“Çerkes Taburu” Kuruldu, Herkes Sustu!

#8917 Ekleme Tarihi 01/12/2022 04:56:45

Ukrayna’da savaş devam ediyor. Geçen hafta eski Almanya Başbakanı “Frau Merkel”in, “Minsk Anlaşması diye bir şey yoktu. Bu anlaşma ile Rusya’yı oyaladık, Ukrayna’nın hazırlanması için zaman kazandık” sözleri ile de teyit ettiği gibi, bu savaş, Batı ile Rusya arasında bir savaş ve Ukrayna, bu savaşın ve kukla liderlerinin kurbanı. 

Taraflar uzlaşınca veya yorulunca savaş bitecek ve savaş sonrasında, belki birkaç ülke ile askeri-siyasi-ekonomik ilişkisi devam eden, ama “tecrit” edilmiş Rusya’lı yeni bir dünyaya gözlerimizi açacağız. Bu kadar ülke, milyarlarca doları bırakıp boşuna Rusya’dan çıkmıyor. 

Rusya’ya ne olacağını şimdilik kimse bilmiyor. Tecrit edilmenin sonuçlarının kendileri için daha ağır olacağını düşünen bir kesim, hadi “büyük burjuvazi” diyelim, Ukrayna’dan çıkılmasını ve Batı’nın şartlarının en azından bir kısmının kabul edilmesini isteyebilir. 

Bu, Rusya’nın da değişmesi anlamına gelecektir. 

Veya “şahinler” iktidara gelir, Rusya Federasyonu’nda yaşam daha da zorlaşır. 

Ben, Rusya’nın değişeceğine-demokratikleşeceğine inanıyorum. Çünkü, dünyadan izole olmuş bir Rusya Federasyonu’nun geleceğinin olmadığını Rusya’nın elitleri de biliyordur.

İşte Küba da izolasyonu kırmak için çabalıyor, reformlar yapıyor. Çin, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Çin’e yaptığı ziyarette, “ABD hegemonyasını yıkmak, dünya düzenini değiştirmek istemiyoruz” açıklaması yaptı. Hindistan, savaşın artık bitmesini istiyor…

24 Şubat’ta savaş başladığında Çerkes camiasının hemen hemen bütün aktörleri “Savaşa Hayır” ve “Bu Savaş Bizim Savaşımız Değil” açıklaması yaptı. Kimisi, bu savaşı Batı’nın hazırladığını ve kışkırttığını da söyledi. Kimisi, savaşı başlatan Rusya’ya tavır aldı. 

Başlangıçta bu iki tavır arasında fark yokmuş, herkes savaşa karşıymış gibi göründü, ama farklıydı. Birincisi, savaşın taraflarının Rusya ve Ukrayna olmadığı; Batı ile Rusya uzlaşmadan ve/veya Rusya yenilmeden bu savaşın bitmeyeceği anlamına geliyordu. 

İkincisi ise, Ukrayna’nın mazlum; Rusya’nın ise saldırgan olduğu.     

Rusya’nın yüzyıllardır siyasi-ekonomik politikalarının mağduru olan halkların bazı temsilcileri, “Mazlum Ukrayna”, “Katil-Saldırgan Rusya” söylemini sahiplendi. 

Bu söylemin, tarihsel alt yapısı da vardı. Ve savaş sonrası için umut vaat ediyordu.       

Suriye’de savaş başladığında ve Türkiye bir savaş uçağını düşürdüğünde de böyle olmuştu. Bazıları atlarına atlayıp Moskova’ya gitmek için “Reis”ten emir beklediler. Şimdi “Reis”in “Mısır’dan sonra Suriye ile de anlaşabiliriz, siyasette sonsuza kadar küslük olmaz” sözleri üzerine pek bir yorum yapmıyorlar, ama o günlerde ne yazıp çizdiklerini daha unutmadık.

Bu, öyle “küçük” bir hata değildi. 

Hem bu söylemlerden etkilenenlerin savaş mağduru olmalarına neden olduğu için; hem de Çerkeslerin geleceği için önemli iki ülkede yankı yaptığı için. 

Ukrayna’da savaş uzayınca ve Batı, savaşa sürebileceği güç arayışına girince, Rusya İmparatorluğu’nun geçmişte Çerkeslere yaptıklarının, yani toplumsal hafızamızın ve Rusya Federasyonu’nun bugün izlediği politikaların ağırlığı çöktü üzerimize. 

 

Biraz daha öfkelendik ve biraz da umutlandık…

 

Bu arada başka şeyler de oluyor dünyada bizim daha yakından izlememiz ve ders almamız gereken. Mesela Suriye’de Kürtler, Batı’nın da desteği ile “önemli kazanımlar” elde ettiler. Ama savaşı Batı kazanamadı. Şimdi, daha büyük kayıplarla karşı karşıyalar.  

 

Veya Ermenistan’da yaşananlar… 

 

Putin geçen ay bir açıklama yaptı. “Paşinyan’a işgal ettikleri 7 bölgenin 5’inden çıkmalarını söyledik. Zaten bu 5 bölgede yaşayan da yok. Ama onlar kendi oyunlarını oynamak istediler” dedi. Şimdi Ermenistan, ağır kayıplardan sonra Azerbaycan ile uzlaşmaya çalışıyor.

 

Hrant Dink, öldürülmeden önce bir röportajında, “Ermeniler, Türk düşmanlığını içlerinden atmadıkça, sağlıklı bir gelecek inşa edemezler” demişti. Bu sözler bizim için de geçerli: 

 

“Çerkesler, Rus-Rusya düşmanlığını içlerinden atamadıkça, sağlıklı, ayakları yere basan politikalar yapamaz, geleceklerini inşa edemezler”. 

 

Çünkü her Rusya ile çelişkisi olanı “dost” zannederler, çünkü her Rusya karşıtı çatışmaya balıklama dalarlar, çünkü hep Rusya’nın birgün yıkılacağı umudu ve hayali üzerine politika yaparlar…

 

“Çerkes Taburu” çağrısını yaptıran da bu ruh hali sanırım. 

 

Romantik, hem öfkemizi okşayan hem de umutlarımızı büyüten bir çağrı. Diasporada alıcısı çok olur sandılar büyük ihtimal. Ne de olsa, şimdiye kadar çok büyük laflar ediyorlardı. Ama Çerkes diasporasını tanımıyor ve genel olarak “diasporik kimlik”in zaaflarını bilmiyorlar. 

 

Diasporanın bir ayağı geçmişte, diğer ayağı çamurdadır. Bir yandan geçmişin özlemi ile yaşar, diğer yandan kendine daha iyi bir gelecek inşa etme çabası içindedir. Ölen eski ile büyüyen yeni iç içedir… 

 

Ama hayat yeniden yanadır! 100 yıl önceki, sürgünün ilk yıllarındaki soykırım ve sürgünün ilk kuşaklarının politik tavırları örnek olamaz. Çünkü üzerinden 100 yıl geçti. Neredeyse bir ömür…

 

Yapmamız gereken, öncelikle işte bu damarlarımızda akan ve hafızalarımızda yaşayan Rus-Rusya düşmanlığını temizlemek; yüzümüzü geleceğe dönmektir. 

 

Geleceğimiz Çerkesya’dadır. Çerkes ulusu olmaktadır. Ve Çerkes ulusu-Çerkesya demokratik-barışçıl yöntemlerle, Rusya hakları ile birlikte inşa edilecektir.  

 

Elbette Rusya da değişir, değişecek; ama bu değişim ancak Rusya Halkları isterse, Rusya halkları ile birlikte mümkün. O güne kadar, ne istediğimizi doğru formüle etmeli ve başta Rusya halkları olmak üzere tüm dünyaya anlatmalıyız. 

 

Ve sonucuna etki edemeyeceğimiz çatışmaların tarafı olmamalıyız. Çünkü masada olmayanlar, sadece piyon olurlar.

 

Geçen hafta KavkazUzel ile yaptığım bir röportajda da, Çerkesya Hareketi’ni temsilen benzer düşünceler dile getirmiştim. Bazıları anlamadı, anlamak istemedi. 

 

Ama savaş veya sıcak çatışmaların yaşandığı dönemlerde böyle olur: gri tonlar kaybolur, “ya dostsun ya da düşman” ruh hali büyür...  “Çerkes Taburu” çağrısı yapanlar da, bu ruh halini büyütmeye çalışıyorlar. “Özgür Çerkesya” sayfası bu tür haberlerle dolu.

 

“Vatana Dönüş” ve uluslaşma-Çerkesya’yı yeniden inşa etme derdi olan Çerkesler, bu çatışmadan, bu savaştan ve bizi savaşın tarafı haline getirecek; diasporanın vatan ile ilişkilerine zarar verecek “Çerkes Taburu” çağrılarından uzak durmalılar.

Rusya düşmanı güçlerle ilişkiler-ittifaklar kurmaktan da!

Bu konuda gerek 21 Mayıs anmaları gerekse Kaf Fed’in olağan üstü kongresi öncesinde yeterince yazdığım için tekrar etmek istemiyorum. Şu kadarını söyleyeyim:

Tarihi vatanımız-üzerinde birlik ve ulus olacağımız Çerkesya Rusya Federasyonu’nda olduğu için, “vatan ve Rusya” ayrımı yapamazsınız. “Vatanı seviyorum, ama Rusya’ya karşıyım” diyemezsiniz. Çünkü vatanın kapılarını Rusya Federasyonu tutuyor. 

Değişim dışarıdan değil, içeriden olmalı; Rusya Halkları, birlikte Rusya’yı değiştirmeliler. Bu, değişim sonrası komşularımızla ve Rus halkı ile sağlıklı-istikrarlı ilişkiler kurmanın da biricik yoludur.   

Komşularınız ile, bölgede çıkarları olan güçlerle çatışarak bağımsız bir devlet kurabilirsiniz belki, ama bağımsız olamazsınız, ekonomik ve siyasi olarak kalkınamazsınız, halkınıza huzur getiremezsiniz...

Son olarak, Kaf Fed daha fazla vakit geçirmeden hem Rusya Federasyonu karşıtı güçlerle hem de “Çerkes Taburu” ile bir ilişkisinin olmadığını-olmayacağını kamuoyuna göstermelidir. 

Gerçi bu “Çerkes Taburu” çağrısının bir de yararı oldu: Yıllardır yüksek perdeden “Bağımsız Kafkasya”, “Bağımsız Çerkesya” çağrıları yapanların samimiyetlerini ölçeceğiz. Öyle ya, işte ordu, işte savaş, hadi tabura katılın, savaşa gidin ve bağımsız Kafkasya için savaşın…

Yoksa susun. 

Samimi gençleri ateşe atmayın, diaspora Çerkeslerinin vatanla ilişkilerine zarar vermeyin.

Hatko Schamis

01.12.2022

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks