
2008 yılında anlatmaya başladık Çerkes'i ve Çerkesya'yı. O zamanlar "Kafkas Dernekleri"miz vardı ve büyüklerimiz, eli kalem tutanlarımız, bütün Kuzey Kafkasya halklarına "Çerkes" diyorlardı.
"Bu kurumlarla ve tanımlarla geleceğimizi inşa edemeyiz. Bu halk 100 yıl elinde 12 yıldız ve 3 oklu Çerkes bayrağı ile Adığe Xeku-Çerkesya için savaştı, bu bayrağa sarılarak gömüldü.
"Çerkes kimliğimiz ve Çerkesya sadece bütün dünyada prestij kazanmadı; Çerkes ( Adığe ) halkının toplumsal hafızasına kazındı.
"Eğer Çerkes kimliği ile ve Çerkesya için örgütlenir, mücadele edersek, hafızamıza kazınmış bu tarihsel miras damarlarımıza taze direniş kanı pompalar, geleceğe dair umudumuzu ve cesaretimizi büyütür" dedik.
Epeyce tartıştık, üzdük üzüldük; ama çok şükür artık neredeyse her evde bir Çerkes bayrağı var. Çerkes dernekleri çoğaldı.
Çerkesya yeniden dirildi... Bir hayaller ülkesi olarak değil; gelecekte üzerinde yaşayacağımız bir coğrafya, bir vatan olarak anlatılıyor; nasıl yeniden o vatanda yaşayabileceğimiz üzerine düşünülüyor.
Buna bir kimliğin yeniden dirilişi de diyebiliriz! Çünkü vatan demek, kimlik ve gelecek demektir. Vatan bilinci olan bir kimlik yok olmaz!
Ki, Çarlık Rusyası da bunu bildiği için, 21 Mayıs 1864'te, Rus askerlerinin Atkuac'da (Krasnaya Polyana) "Zafer Töreni ve Ayini" düzenledikleri günün ertesinde, Çarlık Rusyasının resmi gazetesi St. Petersburg gazetesi "Çerkesya Artık Yok" başlığıyla çıkmıştı:
"Savunmaları ile ölümsüzleştirdikleri sahillerden kaçış başladı. Dağlardaki artıkları askerlerimiz yakında temizleyecek ve savaş kısa zamanda sona erecek... Çerkesya artık yok!" diyordu.
Bu başlık, tesadüfen seçilmemişti. Çarlık Rusyasının Çerkeslere karşı savaşının niteliğini çok iyi özetliyordu ve soykırımın itirafıydı.
Orta Doğu'ya bakın: Binlerce Filistinli, Lübnanlı... öldürülüyor. Ama "Gazze'de soykırım yapılıyor" diyoruz. Neden? Çünkü Gazze'de hem Filistin halkı hem de Filistin kimliği yok ediliyor.
Gazze, Filistinsizleştiriliyor. Çerkesya Çerkessizleştirildiği gibi...
Bu nedenle biz, Çerkes Sorununun, tarihi vatanımız Çerkesya'nın yok edilmesi-Çerkes halkının vatansızlaştırılması olduğunu ve her Çerkes'in öncelikle tarihi vatanımız Çerkesya'nın ekonomik, siyasi ve demografik olarak yeniden inşa edilmesi için çalışması gerektiğini anlatıyoruz.
Bu, aynı zamanda "Sürgün Çerkesleri"nin 21 Mayıs'ta ne yapmaları, ne talep etmeleri gerektiğinin de özetidir:
* Vatana Dönüş,
* Çerkes Halkının Tarihi Vatanında Birliği,
* Tarihi Vatanımız Çerkesya'nın Yeniden İnşası.
Çünkü Çerkesya, üzerinde Çerkes kimliğinin, dilinin ve kültürünün sonsuza kadar yaşayabileceği dünyadaki tek coğrafyadır. Çerkes halkı, sadece Çerkesya'da Çerkes kalabilecektir.
Öyleyse, 21 Mayıs'ta muhatabımızın karşısına "Çerkes Sorunu"nu çözecek bu net, haklı ve anlaşılır taleple çıkmalıyız. Pankartlarımızla, sloganlarımızla ve bayraklarımızla Çerkesya'yı anlatmalıyız.
Nalçık'ta, Murzakan arkadaşımızın hazırladığı bu "ÇERKESYA" Pankartını açtığımızda, bir avuçtuk. Ama yürüyüş başladıktan sonra hızla büyüdük. İnsanlar Çerkesya pankartının arkasında toplandı.
Bu, bizim ilk günden beri anlattıklarımızın doğrulanması: Çerkesya'nın Çerkes halkının hafızasına kodlandığının, güçlü bir talep olduğunun ve doğru politikalarla, Çerkes Sorunu'nun çözüm adresi olacağının başka bir kanıtıydı.
21 Mayıs'a 3 gün kaldı.
Gelin bu sene 21 Mayıs'ta bütün etkinliklerimizde en önde Çerkesya pankartlarımızı açalım, umudu büyütelim, çözümü yakınlaştıralım...
Hatko Schamis
17.05.2025