Dünya Çerkes Birliği (DÇB) Başkanı Hauti ile Röportaj - Hatko Schamis

#12245 Ekleme Tarihi 10/11/2025 08:24:10

Aykut arkadaşımız Dünya Çerkes Birliği Başkanı Sokhroko Hauti güzel bir röportaj yaptı. Uzun zamandır bunu yapmak; Hauti’nin düşüncelerini daha derli toplu ve kendi ağzından kamuoyuna duyurmak istiyorduk. 

Daha sorulacak çok soru ve anlattıklarında açılması gereken çok yer vardı; ama her soruya o kadar uzun cevaplar verdi ki, bu sorular için vaktimiz kalmadı. Belki bir ikinci sohbette sorarız onları da. 

Hauti, hem beklentilere cevap veremediği ve Çerkes sorunlarına yeterince sahip çıkmadığı için hem de “görevi” gereği, Çerkes camiasında, bir kesiminde “nefret objesi” oldu. 

Ve onunla birlikte Dünya Çerkes Birliği de yıprandı.

DÇB üzerine epeyce yazı yazdım ve çok da eleştirdim. Ama bazı eleştirilere katılmıyorum. En önemlisi, DÇB, tek başına bir örgüt değil; bileşenleri, bileşenlerinin örgütleri ve kitleleri var. Bunların hepsi bir biçimde bu kararların veya yanlışların ortakları.

Çünkü Hauti veya birkaç kişi kendi başlarına almıyorlar kararları. Yöneticiler, delegeler toplanıyorlar, tartışıyorlar ve birlikte karar alıyorlar. Ama diyelim ki Hauti kendi inisiyatifi ile, kimseye sormadan bir yanlış yaptı, yanlış bir tavır aldı; diğer yöneticiler veya DÇB’nin bileşenleri bu yanlışları yüksek sesle eleştirmiyorlar. Konfor alanlarından çıkmıyorlar. Belki de bazı muhaliflerin başlarında geldiği gibi, bu defa kendilerinin "düşman" muamelesi göreceklerinden korkuyorlar.

Sonra DÇB’nin bunca yıl sonra hala kamuoyunu bilgilendirecek bir mekanizması, güçlü bir yayın organı yok. Bu önemli, çünkü yayın organı sadece bir bilgilendirme aracı değil; aynı zamanda bir danışma mekanizmasıdır. Bu nedenle "özgür basın" çok önemlidir.   

Nart arkadaşımız güzel bir yazı yazdı, güncel-pratik örnekler verdi. Elbette bu eksik ve yanlışlarda en büyük sorumluluk Hauti’de. Ama sadece onda değil. Bileşenleri de doğru bir karşı duruş sergilemiyor, doğruları ısrarla dile getirmiyor, gündemde tutmuyorlar. 

İşin özü şu: DÇB, camiamızdaki ulusal-örgütlü bilincin ve düzeyin bir örgütü. Hauti bunu belki bir tık daha düşürüyor, o kadar!

Çözüm ne? DÇB’nin bileşenlerinden, hatta onların da bileşenlerinden başlayarak bütün kurumlarımızı daha katılımcı, şeffaf ve demokratik bir karakterde yeniden örgütlemeliyiz. 

Yenilemeliyiz. Demokratikleştirmeliyiz.

Bakın, Hauti ile yaptığımız röportajı birileri, “neden bu adama alan açıyorsunuz” diye eleştirdiler. Bu kafa her yerde böyle çalışıyor, muhaliflerine, kendisini eleştirenlere ve duruşunu beğenmediklerine aynı şekilde davranıyor, onlara söz hakkı vermiyordur.

Bizim bütün kurumlarımız böyle: 

Bir yönetim seçiyoruz, yönetim her şeyi seçiyor, her şeye karar veriyor. Bu yöntem, çağımızın ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Örgütlerimiz daha ademi merkeziyetçi olmalılar. 

Hükümeti eleştiriyoruz, muhalif basına ve gazetecilere baskı yapıyor diye. Peki bizim herhangi bir örgütümüzde veya kurumumuzda muhalifler kurumun veya örgütün basın yayın olanaklarını ve bütçesini kullanabiliyor mu? İyi ki Türkiye’yi biz yönetmiyoruz, yoksa muhalifler nefes bile alamazlardı, diyesi geliyor insanın.

Son olarak, mutlaka altı ayda, en azından senede bir her Çerkesin katılabildiği, düşüncelerini dile getirebildiği Xaselerimiz olmalı. 

Bence, bunlar yapılmadan “yukarıda” hiçbir şey değişmeyecektir. Biraz farklı olan biri gelir, diğeri gider; ama hiçbir şey değişmez.

24 Temmuz 2025’te Suhum’da toplanan DÇB Yürütme Kurulu’nun, beni sevindiren bir kararı var. Şöyle: “Toplantı gündemi içerisinde, ilgili konularda ve toplantı sonunda Azerbaycan-İsrail yakınlaşması, Türkiye’de ve Suriye de yeniden yapılandırılmaya çalışılan Kürt sorunu, Ortadoğu’daki Ürdün-Suriye-İsrail üzerinden Çerkeslerin genel durumu değerlendirildi. Değerlendirmemizde;

Çerkeslerin dünyadaki en üst kurumsal yapısı Dünya Çerkes Birliği ve Türkiye Çerkeslerinin en gelişmiş kurumsal yapısı KAFFED olarak; sadece kültürel konularda değil, içinde yaşadığımız devletlerin Kafkasya halklarının ekonomik, politik/siyasal sorunlarına bakışı, iyileştirilmesi, demokratik toplumsal ve bireysel kazanımların geliştirilmesine dair düşünceler/politikalar geliştirmemiz ve dayanışma içerisinde olunması gerektiği…

Kendi dünyamızdaki, yaşadığımız devletler tarafından oluşturulan, belirlenmiş/öğretilmiş ve uyarılmış steril politik siyasal alan içerisinden değil de; konfor alanlarımızı bırakarak, halklarımız adına politika ve devletler arası politik/demokratik hukuk konularında tutum geliştirmenin, toplumumuzun gelecek okumalarına fayda sağlamamız gerektiği...

Türkiye ulus devlet yapısı ve Baas rejiminin Suriye içinde yaklaşık 100 yılı geçen Türk-Kürd sorunlarının politik çözümünün arayışından ilham alınarak, benzer şekilde; Kabardey’in bağımsızlığıyla sonuçlanan 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasından bu yana 200 yıldan fazla, Osmanlı/Türkiye- Rus Çarlığı/Federasyonu bloklarının arasında devam eden ve bizim dinmeyen diasporik halk olmamızla sonuçlanan trajedimizin; psiko-politik çözümünün de aydın entelektüel kadrolarca cesaretle ele alınması gerektiği” kararı alındı.

Bunlar gerçekten çok güzel kararlar, ama demokratikleşmeden bu kararları hayata geçiremeyiz… Allah korusun, yönetimin politikaları ile uyumlu olmayan birşeyler yazanların başına taş yağar! 

DÇB'nin bütün diaspora örgütlerine aynı kararı almalarını tavsiye ettiği "Çerkes Adığedir" kararına sahip çıktığımız için yediğimiz küfür ve hakaretleri unutmadık.

Hatko Schamis

10 Kasım 2025

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks