
Kochesoko Martin, bir komplo ile tutuklanıp yargılandığı süreçte, Çerkesya Hareketi olarak sadece bir arkadaşımıza karşı yapılan hukuksuzluğa değil; Kafkasya'nın "Yargısız İnfazlar Cenneti" Kabardey Balkar'daki hukuksuzluklara da dikkat çekmeye çalıştık.
Güçlü bir kampanya ile hem Martin'e sahip çıktık hem de Kabardey Balkar'daki güvenlik güçlerinin keyfi uygulamalarını teşhir ettik.
Martin ile politik olarak her konuda aynı görüşte değildik. Ama Martin, haklıydı. Güvenlik güçleri ona bir komplo kurmuşlardı.
Bunu ilk kez yapmıyorlardı. "Kurtulmak" istedikleri insanları, ya üzerlerine, arabalarına veya evlerine yasadışı bir şey koyup, sonra bulmuş gibi yapıyorlardı ya da bir yerlerde infaz edip, çatışma süsü veriyor, "teröristleri etkisiz hale getirdik" diyorlardı.
Bu, ve Martin'in başına gelenler bir istisna değil; rutin bir yöntemdi.
Güvenlik güçlerini teşhir etmek, onları geriletebilir ve belki de başka yargısız infazların, haksız hukuksuz uygulamaların önüne geçmemizi sağlayabilirdi. Ne yazık ki bunu tam olarak anlatamadık kamuoyuna.
Ya da anlattık, ama birileri tam da bundan rahatsız oldukları için, konuyu "Martin'in cezaevinden kurtarılması"na getirdiler.
Bir grup vardı, diasporada vatan ile ilgili hiç kötü haber yapılmasın istiyordu; böyle haberleri "vatanı kötülemek", dolayısıyla vatana dönüşe zarar vermek olarak görüyordu.
Kaf Fed, kamuoyu baskısıyla "Martin'i kurtarmaya", onu cezaevinden çıkarmaya; ama güvenlik güçlerini de "kurtarmaya" çalıştı.
Kabardey Balkar Çerkesleri ise Martin'i yeterince güçlü sahiplenmedi, mahkemelerine gitmedi... Belki de Martin ile siyasi olarak aynı düşüncede olmadıkları için, Martin'i sahiplenip, onunla yan yana duruyormuş gibi görünmek istemediler.
Bu üç tavır da yanlıştı.
Komplonun ve hukuksuzluğun üzerine gidip, suçluların, yani komplocuların yargılanmasını da talep etmek gerekiyordu.
Yoksa komplocuların, devlet ve hatta kamuoyunun koruması altında oldukları inancı büyür, komplolarına devam ederlerdi.
Aynı şeyi ben de yaşadım. Bana da komplo kurulmuş, "terör" suçlamasıyla oturumum iptal edilmişti, ama FSB mahkemeye tek bir delil dahi sunamadı. Hatta Nalchık savcılığından "temiz kağıdı" aldım, hakkımda ne idari ne de cezai hiç bir soruşturma yoktu. Ve Kabardey Balkar mahkemesinin kararı, Moskova'dan geri döndü.
Bunları hem mahkemeye hem de kamuoyuna anlattım. İstediğim veya beklediğim insanların beni, siyasi düşüncelerimi desteklemeleri değildi; hukuksuzluğa ve keyfiliğe tavır almalarıydı.
Hatta DÇB başkanı S. Hauti, üniversitede bir konferansta, daha mahkeme sonuçlanmadan, benim için "suç işledi, deport edilecek" dedi. Bu konuşmayı sesli ve görüntülü olarak yayınladım. Ama Kaf Fed dahil, kimse bu açık hukuk ihlalini bile eleştirmedi!
Elbette benim deport edilmemem veya Martin'in hapse girmemesi önemliydi; ama bundan daha önemli olan; bana karşı, hem de Dünya Çerkes Birliği'nin ortak olduğu, hukuksuzluğun teşhir edilmesi veya Martin'in beraat etmesi, ona bu komployu kuranların cezalandırılması çok daha önemliydi. Yoksa, suç işleme özgürlüğü olan! karanlık güçler suç işlemeye devam ederlerdi.
Aslında bu yönde çok iyi bir kamuoyu oluşturmuştuk; ama tehlikeyi! görüp "son anda" araya giren birileri, orta yol buldular...
Martin hapse girmedi, ama komplocular; yani gerçek suçlular da bir ceza almadılar. Ve işte suç işlemeye devam ediyorlar.
Dün Kabardey Balkar'da yaşanan tam da budur!
17 yaşında olduğu söylenen bir genç bir trafik polisine bıçakla saldırmış, onu ağır yaralamış, bir sivil polis onu vurmuş, yaralı genç onun da peşinden koşmuş, ama nefesi yetmemiş ve yere düşmüş.
Videoda da görebileceğiniz gibi, yerde yatan bu genç "terörist"e, sivil giyimli biri yaklaşıyor ve kafasına sıkıp öldürüyor.
Olayın nedeni, nasılı üzerine bir sürü spekülasyon var. Ama bir de gerçek var: "Terörist" de olsa, yaralı bir genç yaralı, kaçamayacak halde olmasına rağmen sokak ortasında resmen infaz edildi.
Bu hukuk mu, insanlık mı? Savaşta bile yaralılar, önce kurtarılmaya çalışılır, tedavi edilir sonra cezalarını çekmek için bir yerlere atılır.
Ama Kabardey Balkar'da öyle yapmıyorlar, kafasına sıkıyorlar.
Bu büyük bir suçtur, hatta İNSANLIK SUÇUDUR.
İster katil olsun, ister terörist; kimse yasadışı, hukuk dışı yöntemlerle cezalandırılamaz. Hukukta, anayasada ve yasalarda her suçun nasıl cezalandırılacağı yazılmıştır. Devlet, yasalarına uymalıdır.
Ve kimse, böyle suçlar karşısında, öldürülenin siyasi kimliğine veya ne yaptığına bakmamalıdır. Bakın açıkça söylüyorum: Terörist de olsa, devlet kimseye işkence yapamaz, kimseyi infaz edemez!
Böyle durumlarda "fail"in veya suçlanan kişinin siyasi düşüncelerine veya faaliyetlerine göre karar veremeyiz. Bizim gibi düşünmeyenlere haksızlık, hukuksuzluk veya işkence yapmak mübah değildir.
Bu suçu işleyen devlet veya devletin kolluk güçleri de olsa, yanlıştır.
Kimsenin, hiç bir kolluk gücünün hem polis, hem savcı, hem hakim, hem de cellat olma hakkı yoktur.
Almanya'da 2002 yılında Almanya'nın en büyük bankeri Friedrich von Metzler'in 11 yaşındaki oğlu Jakob von Metzler kaçırılmış ve öldürülmüştü. Suçlu 27 yaşında bir hukuk öğrencisiydi ve suçunu da itiraf etmişti. Ama mahkemede, "komiser, sorguda beni işkence yapmakla tehdit etti" dedi. Bunun üzerine komiser hakkında da dava açıldı. Ve suçlu bulunarak polislikten ihraç edildi.
İşkence yaptığı için değil, katili işkence yapmakla tehdit ettiği için.
Bizde de böyle bir toplumsal bilinç olmalıdır.
Daha da önemlisi, işkencenin, adam kaçırıp kaybetmenin, yargısız infazların nedeni bir suçluyu cezalandırmak değil; topluma korku salmak ve başkalarına gözdağı vermektir. "Bizim çizdiğimiz sınırların dışına çıkarsanız, sizin de başınıza bu gelir" demektir.
Bu korku, toplumu yasal haklarını dahi kullanamaz hale getirir; korku giderek büyür, toplumu teslim alır. İnsanlar beyinlerine format atarlar. Hiç bir şeyi sorgulamazlar, kafalarında bütün kötülükler meşrulaşır ve apolitikleşirler.
17 yaşında bir genç, belki de "islamcı", yaralı bir halde yerde yatarken infaz edildi. Büyük ihtimal birileri topluma gözdağı vermek istediler. Değilse, tutuklar, mahkemeye çıkarır, hapse atarlardı.
Çerkes camiası böyle suçları meşrulaştırmamalıdır.
Kime yapılırsa yapılsın!
Hatko Schamis
06. 07. 2025
İnfazın videosu:
https://youtube.com/shorts/vXkAp02xEI8?si=DgDjxzQ_lc1q8ixY




