HİKAYENİN ÖZETİNİN ÖZETİ...

#1135 Ekleme Tarihi 08/10/2016 05:16:33
HİKAYENİN ÖZETİNİN ÖZETİ... Çerkes halkı vatanında bir kaç siyasi birimde; diasporada onlarca ülkede dağınık bir şekilde yaşamakta, ( bu nedenle ) asimile olmaktadır. Ve Çerkes Sorunu, Çerkeslerin tamamının değil; “ben Çerkesim ve Çerkes kalmak istiyorum” diyenlerin sorunudur. Çerkeslerin bütün sorunlarını değil; Çerkes kimliği ile ilgili sorunlarını tanımlar ve bu sorunlara çözüm arar. Çerkes Ulusal Hareketi’nin milliyetçi karakteri buradan gelir. Ve bu Hareket ne kadar milliyetçi-yurtsever olursa, o kadar “algıda seçici” olacak, Çerkes kimliği ile ilgili sorunlara yoğunlaşacak, bu yoğunlaşma, Çerkeslerin zaten sınırlı olan güçlerini ve enerjilerini sadece Çerkes Sorunu’nun çözümü için harcamalarına yarayacaktır. Çerkeslerin, kendileri ve/veya yakınları için “doktor, mühendis... olsa, Avrupa'da staj, Amerika’da yüksek lisans yapsa, iyi bir işi olsa, daha fazla para kazansa...“ gibi hayaller kurmaları; “hem Çerkes olsun hem sosyalist, biraz çevreye duyarlı, biraz da dindar... süper olur!” gibi eklektik beklentileri Çerkes Sorunu’nun çözümüne hizmet etmez. Bunların hepsi bir arada olmaz. Bu nedenle tercih yapmalıyız: Ya varlığımızı “Çerkes halkının-Çerkes kimliği"nin varlığına adayacağız, kendimizi bu mücadelenin ihtiyaçlarına göre yeniden yaratacağız; ya da iyi-zengin "bir şey" olacağız, ama kimliğimizi kaybedeceğiz. Daha yüksek yaşam standartlarına sahip olmak, daha kaliteli yaşamak elbetteki herkesin hakkı. Ama bir “dava adamı”nı başkalarından ayıran da budur: Dava adamı da daha kaliteli ve daha güzel yaşamak ister; ama davasının gerektirdiği gibi yaşar.   Peki neye göre kendimizi yeniden yaratacağız? Politik mücadelenin önümüze çıkardığı engelleri aşmamıza hizmet edecek eksende. Savaş varsa iyi bir asker olacağız, ekonomik kalkınma döneminde iyi bir mühendis veya yönetici. İçinde yaşadığı sürecin adamı olamayanlar “dava adamı” olamazlar. Bir sonraki dönemin veya aşamanın adamı olmak mücadeleye bir katkı sunmaz. Çünkü o dönem hiç bir zaman gelmez! Çerkes Sorunu, Çerkes halkının asimile olmasıdır. “Asimilasyon, bir kimliğin, bu kimlik ile ilgili öğelerin: dilin, kültürün, gelenek göreneklerin özünü yitirmesi ve/veya yok olması” dır. Bu durumda, Çerkes ulusal mücadelesi asimilasyona karşı bir direniştir. Asimile olan değerlerimizin: kimliğimizin, dilimizin, kültürümüzün ve gelenek göreneklerimizin yaşatılmasıdır. Bu mücadelenin herhangi bir alanında Çerkes kalmak için faaliyet gösteren herkes, Çerkes Ulusal Hareketi’nin bileşenidir. Ve bütün ulusal faaliyetler, asimilasyonu durdurmaya yetmeyecek olanlar dahil, değerlidir. Ama politik mücadele “dava adamları”nın omuzlarında yükselir, yardımcı kuvvetlerin veya bileşenlerinin değil. Çünkü dava adamlarının mücadelesi olmadan yardımcı kuvvetleri veya söz konusu politik mücadelenin hedef kitlesini uyandırmak ve mücadeleye kazanmak mümkün olmaz. Çerkes ulusal mücadelesinin potansiyel “dava adamları” yurtseverlerdir, Çerkes milliyetçileridir. Veya “ben yurtseverim”, “ben Çerkes milliyetçisiyim” diyenlerin görevi “dava adamı” olmaktır.   Bir “dava adamı”nın nasıl olacağını öğrenmek istiyorsak toplumsal mücadeleler tarihini okumalı, başkalarının yaptıklarından dersler çıkarmalıyız. Elbette her mücadelenin özgünlükleri vardır; ama ortak yanları ve evrensel ilkeleri de vardır. Yoksa siyaset bilimi olmazdı. Mesela önderleri veya kitlesi kendisini mücadelenin ihtiyaçlarına göre yeniden yaratmayan hiç bir toplumsal mücadele başarıya ulaşmaz. Bu, toplumsal mücadeleler tarihinden bilimsel bir “yasa” ve 2x2=4’tür. Hiç bir özgünlük bu gerçeği değiştiremez. Yani nasıl bir vizyonunuz veya mücadele öngörünüz olursa olsun, eğer öngördüğünüz mücadelenin gereklerini yerine getirmiyor, davanızın adamı olamıyorsanız; eğer toplumsal bir mücadeleden bahsediyor, ama toplumsal mücadelenin “olmazsa olmaz”ı örgütlenmekten ve örgütlü ilişkilerden kaçıyorsanız ( bahane bulmak kolaydır ) anlattıklarınız laf salatasıdır. Çerkes halkı asimile oluyor. Ama Çerkes halkının asimile olmasının nedeni kimliğine, kültürüne veya diline duyarsız olması değil; bunları koruyabilecek iradeden, örgütlenmeden, kurumlardan ve dava adamlarından yoksun olmasıdır. Bu kurumların başında geleni, vatandır. Çerkes halkının tarihi vatanı Çerkesya siyasi olarak yok edilmiştir. Bunun yerine ikame edilen Cumhuriyetler Çerkeslerin “vatan”ı/vatanları değil; vatanları üzerinde örgütlenmiş siyasi birimlerdir. Eğer hala güçlü bir Çerkes kimliği olmasaydı ve yurtseverler Çerkes kimliğini sahiplenmeselerdi bu kurumlar kendi kimliklerini örgütler; nasıl ki Çerkesya’nın yerine bir kaç kurum örgütlenmişse, Çerkes halkından da bir kaç kimlik çıkar; Adıgey’in “Adıge”leri, Karaçay-Çerkesk’in “Çerkes”leri veya Kabardey-Balkarya’nın “Kabardey”leri olurlardı.   Bu tehlike henüz bertaraf edilmediği için, vatanda olsun diasporada olsun, Çerkes kalma derdi olanların Çerkes kimliğine ve Çerkesya’ya sahip çıkmaları, “Çerkesim”, “benim vatanım Çerkesya’dır” demeleri ve siyasi kazanımlarımızı korumaya çalışırken, bunları Çerkes halkının birliği-birleşmesi, yani “Çerkesya’nın günün şartlarına uygun bir karakterde yeniden örgütlenmesi” yönünde geliştirmeye çalışmaları gerekmektedir. Bu vizyon, vatan ile diaspora arasındaki ilişkileri sağlıklı bir zemine oturtacağı gibi; diasporanın önceliklerini doğru bir şekilde tanımlamasına ve sınırlı imkanlarını-enerjisini sonuç alıcı faaliyetlere yoğunlaştırmasına yarayacaktır. Kimse kendini kandırmasın: Çerkeslerin diasporada Çerkes kalmaları mümkün değildir. Önünde sonunda yok olacaklardır. Çerkes kimliğinin ve varlığının yaşayabileceği, yaşatılabileceği ter yer vatandır, Çerkesya’dır. Bu nedenle Çerkes kalma derdi olanlar 1- Hızla vatana dönmeye çalışmalı, 2- Vatanda Çerkesya’nın inşası mücadelesine destek vermeliler. Diasporadaki faaliyetlerimiz bu iki eksende örgütlenmelidir. Bunun dışındaki faaliyetler asimilasyonu yavaşlatmaktan, “bir şeyler yapıyorum” diyerek vicdanlarımızı rahatlatmaya çalışmaktan başka bir işe yaramazlar. Diasporada demokratik hak ve özgürlüklerin kazanılması mücadelesi önemsiz mi? Değil elbette. Sorun bu demokrasi mücadelesine veya kazanılması muhtemel demokratik hak ve özgürlüklere yüklenen misyonda. İçerisinde yaşadığımız ülkenin demokratikleşmesi ile “Çerkes kalma” imkanına kavuşacağız diyenler hayal kuruyorlar. Çünkü bu ülkeler ne kadar demokratikleşirlerse demokratikleşsinler Çerkes halkının olası kazanımlarını örgütleyebilecekleri ortak yaşam alanları yok artık. İşte Yunanistan birkaç gün önce 60 azınlık okulunu kapatma kararı aldı. Bunların 9 tanesi Türk okulu. Yetkililer yeterli sayıda öğrenci olmamasını gerekçe gösteriyorlar. Türkler de buna itiraz etmiyor, “Okullar neden kapatılıyor, niçin birleştiriliyor? Bazı köylerimizde nüfusun azalması nedeniyle öğrenci sayısının yetersiz olduğu bir gerçek. Ancak büyük köylerimizde okullarımızın kapatılması, örneğin azınlık nüfusun yoğun olduğu Susurköy gibi bir yerde velilerin devlet okullarını tercih etmesi sonucunda azınlık okulu öğrencisiz kalarak kapanıyor...” diyorlar. Bizde de aynısı olacak, demokratik kazanımlar sorunu çözmeyecektir. Çünkü bu tür kazanımların ve kurumların hakim ulusun kurumları karşısında direnme şansı yoktur. Öyleyse Çerkesler “demokratik mücadele”nin içinde olmalı, ama taleplerini Çerkes Sorunu’nun çözümüne hizmet edecek bir temelde formule etmeliler. Demokratik kazanımlar sonucu örgütlenen kurumlar ve/veya elde edilecek maddi imkanlar Çerkesya’nın inşası için ve vatana dönüşü örgütlemek için kullanılmalıdır. Vatanda okuyanlar, vatana yerleşenler desteklenmelidir. Türkiye’de hak-hukuk-eşitlik-özgürlük vs vs mücadelesi veren; ama vatana dönüşü örgütlememizin önündeki engellerin kaldırılmasını talep etmeyen, bu talepleri öncelemeyen ve örgütlemeyen bir “devrimci-demokrat”, “Çerkes devrimci-demokrat” değil; “Türkiyeli devrimci-demokrat”tır. Demokrat bir Çerkes, Çerkes kimliğinin ve Çerkes halkının yaşaması için demokratik mücadele veren, demokrasi mücadelesine Çerkes halkının özgün talepleri ile katılan Çerkestir. Yoksa, Türkiyeli Çerkestir. Bunu görmek ve anlamak, bizim içerisinde yaşadığımız ülkelerin demokratik mücadelelerinin neresinde ve nasıl yer almamız gerektiğine karar vermek için de önemli. Yoksa başkaları için helak oluruz. Biz kendi sesimizi duyurmalı, taleplerimizi vatana dönüşe, Çerkesya’nın inşasına hizmet edecek bir karakterde formule etmeliyiz. Hayalini kurduğumuz Çerkesya’nın inşa edilmesi için mücadele edecek Çerkesleri, toplumsal karakteri ve ruhu yaratmaya çalışmalıyız. Çerkesya’da hak-hukuk-adalet-insan halkları olsun istiyorsak, hak, hukuk, insan hak ve özgürlüklerine duyarlı Çerkesler yetiştirmeliyiz. "Çerkesya’da farklı etnik ve dini topluluklar birada yaşayacak, bu farklı etnik-dini topluluklar birlikte Çerkesya’yı inşa edecekler" diyorsak farklı etnik topluluklara ve dinlere saygı duymayı öğrenmeli-öğretmeliyiz. Çerkesya’nın inşasında önemli bir rol oynayabilecek sınıflara, toplumsal kesimlere veya etnik topluluklara politik-dini inançları nedeniyle olumsuz tavır alanlar veya olumsuz düşünceler içinde olanlar Çerkes halkına hizmet edemezler. Bunların politik-dini kimlikleri veya aidiyetleri Çerkes etnik kimliklerinden ve aidiyetlerinden daha güçlü demektir.    Bu konuda hata yapma şansımız yok. Bir toplumsal mücadele eğer “yol”dan çıkar, bazı yanlışlar yaparsa, bu yanlışları düzeltmek kolay değildir. Bir kez “terörist”, “bebek katili”, “ırkçı”, “cihatçı” veya “düşman” damgası yerse bir daha bunu temizlemesi kolay olmaz. Son 10 yılda Çerkes kimliğini ve ulusal bilinci güçlendirmek adına epey mesafe kaydettik. Ama ulusal mücadelenin önderliğini yapacak örgütlenmeyi hala yaratamadık. “Dava adamları”nı yetiştiremedik. Ama hayat bizi beklemeyecek. Çerkes gençleri kimliklerine ve geleceklerine sahip çıkmalı, Çerkesya’nın yeniden inşası perspektifi ile örgütlenmeli ve daha fedakar olmalılar. Önümüzdeki yıllar geleceğimiz için belirleyici olacak!
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks