Antik Kaynaklar Işığında Tarihin Savaşçı Kadınları: Amazonlar

#12199 Ekleme Tarihi 05/11/2025 02:37:29

                              Antik Kaynaklar Işığında Tarihin Savaşçı Kadınları: Amazonlar

                                          Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Kalmış1 , Araştırmacı Saliha Çekı̇ 2

                                          1 Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

                                          Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Eskiçağ Tarihi ABD, Antakya/HATAY, gokhankalmis@mku.edu.tr,

                                         ORCID: 0000-0002-0118-9373

                                         2 Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

                                        Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih ABD Yüksek Lisans Programı, Antakya/HATAY, salihaceki@gmail.com,

                                        ORCID: 0000-0002-4785-982X

                                        *Corresponding author: GÖKHAN KALMIŞ

                              Özet

Antik kaynaklar, Eski Çağ toplumlarının araştırılmasında başvuru eserleri arasında yer almaktadır. Bu kaynakların içermiş olduğu bilgiler dönemin toplumsal, kültürel, coğrafi ve iktisadi özellikleri gibi önemli konular hakkında bilgiler sunarak araştırmacıyı kanalize etmektedir. Haklarındaki ilk bilgilere antik kaynaklarda rastladığımız Amazonlar, Eski Çağ’ın kadim zamanlarında tarih sahnesine çıkmış bir kadın topluluğudur. Özellikle Grek ve Roma kaynaklarında bu topluluğun yaşamış olduğu coğrafya, sosyal hayatları, toplumsal düzenleri, inanç sistemleri ve onları diğer toplumlardan ayırarak bir kimlik haline getirmiş olan savaşçı yönleri büyük yer edinmiştir. Çalışmayı, antik yazarların aktarımları çerçevesinde Amazon kadınları oluşturmaktadır. Amazon kadınlarına antik kaynaklarda MÖ 8. yüzyıldan itibaren rastlanmaktadır. Onlardan ilk bahseden yazılı kaynak ise Homeros’un “İlyada” isimli eseridir. Homeros’un ardından ilk tarihsel veriler Herodotos’ta geçmektedir. Bu eserlerin yanı sıra antik yazarlar arasında yer alan Strabon, Ksenophon, Vergilius, Diodorus Siculus, Rodoslu Apollonios, Plinius ve Hippokrates’in eserlerinde de Amazonlara yer verilmiştir. Çalışmada antik kaynakların aktarmış olduğu bilgiler ışığında Amazon kadınları olarak anılan destansı kavmin yaşamı ve gerçekliği incelenecektir. Bununla birlikte Amazonlar özelinde kadınların eski devirlere dayanan varlıkları, toplumsal statüleri ve egemenlik alanları ile yaşadıkları dönemin şartlarına göre şekillenen mücadeleci yönlerinin tanıtılması hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Eski Çağ Tarihi, Antik Kaynaklar, Savaşçı Kadınlar, Amazonlar

                              Giriş

Tarih biliminin ana kaynaklarının önemli bir bölümünü, hiç şüphesiz antik kaynaklar oluşturmaktadır. Eski Çağ’da hüküm süren toplulukların bir kısmı, kendilerine ait yazılı vesika bırakmamışlar ya da henüz tespit edilememiştir. Bu topluluklardan bazıları hakkındaki ilk bilgilere, antik kaynaklardan ulaşılmaktadır. Bu manada antik kaynaklar, Eski Çağ toplumlarının yaşamları, dini inanışları, kültürleri ve siyasi mücadeleleri gibi konular hakkında önemli bilgiler aktarmaktadır. Çalışmanın ana konusunu oluşturan Amazon kadınları hakkındaki ilk ve en kapsamlı bilgilere de yine antik kaynaklarda rastlanılmaktadır. Onlardan ilk bahseden yazılı kaynak ise Homeros’un (2008) “İlyada” isimli eseridir. Homeros’un ardından ilk tarihsel veriler Herodotos’ta (2014) geçmektedir. Bu eserlerin yanı sıra antik yazarlar arasında yer alan Strabon (2021), Ksenophon (1974), Vergilius (1998), Diodorus Siculus (www.penelope.uchicago.edu), Rodoslu Apollonios (2018), Plinius (www.penelope.uchicago.edu) ve Hippokrates’in (2021) eserlerinde de Amazon kadınlarına yer verilmiştir.

Antik kaynaklarda, Amazon kadınları hakkında bütüncül bilgi paylaşımı sunulmamıştır. Bu kaynakların her birinde, konunun farklı yönleri hakkında detaylı bilgiler yer almaktadır. Ayrıca kaynaklarda, aynı konu hakkında farklı bilgilere de rastlanılmaktadır.

Çalışmanın ana temasını oluşturan Amazonların isimlerinin anlamı üzerine birçok görüş mevcuttur. Ancak Amazon kelimesinin en çok kabul gören anlamı “a-mazon-memesiz” şeklindedir. Amazon kelimesinin ilk hecesi olan ‘a’ harfi Grekçe’de olumsuzluk anlamı vermektedir. ‘Mazon’ kelimesi ise ‘meme’ anlamına gelmektedir. Savaşçı bir kimliğe sahip olan Amazonların savaş aletleri olan ok ve yayı daha iyi kullanabilmek için sağ göğüslerini dağladıkları antik kaynaklarda anlatılmaktadır1 . Bu nedenle Amazonların bu isimle anıldıkları düşünülmektedir (Strabon, XI. 5. 1; Temür, 2012: 69; Çam, 2015: 71; Hippokrates, 2021: 181; Siculus, III. 53). Ayrıca Amazonlar Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “MÖ 1200 yılından itibaren Karadeniz Bölgesi’nde yaşamış, savaş aletleri ok, yay, kargı ve iki ağızlı balta olan, tamamen kadın savaşçılardan oluşan tarihî bir ulus”, Amazon kelimesi ise “savaşa katılan kadınlara eski çağların Amazonlarına benzetilerek verilen san”, “ata binen kadın” olarak geçmektedir (www.sozluk.gov.tr).

Amazonların günümüze kadar ulaşmasını sağlayan antik kaynaklara bakıldığında Amazon ismi ile ilgili farklı bilgilere ulaşılmaktadır. Homeros’un İlyada isimli eserinde Amazonlar, “erkek gibi” anlamına gelen “antianeirai” olarak geçmektedir (Homeros, III. 188, VI. 186). Herodotos’a göre ise Amazon ismi, İskit (Skyth) dilinde “Oiorpata” yani Yunanca karşılığı “erkek öldüren” (oior: erkek, pata: öldüren) anlamına gelmektedir (Herodotos, IV. 110).

1 Antik yazarlardan Vergilius, diğer antik yazarlardan farklı olarak savaşlarda Amazonların sağ göğüslerini çıplak bıraktıklarını aktarmaktadır. Bunun nedeni ise diğer antik yazarlarda geçen, Amazonların sağ göğüslerinin dağlanma sebebiyle aynıdır (Vergilius, XI. 640).

                   1- Amazon Kadınlarının Yaşadığı Coğrafya

Antik dönem ile ilgili önemli bilgiler aktaran Strabon, “Geographika” adlı eserinde Amazon coğrafyası ile ilgili oldukça kapsamlı bilgiler sunmuştur. Yazar, Pindaros’un mızrakları ile uzaklara erişen Syria ordusunu sevk eden Amazonlardan bahsetmiş ve yaşadıkları bölgenin Themiskyra olduğunu açıkça işaret etmiştir. Themiskyra’yı Amisene toprakları olarak belirtmiş ve bu toprakların Halys (Kızılırmak) Nehri’nden sonra gelen ülkede yaşayan Leukosyrialılara ait olduğunu aktarmıştır (Strabon, XII. 3. 9). Strabon, Themiskyra’dan Amazonların ve Sideneliler’in ülkesi olarak bahsetmiş ve bölge ile ilgili detaylı bir anlatımda bulunmuştur:

“Themiskyra bir ovadır; bir tarafını deniz yalar ve kentten yaklaşık altmış stadion uzaklıktadır ve diğer taraftan güzel ormanlarla ve kaynakları dağın içinde bulunan küçük akarsularla kaplı dağlık bir araziyle çevrilidir. Böylece bütün bu akarsularla beslenen Thermodon Irmağı, ova boyunca akar ve Phanaroia’dan çıkan diğer bir ırmak da aynı ovadan akar ve bunun ismi Iris’tir. Bunun kaynakları Pontos’tadır ve Pontos’taki Komana kentinin ortasından, verimli bir ova olan Dazimonitis’ten batıya doğru aktıktan sonra, şimdi terk edilmiş olan eski krâli Gazioura kentine doğru kuzeye kıvrılır, Skylaks’ın ve diğer ırmakların da sularını alarak tekrar doğuya doğru anavatanım Amaseia’nın sularını aşarak Phanaroia’ya ulaşır. …” (Strabon, XII. 3. 15).

Rodoslu Apollonios, Ares ve Harmonia’nın kızları olduklarını belirttiği Amazonlardan, “Themiskyreialı” olarak bahsetmiştir. Apollonios, Amazonların tek bir şehirde yaşamadıklarını ve üç boya ayrılarak bütün ülkeye yayıldıklarını belirtmektedir. Bir tarafta Hippolyte’ye bağlı olanlar, bir tarafta Lykastialar ve başka bir tarafta ise kargı atan Khadesialar’ın olduğunu ifade etmektedir (Apollonios, II. 990-1000).

Apollonios, Amazonların yaşamış olduğu bölgede yer aldığı düşünülen Thermodon Nehri ile ilgili de detaylı bilgi sunmuştur. Yazar, Thermodon Nehri’nin kollarının karanın içlerine kadar uzanmakta olduğundan bahsetmektedir. Asıl kaynağı Amazonia adındaki yüksek dağlardan ovaya uzanan nehir, 96 kola ayrılmıştır. Thermodon Nehrinin coğrafı yapısı Amazonların karşısında savaşacak taraf için risklidir. Amazonlar bu coğrafyanın imkânlarını çok iyi kullanmış ve savaşçı yönlerini geliştirmelerinin etkisiyle düşmanlarının gözünü korkutmuşlardır (Apollonios, II. 970, 975).

Herodotos, “Tarih” adlı eserinde Amazonların, yaşanan Thermodon Savaşı’nın ardından yakalanıp bir gemiye bindirildiklerini ve gemiyi ele geçirdiklerini ancak gemi kullanmayı bilmediklerinden dolayı dalgalara kapılarak Skyth topraklarında karaya ulaştıklarından bahseder. Bu bölgedeki yaşantılarının ardından Skyth erkekleri ve Amazonlar Tanais (Don) Nehri’ni geçerek, nehrin doğusunda bir ülkeye yerleşmişlerdir (Herodotos, IV. 110-116).

Antik yazarların eserlerinde ve mitlerde genel olarak Anadolu Amazonlarından bahsedilmiştir. Ancak Diodorus Siculus, Libya Amazonları hakkında bilgiler aktarmıştır. Yazar, onların Anadolu Amazonlarından çok daha önce yaşayan bir topluluk olduklarını, büyük işler başardıklarını ve Libya’da Tritonis olarak isimlendirilen verimli bir bataklık üzerinde yaşadıklarını belirtmiştir. Bu bataklığı ise Etiyopya yakınlarına ve okyanus kıyısındaki, civardakilerin en yükseği olan ve Yunanlılar tarafından Atlas olarak adlandırılan dağa konumlandırmıştır. Siculus, onların kahramanlıkları, yaşam biçimleri, deniz boyunca ve iç kısımlara doğru uzanan bölgelere diktikleri şehirlerden bahsetmiştir. Kendi adlarını taşıyan 18 şehir kurduklarından ve bunlardan en önemlilerinin Cymê, Pitana ve Prienê olduğunu belirtmiştir (Siculus, III. 52-55).

Anadolu Amazonları, Kafkas Dağları’nın kuzeyindeki bölgede ortaya çıkmıştır. Soyları, iki İskit prensesi; Scolopotus ve Hylinos’a dayanmaktadır. Bu iki İskit prensesi zalimlikleri nedeniyle tahtlarından indirilmiş ve sürülmüşlerdir. Bu durumun üzerine onların ardından gelen takipçileriyle birlikte Kafkaslara gelmişler ve burada toplanmışlardır. Kendilerine yeni bir ülke arayan Amazonlar, yaşamlarını devam ettirebilecekleri genişlikte toprakları ele geçirene kadar savaşmış ve yağma hareketlerinde bulunmuşlardır. Yağmaladıkları bölgelerde yaşayan halklar intikam almak için silahlanmış ve onlara karşı saldırı hareketine geçmişlerdir. Ancak Amazonlar savaş eğitimi almış olmaları sebebiyle bu saldırıyı püskürtmüşlerdir. Esir düşmek istemeyen bu kadınlar çözümü, Maeotis Gölü (Azak Denizi) yakınında tamamen kadınlardan oluşan bir devlet kurmakta bulmuşlardır. Devlet ve ordu yönetimine önem veren bu topluluk, biri devleti biri orduyu yönetmek üzere iki kraliçe seçmişlerdir. Kudretli bir ordu kurmuşlar ancak erkeksiz yaşam, soylarının devamına engel olmaktadır. Bu durum ise onlar için büyük bir problem haline gelmiştir. Özgür bir yaşamda evliliğin kölelik olduğunu düşünmüşler ancak soylarının tükenmesi tehlikesi çevre topluluklarla beraber olmalarını gerektirmiştir. Birliktelikten doğan erkek çocukları babalarına verilirken, kız çocukları ise küçük yaşlardan itibaren yaya ve at üzerinde dövüşebilmek üzere eğitilmişlerdir. Mitolojik bir anlatıya göre başlangıçta genç kabile Don Nehri kıyılarında yaşamıştır. Amazon ordusu kraliçesi Lysippe’in oğlu Tanais savaşa olan tutkusu ve evliliğe değer vermeyişi nedeniyle Afrodit tarafından lanetlenmiş ve annesine aşık olmakla cezalandırılmıştır. Tanais, annesi ile ilişki yaşamaktansa ölmeyi tercih etmiş ve kendisini nehirde boğmuştur. Lysippe, bu duruma oldukça sinirlenmiş ve tepkisini Amazonları harekete geçirerek göstermiştir. Amazonları Karadeniz’e getirerek buraya yerleştirmiştir. Anadolu Amazonları’nın doğuşu bu şekildedir. Hakimiyet alanlarının batı sınırını belirlemek için Sinop şehrini kurmuşlardır. Devamında ise Karadeniz ve Kafkasya’nın güneyi arasındaki Kolkhis adı verilen bölgeye kadar ilerlemişlerdir. Kurdukları hakimiyetin/krallığın başkentini ise Themiskyra olarak belirlemişlerdir (Sobol, 1999: 30-32).

Amazon kadınlarının yaşadıkları coğrafyanın çok geniş bir alana yayılması, onların gerçekten var olup olmadığı ile ilgili soru işaretlerini ortaya çıkarmaktadır. Ancak yaşadıkları coğrafyada bıraktıkları izler, kültürel aktarımlar ve arkeolojik buluntular bu topluluğun gerçekte var olduğuna ve yaşadıklarına dair önemli veriler sunmaktadır. Amazon kadınlarının bıraktıkları ayak izleri, Libya ve Kafkasya’nın farklı bölgelerinden başlayıp Anadolu’nun farklı bölgelerine kadar yayılmış olarak karşımıza çıkar. Bu izler Troia (Troya) Savaşı’ndan sonra ise kaybolur (Gültepe, 2017: 45).

                   2- Savaşçı Kadınlar: Amazonlar

Amazon kadınlarını çağının ötesine taşıyan ve onlara efsanevi bir kimlik kazandıran en büyük ve yadırganamaz etken, onların erkek egemenliğinin dışında, kadınların hüküm sürdüğü bir yaşam tarzına sahip olmalarıdır.

Antik kaynaklarda, Amazon kadınlarının savaşçı özellikleri hakkında önemli bilgiler yer almaktadır. Homeros, Amazonlardan iki savaş içerisinde bahsetmektedir. Bunlardan ilki Bellerophon’a karşı Lykia’da meydana geldiği belirtilen savaştır. Bu savaşta yer alan Amazon kadınları için Homeros tarafından ‘erkek gibi’ tanımlaması kullanılmıştır. Homeros’un tanımlamasından savaşın erkeklere özgü olduğu ancak Amazonların savaşçı kimliğe sahip oldukları çıkarımı yapılmaktadır. Amazonların erkeklere özgü olduğu düşünülen savaş içerisinde olması onları dikkat çekici hale getirmiştir. Eserde Amazonlardan bahsedilen bir diğer savaş ise Troia kralı Priamos’un gençliğinde Sangarios (Sakarya) Nehri kenarında Amazonlarla birlikte yapmış olduğu savaştır. Amazonların ayak izlerini bıraktıkları bölgeler de burada yer almaktadır. Onlar, Sakarya kıyılarına kadar gelmişlerdir. Sayıları azdır ancak savaşmaktan çekinmemişlerdir (Homeros, III. 181-190; VI: 172-186).

Apollonios, Amazonların savaşçı yönlerini aktarırken; onlarla yaşanacak bir savaşın kansız geçemeyeceğine, kural tanımayan, hiçbir şeyden çekinmeyen ve adalete saygı duymayan bir topluluk olduklarına dikkat çekmiştir (Apollonios, II. 985).

Diodorus Siculus da, Amazonları Thermodon Nehri kıyısına konumlandırmıştır. Yazar, Amazonların örgütlendiğini ve erkekçe bir cesarete sahip olduklarını aktarmıştır. Bu cesaretleri ile komşu bölgeleri fethetmiş ve geniş sınırlara yayılmışlardır. Kraliyet otoritesine sahip bir kadın önderliğinde örgütlenen Amazonlar, savaş eğitimini ve silah kullanmayı bu kadından öğrenmişlerdir. Bedensel gücü, cesareti ve yiğitliği ile dikkat çeken bu Amazon kraliçesinin ünü arttıkça serveti ve ordusu da artmaya başlamıştır. Bu gurur ile kendisine “Ares’in kızı1” unvanını vermiştir. Kadınları savaşçı olarak yetiştirirken erkeklere ise kadınlara ait olduğu düşünülen işleri vermiştir. Thermodon bölgesinde yasaları da yine Amazon kraliçesi belirlemiştir. Yasalar, kadınların savaşlara götürülmesi ve erkeklerinse köle ve aşağılanma muamelesi görmesi üzerinedir. Amazon ülkesinde çocuklar için de yasalar bulunmaktadır. Erkek çocukların savaşçı yetişmesini engellemek için kolları ve bacakları sakatlanmaktadır. Kız çocukların ise iyi birer savaşçı olmalarını sağlamak amacıyla sağ göğüsleri dağlanmaktadır. Tüm bu yasaları koyan ve Amazon yaşantısına yön veren kraliçe, zekâsı ve yeteneği ile dikkat çeken bir general olmuştur. Thermodon Nehri’nin kıyısında Themiskyra adında bir şehir kurmuş ve burada bir saray inşa etmiştir. Askeri disipline çok önem vermiştir. Başarılarının çoğu bu disiplin sayesinde kazanılmıştır. Yaşamını bir savaşçı olarak sürdüren kraliçe, kahramanca savaşarak hayatını sonlandırmıştır (Siculus, II. 45-46).

Herodotos, Amazonlardan bahsederken onları Sarmat kavmine mensup olarak tanımlamıştır2 . Herodotos’un anlatımlarına göre Amazonlar, savaşçı yönlerini kimlikleştirmişlerdir. Savaşçı yönleri onların vazgeçilmez bir özellikleri haline gelmiştir. Yazar, Amazonların Thermodon Savaşı’na katılıp yenildiklerini aktarır. Yunanlılar tarafından yenilgiye uğratılan Amazonlar, bir gemiye bindirilerek yaşadıkları yer olan Thermodon bölgesinden ayrılırlar. Yenilgiyi ve esir düşmeyi kendilerine yediremeyerek gemi yolculuğu sırasında gemideki erkek mürettebatı öldürürler ancak gemi kullanmayı bilmedikleri için denizin onları sürüklediği yer olan İskit bölgesine ulaşırlar. Amazonlar, yeni gelmiş oldukları bu bölgede karşılarına çıkan atlara binmişlerdir. Amazon kadınlarının at ile olan ilişkisi, yeni geldikleri bir coğrafyada aşina oldukları bu hayvanları kullanarak yağma hareketinde bulunmalarından anlaşılabilmektedir. Ancak Amazonlar yeni geldikleri bu bölgede sadece atlarla değil bölgenin sakinleri olan İskit erkekleri ile de karşılaşmışlar ve savaşmışlardır. Bu karşılaşma ileriki zamanlarda hayatlarında önemli değişimlerin nedeni olacaktır. Amazonlar, İskit erkekleri için yabancıydılar. İskit erkekleri de aynı şekilde Amazonlar için yabancıydılar. İskit erkekleri Amazonları daha önce karşılaştıkları hiçbir topluluğa benzetememişler, savaştıkları kişilerin kadın olduğunu ölüleri gördüklerinde anlamış ve bir daha onlarla savaşmama kararı almışlardır. Bunun nedeni ise kendileri için yeni olan bu topluluğa karşı, farklı düşünceler içerisine girmiş olmalarıdır. Savaşçı ve hırslı olan bu kadınlar ile yakın ilişki kurma fikrini benimsemişlerdir (Herodotos, IV. 110-111).

1 Apollonios, Amazonların Ares’in kızları olduklarını belirtmiştir (Apollonios, II. 990). Ares hakkında detaylı bilgi için bkz. Erhat, 2007: 50-51.

2 Antik yazarlardan olan Plinius da Amazonların Sarmat kökenli olduklarından bahsetmektedir (Plinius, VI. 39).

İskitler, Amazon kadınlarını etkilemek için bazı yöntemlere başvurmuşlardır. Öncelikle onları tanımak amacıyla yakınlarında olmaya ve onlara zarar vermeyeceklerini göstermeye çalışmışlardır. Bu kadınlar ile evlenip çocuk sahibi olmak istemişlerdir. Amazonların sadece atları ve silahları vardır. Av ve yağma ile hayatlarını devam ettirmişlerdir. İskit erkekleri de onlarla yakınlaşmak için bu şekilde yaşamaya başlamışlardır. İskit yakınlığının zararsızlığını anlayan Amazonlar, bu durum karşısında sükûnetlerini korumuşlardır (Herodotos, IV. 112).

Amazonlar, günün belirli saatinde tabii ihtiyaçlarını gidermek için birbirlerinden ayrılmaktadır. Bu durumu fırsat olarak gören İskit erkekleri Amazonlar ile birlikte olmuşlardır. Amazonların erkek cinsine olan yabancılıkları, İskitlerin bedenlerine yaptığı yaklaşımlara da yabancı olduklarını göstermektedir. İnsanlığın doğal dengesinde var olan bu durum, İskitler ile Amazonların hayatlarına dâhil olmuş ve onların sosyal yaşantısını değiştirmiştir. Amazonlar, erkekler ile birlikte olmak ve beraber bir hayat sürmek noktasındaki adımlarını bu şekilde atmışlardır (Herodotos, IV. 113).

Amazonlar ve İskit erkekleri kamplarını birleştirmiş ve beraber yaşamaya, aile olmaya karar vermişlerdir. Herkesin eşi ilk görüştüğü kişi olmuştur (Herodotos, IV. 114). Kadın topluluğu olarak yaşayan Amazonlar böylece yeni bir yaşam biçimine geçmiştir. İskit erkeklerinin savaşçı kadınlar ile birlikte yaşama düşünceleri gerçekleşmiştir. Amazon-İskit birleşiminden oluşan bu yeni toplumsal yapıda kadınlar ve erkekler eşit olarak konumlandırılmış ve tek eşlilik kabul edilmiştir.

Amazon kadınlarının ve İskitlerin yaşam biçimlerinde benzerlikler olduğu gibi ayrılıklar da mevcuttur. İskitlerin konuştukları dil ve Amazonların konuştukları dilde farklılıklar mevcuttur. İskit erkekleri ve Amazonlar görüşmeye başladıklarında erkekler kadınların dillerini öğrenememiş ancak kadınlar erkeklerin söylediklerini anlamaya başlamışlardır. Kendi kavimlerinde yaşayan kadınlar ile olduğu gibi onlarla da beraber yaşamak istemişlerdir. Amazonların sürdükleri yaşam ve yetiştirilme biçimleri bunu sağlayacak koşulda değildir. Ancak erkeklerden ayrılmak da istememişlerdir. Bunun üzerine İskit erkeklerine belirli şartlar sunmuşlardır. İskit kadınları gibi evde oturmayacak ve kadın işleri yapmayacaklardır. Avlanacak, savaşacak ve kendi yasalarına göre yaşayacaklardır. Erkekler, atalarından kalan mirası alacak ve Amazonların yanına gelecektir (Herodotos, IV. 114).

Amazonların sundukları şartlar İskit erkekleri tarafından kabul edilmiştir. Ata miraslarını alan erkekler kadınların yanına gelmiştir. Ancak Amazonlar bununla da yetinmemişlerdir. İskit bölgesine ilk geldiklerinde bölgeyi yağmalamış olmalarından ve erkekleri ailelerinden ayırdıklarından dolayı burada kalmanın onlar için tehlikeli olduğunu düşünmüşlerdir. Bu düşünce ise onları İskit bölgesinden ayrılmaya ve yeni bir bölgeye yerleşme fikrine teşvik etmiştir. İskit erkekleri evlenmek istedikleri kadınların bu şartını da kabul etmişler ve Tanais’in doğusunda bulunan bir ülkeye kadar ilerlemişlerdir. Ardından Palus-Maiotis’den kuzeye doğru ilerlemiş ve bölgeye yerleşmişlerdir. Burada İskit ve Amazon birleşiminden oluşan yeni bir kavim olan Sarmatlar olarak yaşamaya devam etmişlerdir. Çocuklarını dünyaya getirmişler ve burada büyütmüşlerdir. Sarmat kadınları büyükanneleri gibi yaşamaya devam etmişlerdir. Savaşmışlar ve erkekler gibi giyinmişlerdir (Herodotos, IV. 115-116).

Günümüze kadar ulaşmayı başaran bu kadınlar, savaşçı kimliklerini kaybetmemek için oldukça katı şartlara tabi tutulmuşlardır. Erkeksiz yaşamdan yeni bir yaşama geçerken bile kendi benliklerini unutmamışlardır. Bir Amazon, evlenebilmek için en az bir düşman öldürmek zorundadır1 . Bu çiğnenemez ve bozulamaz bir yasadır. Öyle ki bu şartı yerine getiremediği için bekar olarak yaşlanan Amazon kızları olmuştur (Herodotos, IV. 117). Hippokrates, evlenen bir kadının genel seferberlik ilan edilmediği sürece ata binemediğinden bahsetmektedir (Hippokrates, 2021: 181).

1 Hippokrates, Amazon kadınlarının evlenebilmesi için en az üç düşman öldürmeleri gerektiğini ifade etmektedir (Hippokrates, 2021: 181).

Siculus’un anlatımına göre Amazonların savaşçı kimlikleri, mitolojiye de yansımıştır. Kraliçenin ölümünün ardından, kendi ailesinden gelen kadınlar kraliçe olmuştur. Amazonlar, güç ve şöhretine devam etmiştir. Nesiller boyunca süregelen bir Amazon hikâyesi, tüm dünya tarafından duyulmuştur. Bunun üzerine Alcmene ve Zeus’un oğlu Herakles, Eurystheus tarafından Amazon Hippolytê’nin kemerini korumakla görevlendirilmiştir. Herakles bunun üzerine bir sefere çıkmış ve Amazonların üzerine yürümüştür. Hippolytê’yi kemeriyle birlikte esir almış ve bu milleti tamamen ezmiştir. Herakles’in seferinin ardından Troia Savaşı’nın olduğu sıralarda Amazonların kraliçesi Penthesileia, hayatta kalmıştır. Troialıların müttefiki olarak savaşmış ve Yunanlıların çoğunu öldürmüştür. Savaşta verdiği mücadele ile ayrıcalık kazandıktan sonra Akhilleus’un ellerinde kahramanca yaşamına son vermiştir. Penthesileia için Amazonlar arasında cesaretle ün kazanan son kişi denmiştir. Ölümünün ardından Amazon ırkının gitgide azaldığı ve ardından tüm gücünü kaybettiği söylenmiştir. Bu durum ise Amazonları hayali kahramanlara dönüştürmüştür (Siculus, II. 46).

Diodorus Siculus, Themiskyra ve Libya bölgesinde iki ayrı Amazon ırkı olduğunu aktarmıştır. Libya’nın batı kesimlerinde kadınlar tarafından yönetilen ve dönemin dünya düzeninden farklı bir yaşam tarzı süren ırktan bahsetmiştir. Bu kadınlar, tıpkı Themiskyra’da olduğu gibi savaş sanatlarıyla uğraşmışlardır. Geleneklerine göre kızlar bekâretlerini korumuşlar ve bu süre boyunca orduya hizmet etmişlerdir. Soylarını devam ettirebilmek için erkekler ile ilişki kuran kadınlar ise hukuk ve devlet işlerinde daima kendileri yer almışlardır. Erkekleri ev işlerini yapmak ve verdikleri emirleri yerine getirmek için kullanmışlardır. Bebekler doğduğunda ise süt ve pişmiş yiyeceklerle beslemişlerdir (Siculus, III. 52-53).

Amazonların kraliçesi olan Myrina, savaşlarda süvari birlikler kullanmıştır. Libya’da bulunan büyük hayvanlar nedeniyle saldırı silahı olarak kılıç, mızrak, ok ve yay kullanmışlardır. Ok ve yayı hayatlarına empoze etmişler ve kullanımında oldukça ustalaşmışlardır. Atlantislilerle savaşmışlar ve Cerne şehrini almışlardır. Kraliçe Myrina Atlantisliler ile anlaşma yapmış ve ele geçirmiş olduğu bölgede kendi adına bir şehir kurmuştur. Şehre tutsakları ve yerlileri yerleştirmiştir. Myrina şehrinde, yerli halk ile Gorgonlar arasında bir savaş yaşanmış ve Amazonlar üstünlük sağlamışlardır (Siculus, III. 54).

Vergilius, Aeneis adlı destanında Amazonlara yer vermiştir. Amazon ordusunu Panthesilea isimli bir komutanın yönettiğini aktarmıştır. Yazar, Amazonların savaş aletlerini detaylandırmıştır. Kalkanlarının hilal biçimli olduğundan bahsederek, Amazon sadağını da oldukça detaylı bir şekilde tasvir etmiştir. Amazon sadağı; Trakya oklarıyla doludur. Sadağı geniş bir kayış çevreler. Üstünde ve altında kopçası vardır. Değerli taşlarla süslenmiştir ve perdahlıdır. Amazonlar savaşçı ve bakiredir. Cesaretleri ile erkeklere meydan okudukları da yine Vergilius’un vermiş olduğu bilgiler arasındadır (Vergilius, I. 490; V. 310; XI. 660).

Ksenophon, Amazonların kullandığı savaş aleti olan baltadan şu sözlerle bahsetmektedir: “… ve Amazonların kullandığına benzer bir balta ya da savaş baltası …” (Ksenophon, IV. 16). Vergilius da Amazonların hem balta kullandığından hem de diğer savaş aletlerinden bahsetmektedir: “… sağ eliyle kavrıyor iki yüzlü sağlam baltayı, omzunda çangırdıyor altın yayı, okları Diana’nın, kimi püskürtülüp kaçmak zorunda kalsa bile, dönerek yayından yöneltiyor sivri okları uçar gibi…” (Vergilius, XI. 650).

 

                              Sonuç

Amazon kadınları hakkındaki ilk ve en detaylı bilgilere, antik yazarların eserlerinden ulaşılmaktadır. Bu eserlerde Amazonların yaşamış oldukları coğrafya, savaşçı kimlikleri, sosyal hayatları ve diğer kavimlerle ilişkileri gibi birçok konuda bilgi aktarımı yapılmıştır. Antik kaynaklarda genel olarak Anadolu Amazonları hakkında bilgi verilmektedir ancak Diodorus Siculus, Libya Amazonlarının varlığından bahsetmektedir ve onların Anadolu Amazonlarından çok daha önce yaşamış olduklarını belirtmektedir.

Antik çağ yazarlarının Amazonlara yaklaşımları, ataerkil bir bakış açısı ile olmuştur. Bu kaynaklarda Amazonlar için, savaşın erkeklere özgü bir olgu olduğunu dile getiren tanımlamalar yapılmıştır. Homeros’un İlyada isimli eserinde Amazonlar, “erkek gibi” anlamına gelen “antianeirai” şeklinde isimlendirilmişlerdir. Ayrıca Diodorus Siculus, Amazon kadınlarının erkekçe bir cesarete sahip olduklarından bahsetmiştir.

Amazon kadınlarının erkeklere olan düşmanlığı, antik kaynaklara yansıyan önemli özelliklerinden biridir. Herodotos’a göre Amazon ismi, İskit (Skyth) dilinde “Oiorpata” yani Yunanca karşılığı “erkek öldüren” (oior: erkek, pata: öldüren) anlamında kullanılmıştır. Diodorus Siculus, kadınların savaşçı olarak yetiştirildiğinden, erkeklere ise kadınlara ait olduğu düşünülen işlerin verildiğinden bahsetmektedir. Ayrıca yasal düzenlemelerle kadınların savaşlara götürüldüğünü, erkeklerin kölemuamelesi gördüğünü ve aşağılandığını ifade etmiştir. Erkek çocukların savaşçı olarak yetişmesini engellemek amacıyla kollarının ve bacaklarının sakatlandığını bildiren yazar, kız çocuklarının ise iyi bir savaşçı olmasını sağlamak amacıyla sağ göğüslerinin dağlandığından bahsetmektedir.

Antik kaynaklarda genel olarak, Amazon kadınlarının savaşçı özelliklerinden bahsedilmiştir. Herodotos bu kadınların, savaşlarda en az bir düşman öldürmeden evlenemediklerini aktarırken, Hippokrates üç düşman öldürmeden evlenemediklerini belirtmiştir. Ayrıca Hippokrates, evlenen bir kadının, genel seferberlik ilan edilip mecbur kılınmadığı sürece ata binmelerine müsaade edilmediğini ifade etmektedir. Aradaki sayı farkı ve evlendikten sonra Amazonların at binmelerine müsaade edilmemesi göz önünde bulundurulduğunda, Amazonların yaşantısında birtakım değişikliklerin olduğu söylenebilir.

Antik kaynaklarda Amazonlar hakkında verilmiş olan bilgiler genel itibariyle birbiriyle örtüşmektedir ancak bazı konularda farklı bilgilere de rastlanmaktadır. Strabon, Hippokrates ve Siculus, Amazonların daha iyi bir savaşçı olmasını sağlamak amacıyla küçük yaşlarda sağ göğüslerinin dağlandığından bahsetmektedir. Vergilius ise, diğer antik yazarlardan farklı olarak savaşlarda aynı amaçla, Amazonların sağ göğüslerini çıplak bıraktıklarını aktarmaktadır.

Sonuç olarak Amazonlar, farklı yaşam tarzları ile dönemin ruhuna aykırı bir yaşam sürmüşlerdir. Bu yönleri ise onların mitolojik bir ırk yahut düzene başkaldıran kadınlar olarak anılmasına neden olmuştur. Diğer kadınlar ev işleri ve çocuk bakımıyla ilgilenirken Amazonlar bu görevleri erkeklere bırakmışlardır. Kendileri ise at binmiş, savaşmış, av ve yağma hareketlerinde bulunmuşlardır. Amazonlar, savaşçı kadın topluluğu olarak tarih sahnesinde rol almış ve bu rolleri antik yazarların aktarımları ile günümüze kadar ulaştırmayı başarmışlardır.

                              KAYNAKÇA

Çam, F. B. (2015), “Avrasyalı Atlı-Savaşçı Kadınlar Amazonlar’ın Gerçekliği Üzerine Yeni Gözlemler”, Höyük, (8), 71-94.

Erhat, A. (2007), Mitoloji Sözlüğü, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Gültepe, N. (2017), Türk Kadın Tarihine Giriş Amazonlardan Bacıyan-ı Rum’a, İstanbul: Ötüken Neşriyat.

Herodotos, (2014), Herodot Tarihi, İstanbul: Kültür Yayınları.

Hippokrates, (2021), Hippokrates Külliyatı, (Çev. Nur Nirven), İstanbul: Pinhan Yayıncılık.

Homeros, (2008), İlyada, İstanbul: Can Sanat Yayınları.

Ksenophon, (1974), Anabasis: Onbinlerin Dönüşü, (Çev. Tanju Gökçöl), İstanbul: Hürriyet Yayınları.

Siculus, D., Library of History, Loeb Classical Library edition, Translated by C.H. Oldfather, 1935, III, 52-55. https://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Diodorus_Siculus/home.html, Erişim Tarihi: 24.03.2022.

Sobol, D. (1999), Yunan Mitolojisinde Amazonlar, Ankara: Öteki Yayınevi.

Strabo, Geography, ttps://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Strabo/11E*.html#note4, Erişim Tarihi: 04.12.2022.

Strabon, (2021), Geographika, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Plinius, Natural History, https://penelope.uchicago.edu/Thayer/L/Roman/Texts/Pliny_the_Elder/7*.html, Erişim Tarihi: 08.12.2022

Rodoslu Apollonios, (2018), Argonautika, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.

Temür, A. (2012), “Antik Çağdan Günümüze Amazonlar”, Mahmut Aydın içinde, Samsun Sempozyumu Samsun’a Bir Parantez Açıyoruz 13-16 Ekim 2011-Samsun, (s. 69-81), Samsun: Samsun Valiliği Yayınları.

Vergilius, (1998), Aenis, Ankara: Öteki Yayınevi.

https://www.ktb.gov.tr/yazdir?753314BCBA6E7B2C2B75E098E9C5DFD4, Erişim Tarihi: 03.12.2022.

https://arkeofili.com/yunan-efsanelerine-konu-olan-amazonlar-gercek-miydi/, Erişim Tarihi: 03.12.2022.

https://www.sozluk.gov.tr/, Erişim Tarihi: 10.12.2022

                              Ekler

Attachment

Fotoğraf 1. Avlanan Amazonlar Mozaiği1 (www.ktb.gov.tr)

Attachment

Fotoğraf 2. Amazon Savaş Sahnesi (www.arkeofili.com)

1 Mozaiğin ana panosunda, Amazon kadınlarının aslan, leopar ve kurt avladıkları görülmektedir. Panoda ön planda olan iki Amazonun (Melanippe ve Penthesileia) atlı olarak, geri planda bulunan iki Amazonun (Hippolyte ve Thermodosa) ise yaya olarak avlandığı tasvir edilmiştir (www.ktb.gov.tr).

 

Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks