Hilmi İle Putin, Erdoğan Görüşmesi -Bir kere daha Diplomasi üzerine-

#7279 Ekleme Tarihi 03/08/2021 01:49:55

 

Taner Aday

- Putin ile Erdoğan “barıştı.” Hiç görüşmezler sanıyorduk.

HİLMİ : Evet. Tayyip'in geçmişte, bu gün  yaptığı kitle halinde tutuklamaları, İdam Cezası'nın yeniden getirileceğini ilan etmesi, AB ile yaptığı sığınmacılarla ilgili anlaşmayı iptal edeceğini söylemesi; üstüne üstlük, ABD den Fethullah Gülen'in iadesini istemesi, hem AB ile ; hem de ABD ile ilişkilerini gerdi.

Bu görüşme ise işin "tuzu biberi" oldu. AB ile USA bu görüşmeye son derece kızgın, şüpheli bakıyor. Tayyip güvenilir bir partner (siyasi ortak) olarak görülmüyor.

- Evet. Tayyip Erdoğan sürekli "Bizim batıya ihtiyacımız yok. Başka olanaklarımız ittifaklarımız da olacak elbet." derken ciddiye alınmadı. Peki Tayyip'in bu Yeni Rusya Politikası ne kadar gerçekçidir?

HİLMİ : Bu konu ilginç işte. Her iki politikacının tarzına baktığınızda, Korkunç İvan ile Kanuni Sultan Süleyman'ı görür gibi oluyorsunuz. Yani bu "yakınlaşma" asla politik bir yakınlaşma değil. Daha önce de buna benzer bir politik flört yaşadılar. Bu kısa yakınlaşma, TR gelen Rus Turist sayısını artırdı. Türk inşaat firmalarına bazı küçük ihaleler kazandırdı. Tarım ürünleri Rusya'da pazarlandı. Ama hepsi bu. Düşürülen Rus Askeri Uçağı bu ilişkinin ne kadar çürük olduğunu da göstermesi açısından görülmelidir. Rusya yada TR, gerçek çıkarlar söz konusu olduğunda, kısa süreli "doslukların" yaşandığı  geçmişi anında unuturlar. Asıl geçmiş, kanlı savaşlar, bölgede iktidar amaçlı çıkarları gözeten diplomatik çabalarla doludur.

Rusya'nın uyguladığı "turizm boykotu", yılın ilk yarısında %87 zarar verdi. Tayyip, uzun kıvranmalar sonunda, Rusya'yı "Stratejik Partner" ilan ederek, hem -aklısıra- yüzünü korudu; hem de AB ile ABD ye sözümona kafa tututmuş oldu.

Putin ise, birkaç ay önce "sırtından bıçaklanmak" olarak adlandırdığı uçak olayından sonra, Erdoğan ile hükümetini resmen IŞİD in destekçisi ilan etti. Hatta Tayyip ile ailesini de IŞİD in petrol gelirine ortak olduğunu ispat edebileceğini de ekledi.

Şimdi ise, Erdoğan'ın özürünü severek kabul etti(!).

- Peki ama neden? Nasıl bu kadar çabuk tavır değiştirdi?

HİLMİ : Konuşuyoruz ya. Bekle! Batılılar, TR deki darbe girişimine karşı, neredeyse tavırsız beklerlerken, Putin hemen Tayyip'i aradı. Ona geçmiş olsun dedi. Destek olacağını da ekledi.

- Ama neden?

HİLMİ : Anlatıyorum. Dinle! Yukarıda Tayyip için söylediklerim şimdi Putin için de aynı. Nasıl mı? Putin Rusyası'nın batı politikası, NATO ortaklarını zayıflatmaya yöneliktir. O, bu sözümona barış eylemi ile NATO ortaklarının arasını açmayı hedefliyor. Çünkü Erdoğan'ın da buna gereksiniminin var olduğunu gördü. 

ABD, yıllardır Rusya ile (eskiden SSCB) İran'ın yakınlaşmasına engel olmak istedi. Şimdi ambargo kalkınca, sünni bir devlet olan TC ile Şii bir devlet olan İRAN her iki emperyal güç için ilginç hale geldi. İşte bu nokta Tayyip'in "vazgeçilmez" bir ortak olduğu noktadır. 

Sovyetler Birliği döneminde, Afganistan ile Türkmenistan üzerinden İran ile ticaretini sürdüren, aynı zamanda da stratejik politikalarının “Üssü” olan Afganistan aracılığı ile Asya’da da var olan Rusya, bu olanağını bildiğimiz nedenlerle kaybetti. Hızlı bir “devlet refleksi” ile hemen Kafkaslara yöneldi. Orada da Abhazya ile Gürcistan’ı kaybedince, diğer Adigey Çerkes-Oset, Karaçay Çerkes-Avar (Dağıstan)- Çeçen cumhuriyetlerini yeniden düzenledi. Azerbaycan ile ilişkileri de diplomatik düzeyde ılımlı. Kısaca eski Çarlık politikalarına dönüş, bu defa Bağımsız Devletler Birliği gibi bir adla devam ettiriliyor.

Burada tek sorun Çerkeslerin konumudur! Çerkesler her parçada var olmalarına karşın, en büyük toplumsal güç olmalarına karşın, başlı başına bir devlet olmalarına karşı çıkılıyor. Diğer uydu devletler içindeki varlıklarına “kültürel özerklik” gibi izin veriliyor. Bu konuyu ayrıca ele almakta yarar var. Rus-Türk savaşları ile tarihi açısından, Çerkeslere uygulanan SOYKIRIM’ın dile getirilmesini her iki ülke de istemiyor. Kısaca şu anda Karadeniz Hakimiyeti ile doğu Karadeniz, Rus ya için ekonomik değeri çok daha yüksek stratejik-Jeo-politik bölgedir. Çerkesler uzun erimli, Politik-Diplomatik bir çaba içindeler. Başaracakları mutlak.

- Peki ama Rusya’nın başka ne çıkarı olabilir ki?

HİLMİ : Olmaz mı? Örneğin Enerji Politikası. Rusya, öteden beri TR üzerinden, Karadeniz'den daha fazla doğal gazı AB ülkelerine pazarlamak istiyordu. Nabucco-Pipeline-Projekt diye bilinen, Hazar Denizindeki zengin doğal gazın Türkiye'den geçirilmesi projesi hem TR; hem de Rusya için önemli. Birincisi bu.
Devlet kasasını, yandaş firmalara sahte ihalelerle verdiği inşaat projeleri ile boşaltan Tayyip'in en zayıf noktalarından biri bu. Suriye savaşında IŞİD petrolleri ile idare etti etmesine ama ABD IŞİD in ipini çekince, Rusya'da ifşa tehdidini ciddiye bindirince, Tayyip yumuşamasında kim yumuşasın?

Bir başka konu da Akkuyu Nükleer enerji santralı konusu. Bu projeyi ruslar gerçekleştiriyor. Projenin finansmanı ise, Rus Sberbank tarafından sağlanıyor. Sberbank ise 2012 den buyana Türk Denizbank'ı satın aldı. Ruslar Tayyip’e dediler ki: Bak sadece turizmden sana bu kadar zarar ettirdik, düşün bir de Denizbank'ı çekersek mali açıdan iflasa gidersin.

Üçüncü nokta İran konusu. İran, ambargonun kalkması ile ciddi bir "atak" başlattı. Hem politik; hem de ekonomik. İran, Türkiye’ye karşı şu anda her bakımdan güçlü durumda. ABD ile "yakınlaşması" ona Ab ülkeleri ile ciddi iktisadi ekonomik işbirlikleri olanağı sağladı. Suriye'deki yönetim ile politik yakınlıkları biliniyor. TR de de hiç küçümsenmeyecek bir alevi nüfus, Tayyip'e baş ağrısı yapabilir. 

- Ama tam da bu konuda TR ile Rusya ayrı düşünüyorlar. Öyle değil mi?

HİLMİ : İşte en doğru olan nokta bu nokta. Her iki ülke de yüzyıllardır savaş halindeler. Suriye de de karşı karşıya olan gurupları destekliyorlar. Putin, açıkça Esed rejimini destekliyor. Tayyip ise onu yıkma çabasında !

Sadece bu mu? Azerbayca ile Ermenistan çatışmasında da aynı. 

- Başka hangi konuda anlaşıyorlar?

HİLMİ : İnsan hakları ihlalleri, basın-yayın yasağı, totaliter idare konusunda aynı düşünüyorlar. Bunun dışında ortak oldukları hiçbir konu yok!
Başta İvan ile Süleyman'dan söz etmiştim. Bir de o konuda ortaklar. Padişahlık hayali kuran Tayyip bu konuda kendisine -bilerek mi bilmem- İvan'ı örnek alıyor.

Korkunç İvan diye de bilinen IV İvan, toprak ağalarını kontrol etmek için kendisine bağlı "Opriştina" adı verilen bir mülk edindi. Kendisine, geniş arazisi olan bir saray yaptırdı. Bu sarayda doğrudan kendisine bağlı olan insanlar çalışırdı. Korumasını da gene kendisinden emir alan bir guruba vermişti. Daha sonra bu özel mülkü olan Saraya başka bölgeler ile toprak eklemeyi sürdürdü. Özel mülkü olan bir toprak ağası gibi idi. 
İşte bu saraya hizmet eden, onu koruyan kişilere de halk arasında Oprişniki dendi. (S.F. Platanow. Rus Tarihi.1927. Quelle&Meyer Leipzig. Sy.158)

Tayyip'te işte bu örgüte benzer, başına Emekli Tüğgeneral Adnan Tanrıverdi'yi getirdiği SADAT adlı bir örgüt kurdu.  Bu örgüt Erdoğan'dan emir alıyor. Özel ekipler eğitiyor. Hiç kimse de, generaller dahil birşey diyemiyor! Ülkeyi kendi mülkü gibi görüyor. 

Aynı şekilde Putin de 11.08.2012 de, veliahtı gibi görülen Genelkurmay Başkanı Sergej Iwanow'u görevden aldı. Onun yerine 44 yaşındaki Anton Waino'yu atadı. İwanov fazla popüler olmuştu. Deneyimli bir askerdi. İstihbarat ile ilişkileri de iyi idi. Öyle ise Putin için bir sakıncalı durum var demekti. Rus Güvenlik Konseyi'ndeki yerini "korumakla" beraber, Çevre ile karayollarından sorumlu devlet bakanı oldu(!)

Kısaca her iki devlet insanının ortak yanları: Totaliterizmi seviyor olmalarıdır.

Rakı fiyatları ne alemde? Şaraba mı dönsek?

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks