Rusya'nın Nüfus Sayımı ve Çerkes Sorunu -2- Çerkesya Hareketi-Bakış Açımız

#7637 Ekleme Tarihi 16/11/2021 09:13:04

Bu süreçte başka neler gördük? 

Bizi, kurumlarımızı yönetenlerin konuları iyi bilmediklerini; bazılarının, idare’i maslahatçı ve eyyamcı olduklarını gördük… 

Bizzat Moskova’nın veya Moskova’nın (şu veya bu biçimde) etkisi ve/veya kontrolü altında olan insanların-kurumların “Çerkes” kimliğine açık tavır aldıklarını görmelerine rağmen, hala “Çerkes” kimliği altında toplanmanın önemini anlamadıklarını… 

Eli kalem tutan birkaç lafazanın “aman ha, sahip olduğumuz statüyü de, hakları da kaybederiz” yalanına inandıklarını gördük. 

30 yıldır gündemde olan bu konu ve nüfus sayımı üzerine düşünmemişler bile.

Bazıları, “Biz Adığeyiz, Adığelerin vatanı Adığey” diyorlar. 

Adığe Cumhuriyeti’nin devlet ambleminde Çerkesçe, “Adığe Cumhuriyeti” ve Rusça, “Adıgeya Cumhuriyeti” yazmasına rağmen “Adığe Cumhuriyeti” değil, “Adığey” diyorlar. Neden? 

Çünkü “Adığe”, “-y” eki ile birlikte vatanı çağrıştırıyor ve bilinç altında “Adığey”in, yani “Adığe Cumhuriyeti”nin “Adığe Xeku” olduğunu işliyor.

Zaten artık özel sohpetlerde de açık açık “Kabardey”in nüfus problemi yok, hatta taşıyor, artık vatan, nüfus sorunu olan Adığe Cumhuriyeti'dir" diyorlar. 

Bu nedenle, “Kabardey Ulusu” çıkışından ve “Çerkes ( Adığe ) Ulusu”nun ve/veya “Adığe Xeku-Çerkesya”nın bölünmesi anlamına gelen söylemlerden fazla rahatsız olmadılar.

Tarihi vatanımız “Çerkesya”nın Rus İmparatorluğu için jeopolitik ve askeri önemini; bu nedenle Çerkessizleştirildiğini ve demografik yapının lehimize değişmesini istemediğini, kendiliğinden buna izin vermeyeceğini hala anlamadılar. 

( Derin ) Rus devletinin sesi Jirinovski açık açık: "Çerkesler tarihi vatanlarına dönerlerse, Kuzey Kafkasya'yı kaybederiz" diyor, ama bunlar, hala, "eğer ilişkilerimiz iyi olursa, Rusya devleti vatana dönüşümüze izin verir" hayali kuruyorlar. 

Devletlerin "iyi niyetle" iş yaptıklarını sanıyorlar.    

Elbette Rusya ile düşmanlık ve çatışma eksenli bir politik çizgi, işimizi zora sokar, vatana dönüşümüze hizmet etmez ve elbette Rusya bir gün diaspora Çerkeslerinin vatanlarına dönüşlerine izin-destek verecek, ama "iyi niyet" gösterileri yaptığımız ve sevgi pıtırcıkları yaydığımız zaman değil; demokratikleştiği zaman. 

Ve demokratik mücadele, "düşmanlık"; çatışma, bölme değil; daha baştan, "barış içinde birlikte, kardeşçe yaşama iradesi" ve "demokratik hak ve özgürlük talep etmek" demektir. 

"Çerkesya derseniz, bu, Türkiye'de Kürdistan demeye benzer" diyor, Rusya'yı Türkiye gibi demokratik olmayan bir ülkeyle kıyaslıyorlar. 

Peki niye "Çerkesya derseniz, İspanya'da Bask ülkesi (Euskal Herria) ve Katalonya veya İngiltere'de İrlanda... demeye benzer" demiyor, demokratik açılımlar yapabilen ülkeleri örnek vermiyorlar? 

Çünkü, Çerkes halkının ve Çerkes ulusal mücadelesinin haklı ve meşru "vatan" ve "vatanda birlik olma" talebini kirletmek ve öcü gibi göstermek istiyorlar. 

Hem de "Çerkesya projesi"nin bir sınır değişikliği değil; "Çerkes halkının tarihi vatanı Çerkesya coğrafyasında, yerli halk olmaktan kaynaklanan hak ve özgürlüklere sahip olması" demek olduğunu defalarca kere yazdığımız ve kendileri de çok iyi bildikleri halde.   

Demokratik olmayan bir Rusya Federasyonu asla Çerkeslerin vatanlarına dönüşlerine izin vermez. Ve iyi niyetle olmaz bu iş. 

Eğer mesela Adığe Cumhuriyeti’ne bin Çerkes dönüş yaparsa, Rusya dışarıdan 5000 Rus, Ukraynalı, Ermeni, Özbek… getirir.

Bu nedenle biz, vatana dönüş çalışmalarını mutlaka devam ettirmemiz ve örgütlememiz gerektiğine inanmakla birlikte, Rusya Federasyonu'nun demokratikleşme sürecine katkı sunmamız ve demokratikleşmesine hazır olmamız gerektiğine inanıyoruz.

Yoksa, yene bir fırsat çıktığında, 1994 yılında Yeltzin'in "hazmedebileceğiniz kadar talep edin" açık çekini verdiği zamanki gibi, yine ulusal taleplerimizi dile getiremez ve örgütleyemez duruma düşeriz. 

Şunu da bir kez daha hatırlatalım: Ne "Çerkesya" söylemi; ne de yukarıda anlattığımız "Çerkesya Projesi" Rusya'da, Rusya Federasyonu yasalarına göre "illegal" değildir.  

Ve bugün siyasi ve hukuki olarak hiç bir şeyi değiştirmeyecekse bile, "Çerkesya söylemi"nin sosyolojik ve psikolojik etkisi vardır. Çerkes halkını bileştirir, çözüm adresini işaret eder ve bugün Çerkesya coğrafyasında yaşayanlara, "Çerkes toprağı" gerçeğini hatırlatır.

Rusya tam da bu nedenle "Çerkesya" söyleminden rahatsız oluyor ve Çerkesya'da Çerkes halkının izlerini yok etmeye, demografisini Çerkes halkının aleyhine değiştirmeye çalışıyor. 

Sadece son yıllarda yaşananlar bile bunu görmeye yeter. Provokatif söylemleri doğru bulmuyoruz, ama Karadeniz sahillerinde Ermeni nüfus çok arttı. Bu “göç” kendiliğinden olmuyor. Örgütlü ve Rusya, bu örgütlü “göç”ü destekliyor. Çünkü Ermeni halkı ile güçlü tarihsel-siyasi ilişkileri ve din birliği var. 

Bir başka gelişme de, Adığe C.’nde son yıllarda çoğalan Türkmen-Özbek-Tacik (öğrenci)ler. Hem okuyor, hem de çok kolay oturum alıyorlar. Sadece birkaç yılda sayıları çoktan ( on ) binleri aştı.   

Ama bunlar da yetmezse, ve farz edelim ki diaspora Çerkesleri akın akın Adığe Cumhuriyeti’ne dönmeye başladılar, Moskova bunu durdurmak için elinden geleni yapar, ama tabii “umut ölmesin” diye "Dönüş"ü tamamen yasaklamaz.

"Çerkes halkı 'Çerkes kimliği' altında toplanmalıdır" diyoruz. Çünkü Çerkes kimliği birleştiricidir, Çerkes halkının siyasi ve hukuki hak ve özgürlüklerinin şahididir. “Adığe” kimliği ise Rusya Federasyonu’nun Çerkeslere yönelik politikaları ile örtüşüyor. 

Çünkü Rusya Federasyonu artık Rus yazar ve bilim insanlarının bile “Çerkes Sorunu”nun çözülmesi gerektiği üzerine yazılarının arttığını ve Çerkes ( Adığe ) ulusal bilincinin büyüdüğünü görüyor. 

Bu nedenle, Çerkes ( Adığe ) halkını, 1922 yılından sonra siyasallaştırdığı ve kurumsallaştırdığı alt etnik topluluklara göre bölme planını uygulamaya koydu. Çerkes ( Adığe ) halkının siyasi ve coğrafi birliği için çalışan yurtseverleri bu plan ile tehdit etti.

Bu oyunu bozmanın tek yolu, “Çerkes ( Adığe )” kimliğinde tarihi vatanımız Çerkesya’da birlikte ısrar etmektir. 

Umarız, gerçekleri göremedikleri için bu projenin Kuzey Kafkas halklarını böldüğünü, bölücülük ve mikro milliyetçilik olduğunu söyleyenler artık gerçeği görmüşlerdir. 

Gerçek “mikro milliyetçilik” Çerkes alt etnik topluluklarının her birinin bir “ulus” veya bir halk olduğunu iddia etmektir.

Çerkes Sorunu karmaşıktır, çözüm süreci birkaç evreden geçecektir. Bugün Yurtseverlerin öncelikli görevleri Çerkes ( Adığe ) halkının siyasi ve coğrafi birliğini savunmaktır. 

Bizim, “Çerkes ( Adığe ) ulusu kendi etnik-ulusal kimliği ve çıkarları ekseninde örgütlenmelidir”, “Çerkesya’nın Yeniden İnşası, mikro milliyetçiliğin panzehiri ve Çerkes ( Adığe ) halkının birliği projesidir” dememizin nedeni de budur.

Bunu birilerinin “milliyetçilik” olarak tanımlamaları önemli değildir. Çünkü bütün ulusal örgütlenmeler ve mücadeleler “milliyetçi” ve “milliyetçilik” de uluslaşma süreçlerinin ideolojisidir.

Biz, Çerkes ( Adığe ) halkının tarihi vatanı Çerkesya’da birlik olmasını, demokratik hak ve özgürlüklerine sahip olmasını ve geleceğini garanti altına almasını istiyoruz. 

Bu, demokratik bir taleptir, ulusal sorunlarını çözememiş ülkeleri demokratikleştirir ve artık uluslararası siyasi-hukuki platformlarda insan hak ve özgürlükleri arasında sayılmaktadır. 

İrlanda, Bask, Katalon, Mapuche, Maori ve daha onlarca yerli halkın mücadelesi böyledir. 

Ama “milliyetçilik” dendiğinde, Türkiye’de birçoklarının aklına MHP, Ülkü Ocakları, faşizm ve ırkçılık geldiği, insanların önyargılarına oynamak istedikleri için Çerkesya Hareketi’ne “milliyetçi” diyorlar. 

Bize “milliyetçi”, kendilerine "devrimci-demokrat-liberal..." yakıştırması yapanlar bilmelidir ki, etnik-ulusal kimlik ve çıkarları için mücadele eden herkes, son tahlilde, milliyetçidir. 

Devrimci demokratik çevrelerin Kaf Fed’i de “milliyetçi” olarak nitelemesinin nedeni budur.

Ama Çerkes ulusal mücadelesine negatif anlamda "milliyetçi" yakıştırması yapanların çifte standartı de gözden kaçmıyor. 

Bakın artık kendi etnik-ulusal kimliği ve çıkarları ekseninde örgütlenmeyen tek bir Kuzey Kafkas halkı kalmadı. Ama Çerkes ulusal mücadelesine "milliyetçi tu kaka" diyenler, diğerlerine: Abaza, Oset, Çeçen örgütlenmelerine hiç bir şey demiyorlar. 

Bu çifte standartın sebebi ne? 

Diyelim ki, Kuzey Kafkas halklarının birliğini savunuyor, bu nedenle Kuzey Kafkas halklarından biri olan, Çerkes ( Adığe ) halkının kendi çıkarları için ayrı örgütlenmesi gerektiğini anlatanlara böyle yakıştırmalar yapıyorlar. Peki diğerleri de aynı şeyi yapmıyor mu? Niye onlara da “milliyetçi”, “bölücü”, “mikro milliyetçi” veya “faşist” falan demiyorlar? 

Bu “Çerkes” düşmanlığının nedeni ne?

Çerkesler, Çerkes gençleri bu manipülasyona gelmemeli; zihnimizi kirleten bu söylemlere tavır almalıdır. “Kafkasçılık” bitti, şimdi B planı: Çerkes ( Adığe ) halkını bölme planı start aldı. 

Çerkes Sorunu, Çerkes halkının tarihi vatanı Çerkesya’dan sürgün edilmesi, bölünüp parçalanması, “Adığe Xeku-Çerkesya”nın yok edilmesi ve Çerkes ( Adığe ) halkının vatansız kalmasıdır. Başımıza gelen bütün melanetlerin nedeni budur. 

Bu sorun, ancak, “Çerkes ( Adığe ) etnik-ulusal kimliğimiz” ekseninde örgütlenirsek, vatana dönüp, tarihi vatanımız Çerkesya’da birlik olursak, Çerkes ( Adığe ) halkı olarak kendi yaşam alanımız olursa veya ulusal-siyasi yaşamımıza egemen olursak ve Çerkesya’yı yeniden inşa edip uluslaşırsak çözülecektir. 

Çerkes ( Adığe ) halkı için bunun dışında bir ulusal vizyon yoktur. 

Bu vizyonu anlatan ve örgütlemeye çalışan Çerkesya Hareketi yurtsever, demokratik bir harekettir. Savaşa, şiddete karşıdır. Halkların eşitliğini ve özgürlüğünü savunur. Herkesle barış içinde, kardeşçe birlikte yaşamak ister. 

Çerkesya Hareketi 

15 Kasım 2021

Bakış Açımız
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks