İnfocherkessia ve Ceren Aslan

#12307 Ekleme Tarihi 23/11/2025 09:40:51

“İnfocherkessia”, Çerkesya Hareketi’nin yayın organıdır. Çerkes sorunu ve çözüm yolları üzerine haberler yapıyor, yazılar yazıyor, Çerkes kimliğini, dilini ve kültürünü güçlendirmek istiyor.

Gücümüz yettiğince, tarihi belgeleri de Türkçeye tercüme edip yayınlıyoruz; çünkü bugün yaşadığımız bazı sorunların nedenlerinin geçmişte yaptığımız hatalar olduğuna, geleceğimizi kurgularken aynı hatalardan sakınmamız gerektiğine inanıyoruz.

Gelecek vizyonumuzu çok net yazıyoruz: Biz Çerkesiz ( Adığeyiz), anadilimiz Çerkesçe, kendimize has bir kültürümüz ve gelenek göreneklerimiz var. Binlerce yıl tarihi vatanımız Çerkesya’da yaşadık. Çerkesya’da Çerkes olduk. Ama Çarlık Rusya’sına karşı 101 yıl süren bağımsızlık ve özgürlük savaşını kaybettik. Ve Çarlık Rusyası “Çerkes belası”ndan kesinkes kurtulmak için, Çerkesleri vatanlarından sürgün etti, Çerkesya’yı tarih sahnesinden sildi.

Ulus devletlerin kurulduğu bir çağda yaşadığımız bu sürgün sonucu dağıtıldığımız coğrafyalarda asimile ediliyor, yok oluyoruz.

Biz, bu yok oluşu durdurmak için yeniden tarihi vatanımız Çerkesya’da birlik olmamız gerektiğine inanıyor, bunu anlatıyoruz.   

Çarlık Rusya’sına karşı bizim için sonu felaket olan bir savaşa girmemizin, yaşadığımız soykırımın, sürgünün ve asimile olmamızın nesnel ve öznel nedenleri var. Nesnel nedenler; 19. Yüzyılın küresel ve bölgesel güçlerinin çıkar çatışmaları, stratejik konumu nedeniyle Çerkesya üzerine planları ve şövenist ulus devlet anlayışları… öznel nedenler ise, bizim yaptığımız hatalar.

O günlerin koşullarını bilmeyen veya hayal edemeyenler Ukrayna’ya veya Gazze’ye baksınlar. Ukrayna’daki ve Gazze’deki savaşlar sadece Rusya ile Ukrayna veya İsrail ile Filistin arasındaki sorunlardan mı çıktı ve hem Ukrayna hem de Filistin halkları için bir felaket oldu? Asıl olarak küresel ve bölgesel güçler bu savaşları kışkırtmadı mı? 

Çerkesya’da da aynısı veya benzeri oldu!

Biz geçmişte yaşadıklarımızı biliyor, bugün yaşananları yakından izliyor ve bunlardan dersler çıkarıyoruz. 

Yaşananları yaşanmamış yapamayız, yani tarihin tekerleği geriye dönmez. Bu nedenle, geleceğimizi nefret, düşmanlık veya intikam duyguları ile değil, akılla, bilimle, sağduyu ile inşa etmek: içerisinde yaşadığımız ülkelerde kimliğimizi güçlendirmek, anadilimizi ve kültürümüzü yaşatmak ve bir Çerkes olarak sonsuza kadar yaşama hakkımızın olduğu dünyadaki tek coğrafyada: tarihi vatanımız Çerkesya’da birlik olmak, barış içinde birlikte yaşamak istiyoruz. 

Herkes gibi bizim de vatanımızda, gelecek kaygısı olmadan yaşama hakkımız var! Ve başta Rusya Federasyonu olmak üzere, dünyadan bu talebimize, en azından saygı duyulmasını bekliyoruz. 

Her duamızda dile getirdiğimiz gibi: “Allah bütün halklara mutlu ve refah içinde yaşamayı nasip etsin, ama bizi de unutmasın!” 

Son günlerde yaptığımız 3 paylaşım nedeniyle, epey küfürlü eleştiri ve hakaret aldık: İlk paylaşımımız, Kürtlerin demokratik talepleri; ikinci paylaşımımız Çerkes sürgünü ve son paylaşımımız Tayland’da düzenlenen Dünya Güzellik Yarışmasında Türkiye’yi temsil eden Ceren Aslan üzerineydi.

Bunlar, bizim yazılarımız ve düşüncelerimiz değildi; bazı açılardan bizler de eleştiriyorduk. Ama aynı havayı soluduğumuz bir grubun veya güruhun, duymak istemedikleri ve/veya beğenmedikleri konularda haber yapılmasına bile tahammülleri yok.

1- “Size ne Kürtlerden” diyorlar mesela. 

Niye, Kürtler insan değil mi? Her insan gibi, Kürtlerin de anadillerini konuşma, kültürlerini yaşatma hakları yok mu? Bizce var!

2- Veya “teröristlerle işbirliği yapmayın”, diyorlar. 

Böylece, bütün Kürtleri; daha doğrusu kimliklerini, anadillerini ve kültürlerini yaşatmak isteyen bütün Kürtleri “terörist” ilan ediyorlar. 

Bizce bu, doğru değil! Biz, dünyanın bütün kimliklerinin, dillerinin, kültürlerinin… yaşama haklarının olduğuna inanıyoruz!

3- Ve “Siz Kürt veya Ermeni misiniz? Bu sayfa hacklendi mi?” diye soranlar oldu. 

Hayır hacklenmedi ve bu sayfanın bütün adminleri Çerkes. Ama biz her halkın demokratik hak ve özgürlüklere sahip olmasını isteyen, böyle talepleri destekleyen Çerkesleriz. Sadece Türkiye’de yaşayanların değil; dünyanın bütün halklarının gelecek-yok olma korkusu olmadan, barış içinde birlikte yaşamalarını istiyoruz.

4- “Siz de mi bu ülkeyi bölmek istiyorsunuz?” diye soranlara: 

Hayır, biz hiçbir ülkenin bölünmesini istemiyoruz. Herhangi bir ülkeyi bölmek isteyenlerle yan yana gelmiyoruz, böyle Hareketleri ve talepleri desteklemiyoruz.  

5- “Rusya sizi sürdü, Osmanlı devleti size sahip çıktı, nankörlük yapmayın” diyenlere: 

Ne yazık ki tarihi bilmiyorsunuz. Evet, biz Çarlık Rusyası ile savaştık. Çarlık Rusyası bize büyük kötülük yaptı, bugün yaşadığımız bütün sorunların birinci dereceden sorumlusudur. 

Ama tıpkı Ukrayna gibi, biz de o dönem çatışan güçlerin kurbanı olduk. O güçlerden biri de Osmanlı devletiydi. Hatta, eğer Osmanlı Devleti Rusya ile bir “göç anlaşması” yapıp, Çerkesleri almaya hazır olduğunu taahhüt etmeseydi, belki de bu kadar kitlesel olarak sürgün edilmez ve/veya göç etmezdik.

Bunu daha iyi anlamak için Gazze’ye bakın. İsrail, Filistinlileri Gazze’den Mısır’a ve Ürdün’e sürgün etmek istedi. Ama bu ülkeler ve Türkiye karşı çıkınca, İsrail Filistinlileri süremedi.

6- “Savaşıp ülkenizi korusaydınız?” diyenler, Allahlarından korksunlar. Bütün olanaksızlıklara rağmen, 101 yıl kesintisiz olarak savaştık Rusya İmparatorluğu ile. Kadınlarımız, çocuklarımız bile savaştı ve neredeyse bütün nüfusumuzu-gücümüzü kaybettik. 

İngiltere, Fransa ve Osmanlı Devleti, 1853’te, Paris Konferansı’nda Çerkesya’yı Rusya’nın inisiyatifine terk edince, yalnız kaldık…

Buna rağmen vatanımızdan kendi isteğimizle, güle oynaya ayrılmadık. Elbette, Rusya’nın egemenliği altında yaşamak istemeyen, müslüman bir ülkeye gitmek isteyenler oldu. Ama büyük çoğunluk süngü darbeleriyle Karadeniz kıyılarına, oradan da Osmanlı’ya sürüldüler. Tercüme edip yayınladığımız o yazıda, bunları da görürsünüz, isterseniz. 

7- Sürgün yıllarındaki kayıplarımız çok büyüktü ve bazıları, “Osmanlı Devleti’nin o günlerde imkanları ancak bu kadar desteğe yetiyordu” diyorlar. Biz bunu tartışmıyoruz. Haklılar da. 

Ama bir gerçek daha var: Osmanlı Devleti, Çarlık Rusyası ile yaptığı anlaşma gereğince, Çerkesleri kendi ve Rusya'nın çıkarlarına uyacak şekilde yerleştirdi. Ve yine bu anlaşmalara göre, Çerkeslerin yeniden vatanlarına dönmelerine izin vermedi, engelledi. 

Kısaca, herşey kötü değildi, ama herşey güzel de değildi!

8- Bunları Çerkes halkına neden anlatıyoruz? 

Bir daha böyle büyük kayıplar vermemize ve vatanımızı terk etmemize neden olacak maceralara sürüklenmemek için. Bu nedenle hep savaşa karşı olduk ve Rusya Ukrayna savaşı başladığında “bu savaş bizim savaşımız” değil, çağrısı yaptık. 

9- Dünya Güzellik yarışmasında Türkiye’yi temsil eden Ceren Aslan’ın Çerkes kıyafetleri ile podyuma çıkmasına neden sevindik? 

Öncelikle, Ceren, sadece Çerkes kıyafeti giymedi, bunları kendi instagram sayfasında da görebilirsiniz. Ve sahneye elinde Türk bayrağı ile çıktı. Hatta, bir eline Türk bayrağını boyamıştı. 

Bunlardan rahatsız olmadık. Çünkü o bayrak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bizim de bayrağımız.

Biz, Ceren’in Çerkes kimliğine ait olan bir kıyafeti veya aidiyetini göstermesine sevindik. Babası mı Çerkes, yoksa annesi mi diye düşünmedik bile. Çünkü bizim için kimlik, bir kan ve DNA meselesi değil, bilinç ve ruhtur. Bu nedenle Ceren hiç Çerkes olmasaydı da sevinirdik. Çünkü podyumda bize ait olan bir elbise giydi.

O elbise ile biz: Çerkesler görünür oldu/k. 

Ama bazıları bizim, Çerkes kimliğine sahip çıkmamıza tahammül edemediler. Çoğu troldü, biliyoruz, ve bunlar artık sayfamızı takip edemiyorlar. Ama bazı mesajların altında da bir gerçeklik yatıyor: 

“Türkiye’de yaşayan herkes Türktür, Türk olmalıdır, yoksa s… olup geldiği yere gitmelidir” diye düşünenlerin olduğu gerçeği. 

“Biz farklı etnik kökenlerden geldik, Türk olduk”, “Türkiye vatandaşı olan herkes Türktür”, “ Çerkesler de Türktür”, “Ne mutlu Türküm diyene” diyorlar. Ama bir ülkede yaşayan herkesin bir ve aynı-egemen kimliğe ait olduğu, olması gerektiği bakış açısı sorunludur.

Vatandaşlık, kimlik değildir. Olsaydı, bugün dünyada onlarca ülkede vatandaşlık almış Türkler için de “artık onlar Türk değil” dememiz gerekirdi, ki bu, doğru olmazdı. 

Vatandaşlığın hukuku, hak ve özgürlükleri ve sorumlukları vardır. Atatürk’ün “ne mutlu Türküm diyene” sözü, “herkes Türk’tür” değil; herkesin Türk olma hakkı vardır demektir. 

Uzatmayayım:  Türkiye güzel bir ülke, bu ülkede yaşamak bir ayrıcalık. Ama yalnızca Türkler değil; Kürtler, Araplar, Ermeniler, Lazlar, Çerkesler… de yaşıyorlar bu ülkede ve hepsinin kendi kimlikleri, dilleri ve kültürleri var. Hiçbiri asimle olmamalı.

Kimliğimizi sahiplenmemiz kimseyi rahatsız etmemeli.  

Şİmdiye kadar vatandan sporcularımızın-sanatçılarımızın uluslararası yarışmalarda bayrağımızla veya bize ait olan simgelerle görünür olmalarına sevindik. Onları örnek olarak gösterdik. 

Çünkü, bunlar bizi-kimliğimizi güçlendiriyor. Bu nedenle Ceren'in Çerkes kıyafetleri ile podyuma çıkmasına çok sevindik. 

Ceren, bir çığır açtı. Tıpkı bir yolcu uçağında yolcuları Maori dilinde selamlayan, Maori halkını ve bütün Yeni Zelanda'yı sarsan o Maori hostes gibi. O gün, Maori halkının uyanışının sembolü olmuştu.   

Haberi ilk yayınladığımızda, bir "thamate", "Çerkes elbisesini yapay zeka ile giydirmişler" yorumu yapmıştı, ismi lazım değil. Böyle bir şeyin olabileceğine dahi inanamamak, Çerkes kimliğinin nasıl sindirildiğinin bir örneğiydi. Ceren bu umutsuzluğu kırdı!

Cesaret bulaşıcıdır, Ceren'İn tavrını böyle tepki duyulmasının nedeni  örnek olması, başkalarına da bulaşabileceğidir.   

Teşekkürler Ceren!

Hatko Schamis

23 Kasım 2025

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks