'Biz bize yeteriz, Çerkesya!'

#6139 Ekleme Tarihi 14/08/2020 01:24:36

Toplumlar eşitsiz gelişir. İnsanlar da. Ekonomik, siyasal, kültürel, tarihsel... hatta genetik nedenleri vardır bunun. Sonuç: bazı toplumlar daha ileridedir, refah düzeyleri yüksektir, gelecekleri garanti altındadır; bazıları ise, "tabiri caizse" sürünürler...

Sadece koca bir ülkede değil, aynı köyde, hatta aynı evde yaşayanların veya aynı dernekte-örgütte birlikte çalışanların bile gelişmeleri aynı olmaz.

Nedenleri bu yazının konusu değil. Ama şurası önemli: Her yerde, her gelişmenin bir dinamiği ve/veya motoru vardır. Şartları olgunlaştıran, gelişmenin ebeleri veya öncüleri yani. Hem tarihsel gelişmenin ürünüdürler, hem de tarih yaparlar.

İnsanlık, bugün sahip olduğu herşeyi bu insanlara borçludur. Çünkü, bunlar, "olmaz, mümkün değil" sanılanları, "olur, mümkün" yaparlar.

"Çoğunluk"tan farklıdırlar. Ve farklı olmak zordur.

Toplumsal yaşam, alışkanlıkları ve kurulu düzeni değiştirmek isteyen bu farklı insanları "sevmez". İçin için hayranlık duysa da, imrense de sevmez. Çünkü bu "farklı insanlar", onlara kendi yapamadıkları bir şeylerin mümkün olduğunu anlatırlar, hatta gösterirler. Ama genel için, hergün eksikleri veya fazlaları ile hesaplaşmak ve değişmek zorunda olmak yorucudur.

En iyisi, ve iç huzur için, "farklı insanlar"ın olmamasını isterler.

Martin, daha yolun başındaydı ve yaptıklarını çok abartmak da istemiyorum; ama birşeylerin "mümkün" olduğuna inanan, bunu anlatan ve pratikte gösteren, cesareti ve cüreti başkalarına da bulaştıran bir arkadaşımızdı.

Mesela şu videoyu izlediğimizde mutlu olmuştuk, gurur duymuştuk. Belki de duygularımıza tercüman olmuşlardı...

Ama birilerini rahatsız etti.

Şimdi eğer biz, gelişmeden yana olanlar yani, bu gelişmenin motoru, ebesi ve cesaret aşılarından biri olan Martin'e sahip çıkmazsak; bu gelişmeden rahatsız olanlar, onu durdurmak isteyenler kazanacaklar. Ve sadece Martin değil, bütün bir toplum kaybedecek. Çünkü gelişme bir süre için duracak.

Daha da kötüsü, bundan sonra yeni "Martinler"in çıkması zorlaşacak. Çünkü, Martin gibi olmak isteyen gençlere, büyükleri, anne babaları "onun başına neler geldi, biliyor musun?" hikayeleri anlatacaklar.

Bir toplumun aklını ve/veya kalbini vuranlar, bu sonuca ulaşacaklarını bilirler...

Buna izin vermemeliyiz!

Yapılacak şeyler zor değil: Hatta sosyal medyayı daha etkin kullanmak bile yeterli olabilir. Ama ben daha profil resimlerini bile değiştirmemiş olanları görünce şaşırıyorum gerçekten.

Belki de kurumlarımızdan bu konuda işaret bekliyorlar. Ama ben size söyleyeyim: Kurumlarımız daha fazlasını yapmayacaklar.

En büyük kurumumuz, "bir program hazırlıyoruz" diyordu; çıka çıka hafta sonunda bir tele konferans çıktı programdan. İlginç olan, şimdiye kadar bir kez olsun görüşmedikleri XaBze'yi ve Kanakov zamanında, toplumsal olaylara verilecek tepkileri örgütlemek için kurulan, Martin ile doğrudan alakası olmayan "Çerkes Örgütleri Koordinasyon Komitesi"ni davet etmişler diye duydum.

Sanırım bir "Komite" lazım kamuoyuna göstermek için!

Avrupa'da durum daha da vahim. Hala konuyu görüşemediler bile. Dün, "bu konuyu haftaya görüşelim" dedi bir "büyüğümüz". Halbuki 11 Ağustos'taydı duruşma, 17 Ağustos'a ertelendi ve haftaya belki de karar alınmış olacak.

Bazı "yönetici" arkadaşlarımızın sosyal medyada Martin için çok güzel şeyler söylemeleri veya yazmaları sizleri yanıltmasın. İçinde çalıştıkları kurumlarda aldıkları tavırlar, şu veya bu kaygıyla, sosyal medyada dile getirdiklerinden farklı.

Mesela geçen hafta Hauti'nin "Martin için canım feda" dediği yayıldı sosyal medyada. Bunu, XaBze'ye söyleyince güldüler ve "Hauti elinden gelse Martin'i bir kaşık suda boğar. Eğer böyle bir şey söylemişse, nedeni, Martin kazanırsa, kazananlar tarafında olmak; kaybederse, neden bir şey yapmadın tarzı eleştirilere karşı gardını almak içindir" dediler...

Kardeşlerimizin ve komşularımızın başka dertleri var zaten!

Velhasıl, ne yapacaksak biz yapacağız. "Martin'e adalet ve özgürlük" istediğimizi haykırmak ve bunu sosyal medyadan dünyaya duyurmak zor değil.

"Bir kağıt bir kalem" ve irade! Başka hiç bir şeye ihtiyacımız yok.

Biz bize yeteriz Çerkesya!

Sağınızdaki solunuzdaki duyarsızları veya sizden daha "geri" olanları değil; gelişmenin dinamiklerini, ebelerini, öncülerini örnek alın kendinize.

Hiç bir hukuk, tüzük, "ilke"... kutsal bir mücadelede yapılması gerekenlerin önünde engel değildir. Varsa, bu engelleri yıkın!

Siz de "cesaret ve cüret aşısı" olun.

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks