÖNCÜSÜ OLMALIDIR!

Sevindik! Çünkü haberi “Şamil Jane’nin mesajı” ile birlikte okuduğumuzda, bunun sadece bir “tabela değişikliği” değil; politika değişikliği olduğu sonucuna ulaştık, “tarihi bir adım” olduğunu düşündük. Bu nedenle sevindik! Bursa’daki arkadaşlarımız kararlı olmalı, baskılara direnmeliler. Tarih, onların önüne herkese nasip olamayacak bir fırsat çıkardı, halkımıza öncülük yapma şansı verdi. Bu tarihi süreci alınlarının akı ile geçmeliler. Aylardır yapılan tartışmaların içeriğini ve eksenini biliyorlar. Onun için kimsenin; dostun, kardeşin, thamatenin ve “federasyon”dan birkaç kişinin etkisinde veya “mahalle baskısı” altında kalınmamalıdır. “Kafkas” yerine “Çerkes”i getirmek bile “ileri” bir adımdır, ama artık çok da önemli değildir. Çünkü kurumlarımız haricinde “Kafkas”ta ısrar eden hemen hemen hiç kimse kalmadı. Anavatanda, diasporada ve dünyanın her yerinde artık “Çerkes” ve “Çerkesya” gündemde. Bütün “Kafkas” sevdalılarının da bir süredir sessiz sedasız “Çerkes”e ve “Çerkesya”ya geçiş yapmalarının nedeni budur. Bugün asıl tartıştığımız yüzyıl önce atılması gereken bu adım değil; “Çerkes kim?”dir. Bu nedenle atılacak adımların bu soruyu yanıtlıyor olması, Bursa Çerkes Kültür Derneği’nin de “Çerkes=Adıge’dir”den asla taviz vermemesi gerekir. Bizce, herşey daha açık, daha net olmalı; Bursa Kafkas Kültür Derneği, “Bursa Çerkes (Adıge) Kültür Derneği” veya “Bursa Çerkes Kültür Derneği-Adıge Khase” adını almalı ve isim değişikliğiyle birlikte yeni bir programı tartışmalıydı. Böylece “Çerkes”in bir ulus ile; bir dil, tarih ve kültür ile, bir gelecek ülküsü ile bağını koparmak isteyenler”in hevesleri bir darbede kursaklarında kalır; Bursa Çerkes Kültür Derneği uluslaşmamızın önünü açan bir derneğimiz olarak tarihe geçerdi. Bursa’daki Çerkeslerin; yurtseverlerin bütün baskılara direneceklerine, oynanmak istenen oyunları bozacaklarına ve artık “Çerkesler Adıgelerdir”i her zamankinden daha güçlü haykıracaklarına inanıyoruz. Çünkü Çerkes’i “Adıgeler, Abhazlar, Asetinler” veya “Adıgeler, Abazalar, Ubıhlar” veyahutta Adıgeler haricinde herhangi bir halkı dahil ederek tanımlamak hiçbir sorunu çözmez, sadece daha da karmaşıklaştırır. Elbette bugüne kadarki birlikteliği ve sonuçlarını görmemezlik edemeyiz ve kimseye kendi kurumlarınıza gidin diyemeyiz, demeyiz. Ama bugün bir Osetya var, Abhazya var... Osetlerin ve Abhazların yapması gereken kendi devletlerini desteklemek; ulusal kurumlarına sahip çıkmaktır. Eğer devletlerinin veya kurumlarının politikaları hoşlarına gitmiyorsa, buna karşı mücadelelerini de yine kendi kurumlarında yapmalılar. Bizim kurumlarımızda yalnızca “Çerkeslik” yapılmalı, “Çerkes (Adıge)” halkının sorunlarına çözüm aranmalıdır. Kardeşlerimizin sorunları bizim için “enternasyonalizm” veya “yardımlaşma ve dayanışma” başlıkları altında tartışılacak sorunlardır. Bu nedenle kurumlarımızda bizimle birlikte olacak kardeşlerimiz de “Çerkeslik” yapmalı, Adıgelerin sorunlarına çözüm bulmak için mücadele etmek zorlarına gitmemelidir. Yok bu o kadar zorlarına gidiyorsa o zaman biz de “bizi teslim almak için”, “kendi çıkarları için” bizim kurumlarımızdalar diye düşünmek durumunda kalırız. Bursa’lı yurtsever Çerkesler çok önemli bir adım atarak kurumlarımızı artık ulusal kimliklerimizle tanımlamanın önünü açtılar. Şimdi bütün eleştirilere kulaklarını tıkamalı, halkımızın geleceğini temsil ettikleri bilinciyle ulusal çıkarlarımız ve politikalarımız ekseninde yeni bir program çıkarmalılar. İsim değişikliği böyle bir programla ve politika değişikliği ile geliştirilmelidir. Çünkü dünyadaki ve anavatanımızın da bir parçası olduğu RF’ndaki gelişmeler bizleri yeni politikalar yapmaya zorluyor. Artık “Çerkes (Adıge) halkının önceliği uluslaşmaktır” diyebilmeli; bir uluslaşma programımız olmalı, siyasallaşmalı ve örgütlerimizi ihtiyaçlara cevap verebilecek, “uluslamaya hizmet edecek” şekilde tepeden tırnağa değiştirmeli; yeniden örgütlemeliyiz. Hedefimiz uluslaşmaktır. Bu, insanlarımızı, özellikle de geleceğimiz demek olan gençlerimizi-çocuklarımızı ulus bilinciyle “yurtsever birer Çerkes” olarak yetiştirmek; bundan sonra yalnızca dilimizi ve kültürümüzü koruma faaliyetleri ile yetinmemek, toplumumuza bir ulus bilinci verecek siyasi çalışmalar yapmak, politik bir güç olmayı hedeflemek ve bütün diğer ulusların yaptığı gibi bizlerin de ulus olma bilincini güçlendirecek değerlere ve tarihi günlerimize sahip çıkmak demektir. Geceleri, festivalleri veya kutlamaları anlamsız tarihlerde değil; ulusal önemi olan günlerde düzenlemeli; kültürel faaliyetleri uluslaşmaya hizmet edecek tarzda “siyasallaştırmalı”yız. Mesela 14 Mart “Adıge Anadili Günü”, 25 Nisan ise “Çerkes (Adıge) Bayrağı Günü”dür. Böyle günlerde mutlaka geniş katılımlı etkinlikler örgütlemeli, bu günlerin anlam ve önemlerini insanlarımıza anlatmalı, bilince çıkarmalarını sağlamalıyız. Keza “21 Mayıs”! Cumhuriyet yöneticilerimizin de bir kaç kez resmen açıkladıkları gibi atalarımız bu tarihte vatanlarını ve özgürlüklerini koruma savaşını kaybetmiş, soykırıma uğramış, vatanlarından sürgün edilmişlerdir. Her 21 Mayıs’ta bu günü anlam ve önemine uygun bir şekilde anmalı, sorumlularından bu haksızlığın giderilmesini talep etmeliyiz. Aynı şekilde toplumumuzun bölünmüşlüğüne hayır demek olan “Anavatan Çerkesya” söylemini daha çok sahiplenmeli, atalarımızın Çerkesya’yı tüm dünyaya ilan ettikleri “13 Haziran 1861”i insanlarımızın; özellikle de gençlerimizin beyinlerine kazımalıyız. “1 Ağustos Anavatana Dönüş Günü” de geleceğimizin, uluslaşmamızın sembolüdür. Her Çerkes (Adıge) ancak anavatanında varlığını sonsuza kadar devam ettirebilecektir. Bu nedenle her 1 Ağustos’ta anavatanı tanıtıcı, dönüşü özendirici etkinlikler düzenlemeliyiz. İşte değişimin ve dönüşümün ekseni bu olmalı; isim değişikliği yeni bir programla desteklenmeli, kurumlarımız mutlaka ulusal bir eksende Çerkesleşmelidir. Biz bugün isim değişikliğine öncülük yapan Bursa Çerkes Kültür Derneğini kutluyor, Çerkes halkının değişim-dönüşüm ve uluslaşma isteminin öncüsü olacaklarına, baskılara direneceklerine inanıyor ve kendilerine her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu tüm dünyaya ilan ediyoruz.
  21. 10. 2010
Bakış Açımız
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks