LESSİNG - Düşünce Özgürlüğü - Dinler

#7542 Ekleme Tarihi 13/10/2021 01:21:13

Gotthold Ephraim Lessing, kardeşi Karl'a yazdığı 11.08.1778 tarihli mektubunda "Herkesin çok iyi, kolay okuyabilecekleri çok ilginç bir konu bulduğuma inanıyorum. İlahiyatçıları, on Fragman'dan daha fazla kızdıracak bir muziplik." diye yazarak, din eleştirilerine dayanan tezleri ilan etmesinden bu yana 243 yıl geçmiş!

Lessing'in "muziplik" dediği şey din eleştirilerine girmeden, bu konuların Giovanni Boccacio'nun (1313-1375) Decameron adlı büyük olay yaratan erotik öykülerindeki Giornata I, Nov.III,(Birinci gün, üçüncü öykü) Melchisedech Giudeo bölümünü kısaca anlatalım. 

Bu öyküde, İskenderiye’de yaşamakta olan varlıklı bir Yahudi olan Melchisedech ile Selahaddin Eyyubi ele alınır. Selahaddin, girdiği savaşlarda devlet kasasını epey zorlamıştır. Birileri ona İskendiriye’de yaşamakta olan zengin bir Jahudi’den söz ederler. Ondan bütçeyi denkleştirmek için faizle para almasını önerirler. Selahaddin, öneriyi dinler ama bu yahudiyi de denemek ister. Yahudi, ona  bir kral ile üç oğlu üzerine bir öykü anlatır. Öyküde kral, çocuklarına parmağındaki bir yüzüğü gösterir, sonra “Bu yüzüğü kim alırsa o hükümdar olacak” der. Sonra yüzüğün iki kopyasını hazırlatır. Kral ölünce üç çocuk yüzükleri çıkarırlar. Hepsi de aynıdır! Öykünün sonunda Melchisedech, Selahaddin’e “ İşte bu benim üç din ile ilgili görüşümdür hükümdarım. Üç dini de aynı yaratıcı göndermiştir. Her biri, kendi inancının yasaların en doğrusu olduğuna, bunun da kendisine Tanrı tarafından verildiğine inanır. Hangisinin gerçek olduğunu söylemek, işte bu birbirinin aynısı olan üç yüzük gibi kolay değildir.” der, Selahaddin’in güvenini kazanır.

Bir de bu Fragman denen on görüş üzerine: Lessing bu tezlerden birinde Hamburg'lu oryantalist, İncil eleştirilerini sistemli olarak başlatan, Hermann Samuel Reimarus'a (1694-1768) dayanarak, İsa peygamberin göğe yükselmediği, havarilerce çalındığını söylüyor. Gerekçe olarak da havarilerin kazanmış oldukları konumlarını terk etmek istemediklerinden böyle bir “üçkağıda” başvurduklarını ilan ediyordu.

Decameron konusu ise sansür kuruluna takılmamak, "Yahu Decameron'da daha açık saçık şeyler var olduğu halde yasak değil, ben ciddi tartışıyorum yasak" demek için. Bilindiği gibi Decameron’da sıkça papazlar, rahibeler; hatta Papa bile ele alınmakta, onların cinsel moral konusundaki tutarsızlıkları alaycı bir dille anlatılmaktadır. 

Mektubun başında “On Fragman” diye söz ettiği konu ise, H.S. Reimarus’un tezlerinden on tanesini, ailesinin ricası üzerine isim vermeden yayınlamasıdır.  F.Schlegel, Lessing’in makalelerini, „Salt konuşma sanatının öğütücü gücü, şaşırtıcı bir beceri, parlak vurgulayışı değil, dahiyanelik, felsefe, düşüncede bile şiirsellik, ahlaki yücelik onun tüm yazılarında ilk sırada gelen özellikleridir“ diye değerlendiriyordu. (Jörg Herrmann — Evangelischen Akademie der Nordkirche Müdürü. Reimarus, Lessing, Goeze. Geçmiş bir kışkırtma hala güncel adlı sempozyum 2018 Hamburg)

Bu Alman edebiyat tarihine „Fragman kavgası“ olarak geçen tartışma sonunda, sansür kurulu, Lessing’e din konusunda yazmayı, konuşmayı yasakladı!

Lessing, en sonunda, “Bilge Nathan” adlı eseri ile Alman aydınlanmasının en önemli yapıtlarından birini de ortaya koydu. 

Evet en geniş çevrelerde inanç eleştirileri de yapılabilmeli idi. Daha sonra İnsanların eğitilmesi adlı makalesi yayınlandı. 

Lessing, "İnsan aklının gücünün kanıtı üzerine" adlı makalesinde, biraz iyimser olarak, aydınlanmanın iyimser, insancıllık (Hümanizm) havasında, insanların İYİLİĞİ kendilerine muştulanan armağan (Cennet) nedeniyle değil de iyiliğin özü nedeniyle seçeceklerini diyordu.

Varlığını mucizelere dayandıran dini inançlara karşı, insan aklının gerçek mucize olduğunu, onu kullandıkça, gerçeğe yakınlaşılabileceğini haykırdı durdu. 

Aradan 243 yıl geçmiş olsa bile, o gün gündemde olan, sorgulananlar ile konular bu gün hala güncel: Düşünce özgürlüğü, açık tartışma kültürünün önemi, Aydınlanma ile Din ilişkisi, inanç ile düşünce, din kitaplarının anlayışları.

Lessing, Türkiye'yi, ABD ile Rusya'yı görse idi kalp krizinden gider miydi ki?

Türkiye, sağlıklı konuşabilmek, tartışabilmek için 250 yıl daha mı bekleyecek?

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks