Suriye Geleceğini Arıyor

#11179 Ekleme Tarihi 10/03/2025 07:55:32

Bir çok aktörün karıştığı ve ne yöne gideceği belli olmayan Suriye’de yaşananlar siyaset yapmak isteyenler için bir ders gibi. 

Kaybedenler, kaybettiklerini kabul etmiyor veya kaybettiklerini geri toparlamaya çalışıyorlar; kazananlar ise güç zehirlenmesi yaşıyor, kendi gelecek projelerini dayatıyorlar.

Olan Suriye halkına oluyor. 

Türkiye’nin desteklediği Colani, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor. Ama Esad’a karşı veya Esad’ın yıkılması için belki de en “makul” isim olarak görülen Colani’ye destek vermiş olan İsrail, güvenliği için, Suriye’nin sınırlarının değişmesinden yana. Bu konuda Amerika’nın tam desteğini almış durumda. 

Esad’ı yıkmak için bir araya gelen güçlerin hepsinin kendi gelecek planları vardı ve şimdi bu planlarını uygulamaya çalışıyorlar.

Bu nedenle, Suriye yine kan gölü!

Basın her zamanki gibi, sahibinin sesi. Gerçekleri anlatmıyor, sahiplerinin çıkarlarını savunmaya çalışıyor. 

Ve kim, kime destek veriyorsa, onun anlattıklarına inanıyor.

Colani iktidar koltuğuna oturduktan sonra, Irak’ta yapılan hataları yaptı, yapmaya zorlandı veya buna ikna edildi. 

Esad ülkeyi terk ederken başbakanını makamında bırakmış ve “barışçıl geçiş” fırsatı vermişti kendisine.

Ama o, Esad dönemi ile hesaplaşmak istedi: askerlerini, polislerini, bürokratlarını tasfiye etti. Bir anda binlerce insan işsiz kaldı. 

Sonra “Esad döneminin suçlularını cezalandıracağız” diyerek bir 'cadı avı' başlattı. Binlerce insan gözaltına alındı, bazıları infaz edildi.

Topladığı “ulusal konferans” bir komediydi. Suriye’nin örgütlü bileşenleri, hatta Esad muhalifi demokratik muhalefet bile konferansa davet edilmedi. Edilenler, kendisine biat etmiş olanlardı. 

Ve konferanstan, “daha 3-5 yıl böyle yaşayacağız” kararı çıktı. 

Halbuki en azından bir anayasa komisyonunun kurulması ve özgür seçimler kararı alınması gerekiyordu, beklentiler bu yöndeydi. 

Alevilerin çoğunluk olduğu Tartus, Lazkiye, Banyas gibi şehirlerde huzursuzluğa neden olan "Cadı Avı"na bir de “anayasası, seçimsiz, keyfi bir gelecek” ilanı eklenince huzursuzluk tepkiye dönüştü. 

Barışçıl gösteriler başladı...

Sadece Dürziler ve Aleviler değil; bizim basında kendilerinden pek bahsedilmeyen lideral-demokratik-sosyalist güçler de sokaklara çıktılar. 

Hava yine zehirlendi...

Suriye'ye müdahale eden ve yine etmek isteyen güçler için uygun bir ortam oluştu. 

Esad ortak düşmandı, ama İsrail, Suriye’nin sadece başkanını değil, sınırlarını ve siyasi sistemini de değiştirmek istiyordu. 

Önce Suriye’nin bütün askeri birikimini ve yeteneğini yok etti ve Güney Suriye’nin stratejik yerlerini işgal etti. Sonra Dürzilere, kendi kendilerini yönetebilecekleri bir coğrafya inşa etmeye başladı. 

Bir yandan da Kuzey ve Doğu Suriye’deki yapıyı desteklemeye devam etti. Amerika’nın tam desteği ile…

Alevilerin çoğunluk olduğu Batı sahillerinde, daha 1922 yılında, Fransa tarafından bir Alevi devletinin kurulması düşünülmüş, haritalar çizilmişti. Bugünkü nüfus yapısını tam olarak bilmiyoruz, çünkü savaştan kaçan binlerce "sunni" buraya sığınmıştı, Alevilerle birlikte yaşıyorlardı. Ve Esad kaçtıktan sonra yine binlerce asker, polis, bürokrat da buraya geldi. Yine de Suriye’de aleviler hala en yoğun olarak burada yaşıyorlardı.

Alevilerin, yaşam tarzları, inançları, demokrat, barışçıl, hoşgörülü karakterleri ile Colani gibilerinin gelecek planlarında yerleri yoktu. 

İç savaş yıllarında “Hristiyanlar Lübnan’a, Aleviler mezara” sloganını atan ve binlerce Aleviyi, sırf alevi oldukları için öldüren taraftarları, Colani’nin rolü gereği yaptığı birlik-barış çağrılarından bile rahatsız oluyor, “biz bunun için savaşmadık” diyorlardı. 

Bizim basın, bunları ve  Colani iktidara geldiğinden beri Alevilere karşı ideolojik ve sistematik bir baskı olduğunu da yazmıyor. 

Suriye’de çoğunluk olan sunnileri “alevi Esad’a karşı birleştirmek için” kullanılan mezhepçi dili ve Alevilere yönelik sistematik baskıyı gizlemeye yarayan, “Esat artıkları” diyorlar. 

Esad’a karşı muhalifleri desteklemek için İngilizler tarafından kurulan “Suriye İnsan Hakları Gözlemevi” bile, “bin sivil öldürüldü” diyor ama bizim basın ‘Esat artıkları’ demeyi tercih ediyor, böylece masum sivillerin ve alevilerin katledilmesini meşrulaştırıyorlar. 

Ne yapmak istiyorlar? Federal veya Suriye’nin bileşenlerinin daha güçlü olduğu bir Suriye’ye karşı olan Colani ve akıl hocaları, Lazkiye bölgesinin etnik-mezhebi yapısını değiştirmek istiyorlar. Bu nedenle Alevilere sistematik baskı yapıyorlar ki, korksunlar ve gitsinler!

Ama kendi ayaklarına sıkıyorlar. Çünkü, bu plan Suriye’de artık barış ve huzur içinde yaşayamayacaklarını düşünenlerin sayısını artırıyor. Onları Colani iktidarına karşı direnen güçlere itiyor. Federal, hatta parçalanmış bir Suriye isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor.

Onlarca video izledim. Sadece son bir kaç günde yüzlerce insanı öldürdüler, sokak ortalarında infaz ettiler. Evlerini yağmaladılar. 

Bir videoda insanlara “Sen Alevi misin lan, hayvan!” diye soruyor, işkence yapıyor ve öldürüyorlar. Başka birinde "Banyas'ın eskiden yarısı alevi, yarısı sunniydi; artık yarısı sunni, yarısı ölü" diyorlar, gülerek. 

Bir direniş var mı, var. Eski Suriye ordusunun asker ve subaylarının örgütlediği gruplar var. Bunlar muhtemelen İran ve İsrail’den destek alıyorlar. Hepsi olmasa bile bazıları. 

Ama “Esat döneminin suçluları aranıyor, tutuklanıyor” veya “önce Suriye güvenlik güçlerine saldırıldı” söylemleri doğru değil. Eski asker ve subaylara veya suçlulara değil veya yalnız onlara değil, alevilere yönelik bir operasyon var. Bunlara “esat artıkları” diyorlar. 

Belki de Colani’nin de herşeyden haberi yok. Çünkü “Birlikler gönderdik” demişti, ama Lazkiye’ye önce İdlip’ten ve çevresinden Çeçenler, Özbekler, Türkistanlılar, İşid ve SMO geldi. Katliamları çoğunlukla bunlar yaptılar. 

Suriye’de durum çok karıştı, olan masum halka oluyor. Ve kolay kolay düzeleceğe de benzemiyor. Geleceği belirsiz…

Biz Çerkesler, Suriye’de belli bir yerde topluca yaşamıyoruz. Örgütlü değiliz. Yani kendimizi savunmamız mümkün değil. 

İdeolojik etkilere açık olduğumuz için yine bizim olmayan veya bize bir yararı olmayacak bir savaşın askerleri ve/veya kurbanı oluyoruz. 

Suriye Çerkeslerine sahip çıkmamız onlara yardım etmemiz iyi tabii, ama yetmez. Bizim artık Suriye; hatta Lübnan, Ürdün... Çerkeslerini vatana çağırmamız gerekiyor. 

Diaspora örgütleri, özellikle de vatandaki kurumlarımız ayağa kalkmalı, bu coğrafyada yaşayan soydaşlarının bizim olan, huzur bulacağımız vatana dönüş talebini yüksek sesle dile getirmeliler. 

Hatko Schamis

10 Mart 2025

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks