XABZENİN İYİSİ, ÖRNEK ALINIR

#935 Ekleme Tarihi 14/05/2016 10:11:55
Biz Çerkesler, derin kökleri olan eski milletlerdeniz. Bizi diğer uluslardan ayırt edici kılan, onlar arasında dikkat çekici kılan şey ise gelenek-göreneklerimiz. Davranış şekillerimiz; edebimiz, utangaçlığımız, kavrama yetilerimiz, ortak aklımız, çocuklarımızı yetiştirme usullerimiz, kuşehaph, tleteyğewçu geleneklerimiz, birbirimiz hakkında kaygılanıp birbirimize destek olma şekillerimiz, konuklarımızı ağırlama karşılama şeklimiz, düğün derneklerimiz, oyunlarımız, değer verdiğimiz tarihimizin bir parçası hallini almış şeylerimiz, Çerkesliğimiz; yüzyıllar içerisinde çeliğe su verilmişcesine oluşmuş yazılı olmayan kanunlarımız, Çerkes milli kıyafetimiz, tüm bunların yanı sıra aynı şekilde kıymetli annelerimize, Çerkes kadınlarına verdiğimiz onlarında layık olduğu belirgin değerlerimiz, annemizin tertemiz sütü ile edindiğimiz anadilimizin güzel tadı, mutluluk duyarak kıymet verdiğimiz Çerkesçemiz, günümüzde de onu koruyup geliştirmeyi vazife sayışımız…. Allahın Kafkasya’nın en güzel huzurlu bir parçasını, cennet gibi yerlerini bize layık görerek bunlarla münasip olan iyi huy ve güzel gelenek-görenekleri, davranış şekillerini de milletimize ikram ettiğine inancımız artar. Eski zamanlardan itibaren tüm bunların ihtiva ettiği eyyamı muhafaza ederken her bir ferdimiz gerektiğinde milleti için canını verebilecek bireyler. Kendine göz atmaya, kendi davranışlarına dikkat etmeye, kendi kendine saygın olmasına vesile oluyor,  vücut bulmanı ayaklarının üzerinde dikilmeni sağlıyor. İyi davranışlar iyi geleneklerimizi korundu. Günümüzde de bunlar bize hizmet ediyor. Kendi kendine milletinin sahip olduğu iyilikleri, güzellikleri (kötülük ve çirkinlikten azade olalım) görmezsen de bunları fark eden gözlerin olduğunu da unutmamalısın. Çerkesler yaşamlarında ayak uçlarından başuçlarına kadar duruş-davranışlarına dikkat ederek, her alanda erliklerini insanlıklarını muhafaza edegeldiler. Atasözünde ‘Yüz göz görür, yüz kulak dinler – Нишъэ маплъэ, тхьакIумишъэ мэдаIо’ deniliyor. Çerkeslerin nasıl insanlar olduklarını öğrenmek isteyenler, büyük Rusya ülkesi ve farklı ecnebi ülkelerin seyyahları, bilim adamlarıydı. Onlar sadece tabiatımızın-doğamızın değil, dağlı halkın dünyadaki yaşam şeklini de öğrenmeyi istiyorlardı, bu yüzden her zaman Çerkesler ile çok ilgileniyorlardı. Yalnız başına, Çerkes süvarisinin kıyafeti-takım taklavatı dahi yeterli değil mi? Milli kıyafetimiz desen, adeta görünüşüyle mücevherattan sayılır…. Şairin dediği gibi ‘Çerkeska Çerkesler için dikilmişse de Kafkasyadaki herkese de uyan bir kıyafet oldu. Gelenek göreneklerimiz ise, aralarından atılması gereken fazlalığa sahip değiller, adeta güzel bir destanlar…. İnsanlık ihtiva eden Xabzemiz ise fantastik derecede ar ihtiva ediyor. Çocuk doğduğunda adına ağaç dikiliyor, sağlıklı, uzun ömürlü olması için ufacık insancığın doğumuna olan şükürlerinin ifadesi olarak kurban kesiyorlar, çirkinlikten-kötülükten uzak olması, hep iyiliğe-güzelliğe doğru adım atması için Allaha dua ediyorlar, tatlı uykusu bol olsun, iyi gelişsin temennileri ile halk eserleri ustalarının el emeği ile yapılmış beşiğe bağlanıyor; nazar değmesin, ağlamıklı olmasın diye beşiğinin başucunu Kur’an-ı Kerim’den alınmış yazılar konuluyor, ahlat dalından bir parça beşiğine sıkıştırılıyor. Yüce Tanrı da dualar ettikleri arzularının olmasında onlara yardımcı oluyor. Çerkes ailesi milletin köküdür, birbirini dinleme-anlama ise onların ana dayanağıdır. Kadın erkek arasındaki ilişkilerde saygı geniş yer tutuyordu, bu yüzden de aileyi en korunaklı kale sayıyorlardı. Günümüzde böylesi milli gelenekler biraz gevşemişlerse de tamamen unutulmuş değiller. İşte bu durum da onlardan bahsetmemizi, ilgili bilgileri anmamızı çağımızın ihtiyaç duyduğu şeyler arasında kılıyor. Çerkes bir ailede doğmuş birisi de bu yüzden içeriye birisi girdiğinde hiç bir şey söylemeye gerek görmeden ayağa kalkar. Böylesi şeyler insanın kendi kültürünün normlarından oluyorlar. Fakat bazen ayağa kalkmayı kendine yakıştırmayan bazıları ile de karşılaşıyoruz, bunlar kendileri farkında değillerse bile iyi yetiştirilmemiş kişiler. Enteresan olan başka bir şey ise, aramızda yaşayan Rusların da bizler gibi ayağa kalkmaya başlamış olmalarıdır. Sadece bu kadarla da bitmiyor, gözlerine hoş görünerek Çerkes erkek elbisesini de kapıp giydiler, kendilerine ait olduğuna dair de havadisler dillendiriyorlar.     Ama eğer hakikatten kendine aitken giyersen bedenine sıfatına bu daha yakışmaz mı, bu kıyafetle daha yakışıklı olmaz mısın?! Çerkes erkek kıyafeti giyenlerin onu daha da güzelleştirenlerin değeri ölçülemez!! Bir başka ilginç şey ise Kazak kadınlarının bol, kabarık eteklerini, alaca bulaca yeleklerini, püsküllü başörtülerini, kolları, etekleri sırma işlemeli Çerkes kadın elbisesi (saye) ile değiştirmedikleridir. Belkide böylesi bir kıyafet için Çerkes kadınları gibi narin bebek gibi kemikler, daracık bel, gür saçlar, adeta bir melaike gibi görüntüye sahip olmalarının da gerektiğini fark etmiş olmalarıdır. Fakat kendine ait olmayan bir kıyafet giydiğinde, o kıyafetin sahibi olan milletin yüreğine, görüntüsüne  sahip olman mümkün değil, yanlış. Günümüzde Çerkesler olarak olanaklarımız çerçevesinde, eksiksiz uyguladığımız milli bayramlarımız var oldu — Çerkes bayrağı, kıyafeti, dansları günlerimiz. Bu iyi bir şey, hiç kötü değil. Ama bunlara ilave etmemiz gereken bir başkası da var Çerkes kadınları- anneleri günü. Bunun yanı sıra yaşamın huzur ve rahatının korunmasında büyük önemi olan Başörtüsü Günü. Bu arada eskiden kadınlara değer verilerek danışıldığını da hatırlatalım. Örneğin; Nart destanını ele alacak olursak nur elli Adıyıf, Setenay Guaşe, Yısp Guaşe vd. Çerkes memleketinde ismi anılan, ziyadesiyle akıllı, kavrama yetisine sahip kadınların da olduğunu biliyoruz. Kadınlar aynı zamanda Anneler. Bu durumda da insanoğlunun annesine layık görmeyeceği iyilikte yoktur. Şu atasözleri de kadınlara verilen değerin altını çiziyor; ‘Kadın, keskin bir akıldır’, ‘Kadının olduğu yerde kılıç çekmezler’, ‘Kadından utanmayan onursuzdur’. En ateşli kavga-gürültüde savaşta dahi araya kadın girdiğinde, birbirine girmiş grupların (kişilerin) arasında hiç bir şey söylemeden başa örtüsünü çıkartıp attığında savaşmayı durdururlardı. Kadınların başörtüsünün barış sağlayıcı arabulucu büyük önemi vardır ve başörtüsünün adı bu yüzden yüceltilmelidir. Milli gelenek-görenekler o milletin binlerce yıl içerisinde bulduğu ortak aklın izleridir, bunları bildiğinde kazanım elde etmiş olursun, bir şeylerin eksilmez. Yaklaşık altı bin yıl içerisinde Çerkeslerin bir araya getirdiği ortak akıl ve kavrama yetisi tamamen onlarda yer alır. Xabzenin iyisi, örnek alınır, bunlar ona sahip olan milleti güçlendirir, yakışır kılar. MAMIRIKO Nuriyet Çeviri; AÇUMIJ Hilmi   Kaynak: ADIGE MAK
Dil-Xabze
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks